Köyün birine üniversiteden derece ile mezun olmuş, gayet derin bilgilere sahip bir hoca atanmış. İlk heves olarak da Cuma vaazına fıkıhtan siyere, akaidden kelama çok geniş kapsamlı bir şekilde hazırlanmış. Tabi köy yeri, insanların çoğu çiftçi ve hasat zamanı tarlada oldukları için de camiye sadece bir seyis cemaat olarak gelmiş. Yeni hoca bu durumu görünce önce hayal kırıklığı yaşamış. Camide iki kişi oldukları için de bir heves seyise gidip durumu anlatmış, hazırladığı vaazı mı yoksa kısa ve sade bir vaazı mı anlatmasını istediğini sormuş. Seyis hocaya dönüp “Hocam ben seyisim, sadece atlardan anlarım. Atlara yem vermek için ahıra girdiğimde yirmi attan sadece bir atın kaldığını görürsem o atın yemini suyunu vermeden dışarı çıkmam” deyince hoca sevinmiş, hazırladığı vaazı uzuuun uzun anlatmış. Vaaz bitip kürsüden inince namaza geçmeden önce seyise vaazı nasıl bulduğunu sorumuş. Seyis hocaya “Hocam ben seyisim, sadece atlardan anlarım. Atlara yem vermek için ahıra girdiğimde sadece bir atın kaldığını görürsem o ata yirmi atın suyunu yemini vererek çatlatmam!”

    Üniversite eğitiminden başlayarak senelerdir bir çok mecrada eczacılık mevzuatından, mesleki etik ve deontolojiden  bahsettik, internet üzerinden satışın ne kadar sakıncalı ve yanlış olduğunu uzuuun uzun yazdık, ilaç satan internet siteleriyle mücadele ettik, ilaç formunda olan takviye edici gıdaların da aynı şekilde internet üzerinden satışının ölümcül sorunlara neden olduğunu anlattık, herkesin aynı ürünü adı ilaç olmasa da bitkisel ya da hayvansal kaynaklı etken madde içerdiği için kullanmaması gerektiğini hiç kimse bilmese bile en azından doktorlar ve eczacılar bilir dedik ama son zamanlarda sosyal medyada, özellikle de İnstagramda hızla artan ürün tanıtımlarını ve DM’den ürün satışlarını görünce acaba genç ve hevesli hocanın yaptığı gibi camia olarak yöntem hatası mı yaptık diye düşünmeden edemiyor insan!

  Akıl hastanesinden kaçan deli ihbarı için karakolu arayan başhekim “Hemen bir şeyler yapın, mutlaka yakalayın! Çok tehlikeli biridir” deyince telefonun ucundaki polis eşkalini öğrenmek için  “Nasıl biriydi?” diye sormuş, başhekim de “Kafası tamamen kel ve saçları darmadağınıktı” deyince polis memuru sitemli bir ses tonuyla “Ne dediğinizin farkında mısınız doktor bey? Hem tamamen kel hem de saçları darmadağınık nasıl olur?” demiş. Başhekim ise kendinden gayet emin bir ses tonuyla “Memur bey, söyledim ya size deli olduğunu! Normal biri değil işte!”  demiş ya, işte o hesap;

   Sanki hiçbirimizin aklına internetten satış yapmak gelmemiş, sanki internet üzerinden satış yapmayı beceremeyecek kadar eblehmişiz ve bir tek kendileri internet aleminin kralı ya da kraliçeleriymiş de diğer ne idüğü belirsiz fenomenlere hadlerini bildiriyormuş gibi saçma bir gururla ‘influencer’ olma cakası satan sağlık profesyonellerini tanımlamakta fıkradaki başhekim gibi zorluk çekiyorum.

     Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum ve tanıdığım en naif ve kibar insanlardan biri olan Farmakognozi hocamı bile yaptıkları paylaşımlarda sarıkantaronu passiflora diye tanıtarak çileden çıkaranları; bırakın mevzuatımıza göre işledikleri suç ve kabahatlerini, sırf bu utancı bizlere yaşattıkları için bile affedemiyorum.

     Sosyal medyayı etik kaygılarla ve ticari amaç gütmeden kullanan meslektaşlarımı tenzih ederek bu tip davranışlarda bulunanların, eczacılığı teknolojiye entegre etme çabalarının çok yanlış ve mesleğe dışarıdan bakıldığında fenomenlerden çok daha fazla zarar veren bir yol açtığını ve bu davranışların mevzuatımıza göre yaptırımlara tabi tutulması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.

     Çünkü, sosyal medyada çok kısa süreliğine takipçi kasmaları, para kazanmaları, diğer popüler kültür mantarları gibi çürükçül ortamda cehalet yağmurlarının bol olduğu iklimlerde birden yeşererek meşhur olmaları, bilimsel kökten yoksun ve insanlık için zehirli ve zararlı bir etkileri olduğu gerçeğini değiştirmiyor!

      Sağlam karakterli kimseler ile sağlam temele dayanan işlerin ve mesleklerin önemsiz etkilerle sarsılmayacağını ifade eden “Yel kayadan toz koparır” atasözünü yanlış anlayıp yorumlayarak yelden terazide kendini tartma yarışına girenlerin karşı kefede neyle tartıldığına dikkat etmesi gerekir.

         Zira beyaz önlük leke kaldırmaz!

         …

Ecz. Kadir Sedat Sofugil

basareczanesi@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat