Sağlık harcamalarında yapılan tasarruflar kapsamında üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptıklarını belirten eczacılar, artık eczanelerin kapanma noktasına geldiğini söylediler
Sağlık sektörünün önemli bir halkası olan eczacılık sektöründe Türkiye’de uygulanan sağlıkta dönüşüm programları nedeniyle sular bir türlü durulmuyor.
Son günlerde ekonomideki kötü gidiş nedeniyle unutulmuş gibi görünen sektörün sorunlarını İstanbul, İzmir ve Ankara Eczacı Odası Başkanlarıyla konuştuk. Eczanelerin zor durumda olduğunu kaydeden oda başkanları, ilaç sektörünün ticarileştirilmesini eleştirerek tasarruflar kapsamında eczacılara diyet ödetildiğini söylediler.
Sağlık harcamalarındaki tasarruf kapsamında eczacıların ve ilaç sektörünün üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını belirten Ankara Eczacı Odası Başkanı Oğuz Ekincioğlu, "Eğer bir tasarruf yapılacaksa artık bu bizim üzerimizden değil tedavi hizmetleri ve diğer kalemler üzerinden yapılmalıdır. Eczanelerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için can suyuna ihtiyacı vardır" dedi. Eczacıların ilaç fiyatlarında indirimi her zaman savunduğunu kaydeden Ekincioğlu, ancak düşürülen fiyatlar nedeniyle eczacıların yüksek miktarlarda stok kayıplarına uğradığını söyledi. İlacın ticari meta olarak algılanmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Ekincioğlu, yanlış uygulamalar sonucu sadece eczacıların değil hastaların da büyük mağduriyetleri olduğunu bildirdi.
’Kapanan eczane sayısı artacak’
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör ise, bütçe açığını kapatmak için yapılan son ÖTV zamlarını hatırlatarak, tasarruf tedbirleri kapsamında sağlık sektöründe de düzenlemelerin yapılmasını beklediklerini söyledi. Son 6 yıldır artan tasarruf tedbirleri kapsamında ilaç fiyatlarının düşürülmesi nedeniyle eczacıların büyük kayıplar yaşadığına işaret eden Güngör, "Fiyatların düşmesi vatandaşın lehine oldu. Biz zaten bunu savunuyorduk. Ancak bizlerin kayıpları karşılanmadığı için yüzde 80 oranında düşen ilaç fiyatları nedeniyle aynı oranda kayıplarımız oldu" dedi. Önceden bir iki yılda bir değişen sağlık uygulama tebliğinin (SUT) 15 günde değişir halde geldiğini ifade eden Güngör, "İlaç kullanımına tasarruf yapmacağız diye kısıtlama getiriyorlar. Ancak kanser gibi bir çok kronik hastalıklarda "El bu uygulamalar tedavinin uzamasına ve daha fazla masrafa yol açıyor" şeklinde konuştu. Sektördeki sıkıntılar sebebiyle birçok eczanenin kapandığını söyleyen Güngör, şunları söyledi: "Kapanan eczane yerine yenisi açıldığı için şimdilik gündemde pek yer etmiyor. Ancak ilerleyen dönemde kapanan eczane sayısının artacağı yönünde endişelerimiz var. Başka önemli bir nokta ise, milli ilaç sanayimizin yok olmasıdır. İlaç piyasası bir iki yerli ilaç firması dışında neredeyse yabancı ilaç tekellerinin eline geçmiş durumdadır. Türkiye gibi bir ülke için bu son derece tehlikeli bir durumdur."
Eczacıların asıl işi olan sağlığın ticarete döndüğünü belirten İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, Türkiye’nin tam anlamıyla bir sağlık politikası olmadığını söyledi. Fiyat politikalarına çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Sayılkan, şunları söyledi: "Eczacı, devlet ve firma arasında boğuşmamak Sağlık konusunda sadece finansmana öncelik veriliyor. Sağlıkla ilgili konularda masaya ekonomiden ve maliyeden kişiler oturup hesap yapıyorlar lakin orda doktorlar, diş hekimleri, sağlık çalışanları olması gerekir. Bu bir ayağı aksak, para üzerine kurulmuş bir sistemdir. İlaç pazarının yüze 40-45’i ne yazık ki yabancı firmaların eline geçmiş durumda. İlaç fiyatlarından kar oranı değişmiyor. Eczacılarda dar boğaza giriyor. Bir gün sabah gelince rafdaki ilacın fiyatının düştüğünü öğreniyor. Çözüm bulunmazsa eczanelerin çoğu kapanacak. Bu sene Ekim- Kasım aylarında ilaç firmalarında indirime gidilirse sektörde de daralma yaşanacak."
AYDINLIK