Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu -eski adı ile İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü- 2003 yılından bu yana aklına geldikçe ısıtıp ısıtıp genelgeler yayınlayarak Ephedrine ve Pseudoephedrine tuzlarını önce tek başına içeren preparatları, sonra da kombine preparatları "Normal Reçete ile verilmesi gereken Kontrole Tabii İlaçlar Listesi"ne almış, tek tek reçete kayıt defterine işlenmesi, reçeteleri saklanması zorunluluğu getirmişti.

Bu konuda yayınlanan son genelgenin (28.03.2013 tarihli) üzerinden çok geçmeden 19.07.2013 tarihli genelge ile de bu uygulamanın kaldırıldığını bildirdi.

Uygulanmasının mevcut eczane pratiği içinde nerede ise olanaksız olduğu aklı selim bir çok kişinin yanı sıra şahsımca da geçmişte sıkça dile getirilmişti.

Bu, anlatmak istediğim bir çok konunun içinde son yaşadığımız bir olay...

Eczacılık unvanını, yeni uygulaması ile beş senelik bir akademik eğitimin ardından, açıkça ifade etmek gerekirse bileğimizin hakkı ile kazanıyoruz.

Eczacılık eğitimi, gerek teorik dersleri ile ve gerekse pratik laboratuar uygulamaları ile zorlu, zahmetli geçen bir süreç.

Hiç kimse "eczacılık" unvanını bizlere havadan bahşetmiyor.

Ancak, diplomalarımızı alıp, çerçeveletip duvara astıktan sonra tüm geçmiş sanki anlağımızdan bir anda yok oluveriyor. Özellikle de eczane açtı isek ağırlıklı günlük ekonomik kaygılarla bir günü kapatıp, yeni bir güne başlıyoruz.

Ne eczacılık ile ilgili akademik çevreler, ne eczacılık örgütlerimiz ve en önemlisi bizler "Hangi şartlarda, nasıl bir eczacılık yapmak istiyoruz. Eczanelerimiz nasıl olmalı?" sorusunu dillendirmiyor, dolayısı ile cevap da aramıyoruz.

Bu nedenle de eczacılık mesleği, mesleğimiz haricindeki kişi ve kurumlarca şekillendirilmekte, her geçen gün "eczacılık" adı yok sayılmakta.

Düşünebiliyor musunuz? Bakkallarda, marketlerde, kuruyemişçilerde, büfelerde, yeni türedi gıda destek ürünleri satan dükkanlarda  bir çok ilaç ve ilaç etken maddeli ürünün satılmasını engelleyemeyen siyasi otorite, ilaç bilgisi üzerine akademik eğitim alan eczacılara gayet rahatlıkla "sen, doktor reçetesi olmadan hiç bir ilacı hasta ya da hasta yakınına veremezsin" diye ahkam kesebiliyor.

Eczacı kamuoyuna tartıştırılmayan meslek yasamızın değişimi Meclisten onaylanıyor, ancak hata yapıldığı anlaşılarak yeni bir torba yasa ile yeniden değiştiriliyor. Büyük ihtimal bazı belirsizlikler nedeni ile ileriki zamanlarda yeniden değiştirilecek.

Kim değiştiriyor? Mesleğimiz haricindeki kişiler. Çünkü bizlerde "tıs" yok.

Yolun sonuna doğru gidiyoruz. Ancak yolun sonunda ışık mı olacak, yoksa zifiri karanlık mı? Bu sorunun cevabı büyük ölçüde bizlere bağlı.

32 Eczacı Odası başkanının siyasi otorite tarafından yok edilmeye çalışılan TMMOB’ne sahip çıkan ortak deklarasyonu umut veren bir girişimdir.

Şu ana dek mesleğimiz üzerinde uygulanan "yok sayımlara" karşı çözüm üretecek ortak bir gücün temeli oluşturulabilinir.

Eylül ayında Eczacı Odalarımızın seçimleri var. Bu gücün daha da artması bizlerin elinde.

"Olmadı... Sil baştan." demeyi bilecek meslek örgütlerine ihtiyacımız var.

Top sizde...

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat