ECZACININ SESİ
ÖZEL HABER
Türk Eczacıları Birliği 28.06.2012 tarihinde bir açıklama yaparak, daha önce yaptığı açıklamada ısrarcı olduğunu bildirdi.
TEB; eczacılara, Kasım- 2011’ den kalma stok zararlarına ilişkin ilaç dağıtım kanallarına fatura kesmelerini ve bu faturayı Haziran ayına ait borçlarından düşerek mahsuplaşmalarını söyledi.
İlaç dağıtım kanallarının bu uygulamayı yapmamaları durumunda hesaplarını kapatmamalarını istedi.
TEB’ in bu açıklamasına eczacı odalarından destek gelmedi. Ancak sonrasında bazı eczacı odaları ( 8- 10 eczacı odası) aynı açıklamayı desteklediler.
Bu eczacı odaları arasında 3 büyük eczacı odası yer almadı. İstanbul, Ankara, İzmir Eczacı Odaları TEB açıklamasına destek vermedi.
Ağırlıklı olarak TEB’ in eczacı odalarıyla birlikte hareket etmediği görülüyor.
TEKB Açıklaması
TEKB (Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği) 09. 07. 2012 tarihinde adeta TEB’ i tekzip eden bir açıklama yayınladı.
Yapılan çelişkili açıklamalar iki eczacı örgütünün yani TEB ve TEKB’ in eşgüdümlü olarak çalışmadığını gösteriyor.
TEKB yaptığı açıklamada, kendisine bağlı eczacı kooperatiflerinin eczacıların kestikleri faturaları teslim alacaklarını, bu faturaları bekleteceklerini, ancak ilaç sanayicilerinden para geldikçe eczacı ile parça parça mahsuplaşacaklarını, gerekli paranın gelmemesi durumunda ise tekrar eczacıya fatura keserek mahsuplaşacaklarını bildirdi.
Özel İlaç Dağıtım Kanalları
Özel İlaç Dağıtım Kanalları, bugüne dek eczacının keseceği stok zararlarına ilişkin faturaları kabul etmeyeceklerini söylediler.
İlaç Sanayicilerinin Tavrı
Konuya ilişkin ilaç sanayicileri ve ithalatçılarından çelişkili haberler geliyor. Dikkat çeken şey ise bu açıklamaların tümünün "ayak üstü" yapılması. Sanayiciler genel olarak bu ödemeleri yapmayacaklarını söylüyor. Ödeyeceklerini söyleyenler de var. Özellikle AİFD kanadı "konuyu yargıya taşıdıklarını, yargının vereceği kararı beklediklerini" söylüyorlar. İlaç sanayicileri konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapmıyorlar.
Siyasi otorite ne yapıyor?
Mevzuatın emredici hükümlerine rağmen eczacının stok zararları ödenmiyor. Konuya ilişkin mevzuatı uygulamakla yükümlü siyasi otoriteden herhangi bir ses yok.
Zaten garip bir biçimde sorunla ilgili asıl muhatap olan siyasi otoriteye soru soran, ondan herhangi bir şey talep eden de yok.
Ya diğer zararlar?
Sürekli konuşulan Kasım 2011’ e ait stok zararları. Oysa eczacı her hafta yapılan indirimlerle sürekli zarara uğratılıyor. Mevzuat bu zararların karşılanmasını emretmesine rağmen tüm ilgili kesimler böyle bir şey yokmuş gibi davranıyor.
Sonuç
"Örgütlüyüz" diyoruz... Ama ortada böyle bir güç görülmüyor. Gerçek şu ki; eczacı kaderine terk edilmiş durumda... En azından şimdilik. Stok zararları ödenecek mi?
Sizce içinde bulunduğumuz tablodan böyle bir sonuç çıkar mı? Bakalım, göreceğiz.