Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde geçen cumartesi patlayan bomba kalplerimize kor ateşini de -aynı öncekilerde olduğu gibi- tekrar yerleştirdi. Yerli kaynaklara göre 50’ye yakın, yabancı kaynaklara göre ise 170’in üzerinde canımız yitti.

Yaşananların tek bir kelime karşılığı var. "TERÖR".

"Terör" diye nitelendirdiğimiz, canlarımızın yitmesine neden olan etken, sadece patlayan bombalar mı?

Enerji ihtiyacı öne sürülerek, ki tamamı faaliyete geçse dahi ihtiyacın yüzde 5-6’sını anca karşılayabileceği belirlenen HES’ler...

Taş ocakları, siyanürle maden aranan ocaklar, kömür santralleri...

Bunlar dereleri kurutup, ormanları katledip, doğada yaşayan canlıların yok olmasına, insanların içme sularının zehirlenmesine sebep değil mi?

Plansız büyüyen, çirkin beton yapılarla donatılan yerleşim alanlarının insan sağlığı üzerinde hiç mi olumsuz etkisi yok?

En basit anlatımla psikolojik sağlıksızlığı yollarda trafikte, spor karşılaşmalarında gözlemliyoruz.

Bu kadar sağlıksızlığın içersinde sağlık hizmeti vermeye çalışıyoruz.

Her hafta sonu oluşan raf zararlarına, her geçen gün daraltılan çalışma alanlarına karşın var olmaya çalışıyoruz.

Ancak, bazılarımız bunu beceremiyor, var olma kavgasında yenik düşüyor.

Tüm bu olanlar kendiliğinden oluşmuyor, her birinin ayrı ayrı etkeni, buyuranları var.

Her bir olguyu kendi çerçevesinde "terör" olarak niteleyebilir miyiz? Bence niteleyebiliriz...

Sadece "terör" olgusunu gerçekleştirenlerin vicdanlarını sorgulayarak da işin içinden sıyrılamayız. Tepki göstermemek, olanları ve olayları görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak da vicdanların suskunluğudur.

Yaşanan tüm olumsuzlukların içinde bizler için, birbirimizi hatırlamamız için bir ışıktır 14 Mayıs.

14 Mayıs Eczacılık Günümüzü kutluyorum. Vicdanlarımızın sese dönüşmesi dileğiyle...

Yazımı şair Ahmed Arif’in dizeleri ile noktalıyorum...

 

Ay Karanlık

Maviye 
Maviye çalar gözlerin, 
Yangın mavisine 
Rüzgarda asi, 
Körsem, 
Senden gayrısına yoksam 
Bozuksam, 
Can benim, düş benim, 
Ellere nesi? 
Hadi gel, 
Ay karanlık... 
İtten aç, 
Yılandan çıplak, 
Vurgun ve bela 
Gelip durmuşsam kapına 
Var mı ki doymazlığım? 
İlle de ille 
Sevmelerim, 
Sevmelerim gibisi? 
Oturmuş yazıcılar 
Fermanım yazar 
N’olur gel, 
Ay karanlık... 
Dört yanım puşt zulası, 
Dost yüzlü, 
Dost gülücüklü 
Cıgaramdan yanar. 
Alnım öperler, 
Suskun, hayın, çıyansı. 
Dört yanım puşt zulası, 
Dönerim dönerim çıkmaz. 
En leylim gecede ölesim tutmuş 
Etme gel, 
Ay karanlık... 

 

Ahmed Arif

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://www.facebook.com/ertan.ciftci1

https://twitter.com/ECiftci1



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat