DEVLET ADAMI…
Bir emniyet mensubunun cenazesinde “Diyar seninle gurur duyuyor”, “ Gaffar, sen bizim babamızsın”, “Gaffar’a uzanan eller kırılsın” sloganları her yanı inletirken Diyarbakır’da bir ilk yaşanıyordu.
Zira geçmişten bu yana hep farklı olaylarla Ülke gündemine oturan Diyarbakır’da bir emniyet müdürünün cenazesi, zamanın Devlet erkânının söylemleri, nutukları ve geleceğe yönelik klasik konuşmalarının ardından memleketi olan Adapazarı’na gönderilmek üzere havaalanına götürülüyordu. Benim hatırladığım dönemde Diyarbakır böyle bir cenaze töreni yaşamamıştı. Esnafın kendi isteğiyle hem protesto, hem katılım amacıyla işyerlerinin kepenklerini indirerek, resmi kurumların da asgari personel anlayışıyla cenaze törenine katılması, şehrin en işlek cadde ve bulvarlarının hıncahınç insanlarla dolu olması pek alışık olunmayan türden bir davranıştı.
Diyarbakır Emniyetine ait bir birimdeki toplantısından çıktığında, beş yüz metre uzaklaşmadan yaklaşık 25 kişinin ( dörderli 5-6 grup ) katıldığı kesin infaz amaçlı bir saldırı ile konvoyun önündeki eskortlardan başlayarak, ardındaki koruma aracının ve müdürün aracının içindeki 5 görevli polis memuru ile birlikte şehit edilişinin 7. yıldönümü bugün; 24.Ocak.2008…
Beş yüze yakın merminin sıkıldığı, sadece müdürün vücudunda ve kafasında onlarca merminin çakılı olduğu bir menfur saldırı…
Kimlerin yaptığı, sonucun ne olduğu, gereğinin yapılıp yapılamadığı ve buna benzer konular ilgili birimleri ilgilendirir ama bizi ilgilendiren halkın gözüyle nasıl biriydi Gaffar baba…
Mesai bittikten sonra; görüşmek isteyen insanların esnaf, seyyar satıcı, memur, ev hanımı, işsiz, v.b.ayırımı yapmadan, onların sorunlarını konuşmak üzere gece yarılarına kadar makamından ayrılmayan, kendisiyle beraber yakın çalışma arkadaşlarının da ayrılmadığı bir Emniyet Müdürlüğü modeli yaratmıştı Diyarbakır’da.
Emniyet mensupları ile halkın, dolayısıyla Devletin halkla kaynaşmasını sağlamaya çalışmış ve bunu büyük oranda başarmış ender bir Devlet adamıydı.
Bazı zamanlar şehrin işlek caddelerinde yakın korumalarını gizleyerek, adeta uzak koruma gibi görevlendirip tek başına küçük esnafla sohbete, onların görüşünü almaya çıktığı olurdu, seyyar bir ciğerci arabasından ekmek arası alıp yiyecek kadar hoşgörülü, müşfik ve duyarlı biriydi.
Bazı hafta sonlarında, sabah erkenden spor kıyafetiyle şehrin muhtelif yerlerinde dolaşır, bir yabancı gibi gerek gördüğü konularda insanlarla iletişime geçer, bu sohbet veya konuşma ertesi günlerde dilden dile dolaşarak bir efsane gibi anlatılırdı. Sabah erkenden dükkanını açan bir kuyumcuya, insanların çarşıya çıkmasını müteakip dükkanını açmasının kendi güvenliği açısından daha uygun olacağını nasihat edecek kadar halk adamıydı..
Diyarbakır kentinin en önemli faaliyetlerinden biri olan Diyarbakırspor konusunda emek ve üstün çaba sarf edip, Ülke genelindeki işadamlarını ve yerel kaynakları bir araya getirerek 1.Lige çıkarmanın gururunu sporseverlerin gönlünde taht kurarak taşımış, Diyarbakırspor Eğitim Vakfı’nın kuruluş çalışmalarını yürüten Gaffar Okkan, 2000 yılında Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti tarafından Diyarbakır’da huzur ve güveni sağladığı için ´Yılın Bürokratı´ seçilmişti.
Maç esnasında sporcuların çıkış tünelinin hemen yanında ayakta maç izleyen, gol atan sporcunun koşarak onunla kucaklaşmasına fırsat veren, maçtan önce ve sonra sahanın çevresini kalabalık bir taraftar grubuyla dolaşarak seyirciyi selamlayan bir spor adamıydı..
Kadın polisler Diyarbakır da ilk kez onun emriyle sokağa çıkmış ve trafiği yönetmişlerdi.
Emniyet Müdürlüğüne alınıp, mavi-beyaza boyanan iki küçük otomobille görevli ikişer bayan polis Diyarbakır’da bir ilki başlatmışlardı. Otomobillerden biri kaybolan çocukları toplayıp ailelerine teslim etmek üzere, diğeri de seyir halindeyken yürümekte zorlanan yaşlılara yardım etmek amacıyla çalıştı uzun zaman.
Şehrin kritik noktalarını gözleyen kameralar kurdurttu ve gece yarılarına kadar makam odasındaki dev ekranlardan izledi Emniyet Müdürü olduğu memleketi.
O dönem halk arasındaki bazı söylentilere göre; Hükümet içinden Diyarbakır'da büyük başarı gösteren Okkan'ın İstanbul'a atanması için yoğun baskı gelmişti üst düzey yöneticilere, ancak dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, ‘‘Diyarbakır'da başarılı işler yapıyor, orada devam etsin’’ demişti. Zaten cenaze töreninde de gözleri kan çanağına dönmüş vaziyette gerekenin yapılacağının sözünü veriyordu Gaffar Babanın sevenlerine..
Zaman ne çabuk ta geçiyor, koskoca 7 yıl geçti üzerinden bu menfur saldırının. Sevenleri çok üzüldü, Diyarbakır çok üzüldü, eminim Demokrasi çok üzüldü. Devletin halka yönelik sevecen yüzüydü.
Tüm bunlar yaşanırken görevinin ve makamının gereği Devlet Adamlığı adına yapılması gerekenlerin hepsini kusursuz yapıyordu belki de.
Bu tablodan halkın, vatandaşın çıkardığı ders kadar Devlet Adamlarının da çıkarması gereken çok özel dersler olmalı. Devlet Baba tabiri kavramında yerini alan örnek yöneticilerin müşfik ve anlayışlı davranışları, hak ve hukuk üzere hareket etmeleri, kendilerini halktan yukarıda görmeyip, toplumla iç içe yaşama kararları böyle bir yörede böyle bir tören düzenletir insana..
Önemli olan yaşarken taltif edilmenin yanında, öldükten sonra da saygıyla, iyilikle, hayırla anılmak değil midir?
Gaffar baba seni çok özlüyoruz….. Seni ve senin gibileri Türkiye özlüyor….
Seninle beraber 24 Ocak ve diğer Demokrasi şehitlerinin ruhu şad olsun..
Ecz.Abdulkadir Nur Gördük
24.01.2008