Dönüşen sağlık sermaye için yeni yatırım alanları, yüksek kârlar oranları anlamına gelirken, sağlık emekçileri için ise ucuz, esnek, güvencesiz yeni çalışma alanları yaratıyor. Bu sektörü tercih edenler artık güvencesiz ve daha ucuza çalışabilecek!

2003 yılından itibaren AKP hükümetinin Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında sağlığın piyasalaştığı, özelleştirmenin hızlandığı uygulamalar ile özel sağlık sektöründe personel ihtiyacının ve çalışan sayısının kamu sektörüne göre daha hızlı arttığı görülüyor. Bu artışın ise özellikle, kadınların yoğunlukta olduğu hemşirelik, ebelik ve sağlık teknisyenliği gibi mesleklerde ciddi bir boyutta olduğu gözleniyor.

Sağlık turizmi, yeni yatırımlar, otel gibi hastaneler ile sermayeye açılan ve köklü bir dönüşüm yaşanan sektörde ortaya çıkan işgücü ihtiyacı ise “Bu sektörü tercih edenler işsiz kalmayacak”, “Ücretler iki katına çıkacak” şeklinde medyada yer alan haberler aracılığıyla yapılan reklamlarla karşılanmaya çalışılıyor.

Söz konusu haberlerde sağlık alanında iş ilanlarının 2012’nin ilk 6 ayında, geçtiğimiz yılın son 6 ayına göre yüzde 117 oranında arttığı ve en çok arananların ise hemşireler ve hasta danışmanları olduğu ifade ediyor. Ayrıca sağlık alanının bu yıl yaklaşık olarak yüzde 7-8 oranında büyüyeceğinin ve 20 bin kişiye daha istihdam sağlayacağının altı çiziliyor.

Hekim başına bir hemşire dahi düşmüyor
Parçalı istihdam yapısına sahip olan sağlık alanında bir yandan çok uzun süre profesyonel eğitime gerek duyan ve ileri düzeyde uzmanlaşmış ve ikame edilme olanağı olmayan bir emek gücü sektörün önemli bir bileşeni haline gelirken, diğer yandan ise yarı vasıflı ve nitelik gerektirmeyen işlerde istihdam edilenler de önemli bir oranı oluşturuyor. Bu nedenle sağlık alanını birbirinden oldukça farklı çok sayıda emekçinin bir arada çalıştığı bir alan olarak değerlendirmek gerekiyor.

Sağlıkta hayata geçirilmeye çalışılan piyasa yanlısı bu köklü dönüşümle birlikte, işgücü kapasitesinin bu artışa cevap verememesi sermaye açısından ciddi bir problem olarak görülüyor. Özellikle daha çok kadın emeğinin kullanıldığı yarı vasıflı ve düşük ücretli işgücü ihtiyacı sermayenin temel sorun alanlarından.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın henüz uygulanmaya başlanmadığı 2002 yılından 2008 yılına gelindiğinde Sağlık Bakanlığı çalışanı sayısında %24 artış olurken, özel sektörde %77 artmış. Özel sektörde çalışan hekim sayısı %100, ebe-hemşire sayısı ise %150 artmış.

Sağlık Bakanlığı’nın 2009 yılı istatistiklerine göre ise, tüm branşlarda çalışan hekim sayısı 118.641, hemşire sayısı 105.176 bin, ebe sayısı 49.357, sağlık memuru sayısı ise 92.061. Veriler, hekim başına bir hemşirenin bile düşmediği sektörde personel dağılımının dengesizliğini ve yetersizliğini gözler önüne seriyor.

İş yükü artan hemşire ve ebeler ucuz iş gücü haline gelecek
Kuşkusuz bu durum bir yandan sağlık emekçilerinin iş yükünün artmasına ve örneğin hemşire ve ebelerin birçok işi yapmalarına, nöbet yüklerinin artmasına neden olurken, diğer yandan ise önemli bir formasyonu, ciddi bir eğitimi gerektirmesine karşın personel ihtiyacını hızlıca karşılamak için kısa yoldan ve daha kolay yöntemlerle hemşire ve ebe istihdam edilmeye çalışılıyor.

Hatırlanacağı üzere, 3 Temmuzda Torba Yasa çerçevesinde meclisten geçirilen düzenleme ile birlikte artık ebeler 3 yıl çalışmanın ardından hemşireliğe geçecekken, oluşturulacak Sağlık Meslek Liseleri ile hemşire ve ebeler iyiden iyiye ucuz iş gücü haline getirilecek.

SES Genel Başkanı Çetin Erdolu konuyla ilgili daha önce soL’a yaptığı açıklamada, hemşirelik kanununun birinci maddesinde, hemşire olabilmek için lisans eğitimine sahip olmanın gerekliliğinin belirtilmesine rağmen yeni yasayla birlikte yapılmak istenenin hemşireleri iyiden iyiye ucuz iş gücüne dönüştürmek olduğunu ifade etmişti.

Burada ortaya çıkacak önemli sıkıntılardan birinin sağlığın niteliğinin düşmesi olacağına dikkat çeken Erdolu, “4 yıllık lisans mezunu hemşirelerin mesleklerine dair bilimsel gelişkinliğinin sürdürülmesi ve arttırılması yerine, ucuz iş gücü yaratmak için niteliksiz bir sağlık sistemi yaratılıyor. Sağlık Meslek Liseleri’nin açılmasındaki temel amaç budur” şeklinde konuşmuştu.

Sağlık sektörü ucuz kadın emeğine dayanıyor
Diğer taraftan, sağlık alanında kadın emeğinin ucuzlatılarak, daha fazla ve yoğun bir biçimde sömürülmesinin de önü açılmaya çalışılıyor.

Nitekim TÜİK’in 2009 yılı verilerine göre, tüm sektörler için istihdam edilenlerin %28’i kadın iken, bu oran sağlık alanında %55’e çıkıyor. Türkiye’de toplam istihdam edilen kadınların %5,6’sı ise sağlık alanında yer alıyor. Ayrıca yine TÜİK verilerine göre, sağlık alanında istihdam edilen kadın sayısı 2004 yılında 227 bin iken, 2009 yılında bu oran 330 bine yükselmiş.

Dolayısıyla “ücrette artış, sıfır işsizlik” adı altında yapılan reklamların aksine, neo-liberal politikalara uygun olarak devletin sorumluluğunun kalkmasına ve sağlık için ayrılan kamusal finansmanın azalmasına dayalı olan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile kadınlar, artan rekabet ve giderek büyüyen özel sağlık sektörünün ucuz ve güler yüzlü emek gücü haline geliyor.

Böylece, özellikle kadın emeğinin sağlık piyasasındaki konumunun, özellikleri ve kullanım biçimi bakımından ucuz işgücü arayışında olan sermaye için önemli bir potansiyel anlamına geldiği söylenebilir.

Sağlık, AKP iktidarının ve sermayenin çıkarına uygun olarak esnekleşiyor
Bilindiği gibi, sağlık hizmeti kesintisiz, yirmi dört saat yerine getirilmesi gereken bir hizmet olması nedeniyle düzensiz çalışma biçimlerinin uygulanmasına ortam hazırlıyor. Bu nedenle nöbet usulü ve vardiyalı çalışma gibi esnek çalışma biçimlerinin yanı sıra kısmi süreli çalışmayı da zorunlu kılıyor.

Tüm hızıyla devam eden sağlığın piyasalaştırılması süreci tüm sağlık çalışanlarını yerinden ederek savrulmasına, çalışma düzeninde, ücretlendirme biçimlerinde önemli değişimlere neden oluyor. Bu süreç bir süredir AKP iktidarının Ulusal İstihdam Stratejisi adı altında hayata geçirmeye çalıştığı esnek çalışma modeli için de yeni bir zemin yaratıyor.

Dolayısıyla bahsi geçen tüm bu gelişmeler, AKP iktidarının ve sağlık sermayesinin çıkarına uygun olan sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının alt üst olduğu, güvencesizleştiği, esnek çalışmanın yaygınlaştığı, taşeron işçisi olduğu, emeğinin değersizleştiği, çalışma arkadaşlarıyla rekabete zorlandığı bir ortam meydana getiriyor.

(soL-Haber Merkezi)



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat