Sağlığın, Sosyal Güvenliğin ve İlacın başındaki çok sayın ilgililerin okuması için kaleme alınmıştır.
25 yıldır kamu çalışanı olarak, hem de sağlık alanında, adına ECZACI denilen üzerinde beyaz önlükle hizmet eden, bir sağlık hizmetlisi veya sağlık amelesi veya sağlık emekçisi denilen bir kadrodayım.
Çeyrek asırdan beri, hastaların ilaca ulaşmasındaki mevzuat engellerini aralayarak vermeye çalıştığım hizmetin karşılığında kendi hastama gereken ilacı, nerden oluştuğu belli olmayan bir aymazlık sonucu alamamanın üzüntüsü içindeyim.
Önceki yazımda bahsettiğim ilacı kullanan yakınım 10 yıldan fazla bir süredir bu hastalıkla ( OKB) mücadele etmekte ve 1 yıldan beride PAXERA adlı ilacı kullanmaktadır.
En son 3 ay önce aynı rapor ve aynı hekim reçetesiyle almıştım.
Önceki gün, uzun süreli kullanım raporu eşliğinde yazılan reçetenin temini için gidilen eczane ekranında, sistemin Risperdal adlı ilacı onayladığı, Paxera adlı ilacı “ Yaş sınırlaması “ uyarısı ile onaylamadığını gördükten sonra, 3 ay önce sorunsuz almış olmama rağmen, yine de kendi kurumumdaki doğum tarihi ve hasta bilgilerini kontrol ettirdim.
Herhangi bir yanlışlık yoktu.
İlimizdeki SGK ve Emekli Sandığı İl Müdürlüğüne sorup, hastanın yaşı ile ilgili bilgilerde herhangi bir yanlışlık olmadığını, hastamın 12.10.1990 doğumlu olup bu bilginin bütün sistemlerde doğru kaydolmuş olduğunu teyit ettim.
Medulla sisteminde 18- 999 yaş aralığında kullanılabileceği bilgisi olmasına rağmen, bu uyarının neden dolayı çıktığını anlayamadım.
Bugün itibariyle, 12.10.1990 tarihinde doğmuş bir kişi, uluslar arası, bilimsel veya geleneksel parmak hesaplamalarına göre 19 yaşında olduğu kabul edilir sanırım.
Sistemin bütün suçu medullaya yükleniyor.
Medullada oluşan teknik, kişisel, esrarengiz arızalarda kimsenin hatası yok.
Sistem ödemiyor dedi mi, akan sular duruyor, insanların yüzü kireç gibi beyazlıyor.
“ İlaç vermedi mi kullanmayacaksın kardeşim, sen medulladan daha mı iyi bileceksin” mantığı ön planda.
Yanlışlık var demeye hiç birimizin cesareti yok.
Olsa da, çözümü yok..
Sanki medulla sistemini yazan, uygulayan veya işleyen kimse yokmuş ve Tanrısal bir güç tarafından idare ediliyormuş gibi, sorumlusu belli değil.
Ne ilgililerin, ne mevzuat hazretlerinin, ne sorumluların yüzü kızarmıyor.
Halkın sağlığını ön planda tutması gereken mercilerin, bu tür bir uygulamayı ciddiye bile almadığını da biliyorum.
Bu anlatılanların ilk olmadığını, her gün değişik ilaçta ve uygulamada yaşandığını, serbest eczacıların bazen kendi hastalarının, bazen de müşterilerinin başına geldiğini duyuyorum.
Bu tür durumlarda ne itiraz eden var, ne üst düzeyde ilgilenen.
Ne insan hakkı, ne insanlık suçu diyen var.
Herkes kendi dalgasında, kendi denizinde yüzmeye devam ediyor.
Herhangi bir şekilde sağlık primi yatırmamış veya vergi vermemiş veya sağlık güvencesi olmamış insanlara, sağlık hizmeti vermekle övünenlere( tabi ki verilmesi gereken bir hizmettir) 25 yıl kamu hizmeti olan, ödediği vergi ve sağlık primlerinden dolayı, sağlık hizmetinden minnetsiz faydalanması gereken bir vatandaşın çektiği bu suni çaresizliğin sebebini sormak isterim?
Bu ilacın hayati önem taşımıyor olması tek tesellim.
Ancak öyle olsaydı ne değişirdi acaba?
Bu yazımı kendine yazılmış gibi hisseden çok böyyük makamlarda eğlenenlerin, bana bu sıkıntıyı yaşatma hakları yok.
Ben dilenci değilim, sağlık hizmeti dilenmiyorum. Eğer bu sorumsuzluğun sorumluları karşısında, hakkını arayabilecek kişiler, oluşumlar veya birlikler olsaydı, bu aymazlığa cesaret edilemezdi diye düşünüyorum.
Acaba; bize hakkettiğimiz gibi mi davranılıyor !!! ?
Saygılarımla.
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Kadın Doğum Hastanesi eczacısı
DİYARBAKIR