Sağlık Bakanlığı yetkilileri diyorlar ki, “Biz, İlaç Takip Sistemi (İTS) ile üretimden satışa, ilacı her aşamada izliyoruz. O nedenle, fiyat artışı öncesi ilacın bir yerlerde ‘saklanmasına’ izin vermeyiz, vermiyoruz, ilaçta bir sıkıntı yok!”

Ancak yaşamın pratiği böyle değil.

Hiç birbirimizi kandırmayalım…

İlaç yok, “varmış” gibi yapıyor…

Şöyle…

A ilacından bu ülkeye ayda 100 kutu mu lazım…

10 kutusu piyasada, 90 kutusu ‘yok’.

Böyle olunca ne oluyor?

Kağıt üzerinde ‘varmış’ gibi görünüyor.

Listelere ‘yok’ olarak geçmiyor.

Olayın aslı da faslı da bu!

Kağıt üzerinde de ’piyasada’ da olmayan, ’fiyat problemli kronikler’ de var tabi.

Yani görülen o ki, ilaç, tam da zam öncesi süreçte -hangi aşamada olduğunu bilmiyorum- bir yerlerde ‘saklanıyor’, saklambaç oynuyor.

Yoksa bu kadar eczacı ne diye sosyal medyada feryat etsin “ilaç bulamıyoruz” diye…

Akıllarını peynir ekmekle yemediler ya!

Diğer yandan...

İşin trajikomik yanı, bu olay bu ülkede ilk kez yaşanmıyor ki!

Zam öncesi dönemlerde hep oluyor…

Fiyat almadan önce ilaç hep ’saklanıyor’.

Bu şaşkınlık niye ki?!

***

Bakıyorsun her kafadan bir ses çıkıyor…

‘Firmalar saklıyor!’

‘Depolar saklıyor!’

‘Eczacılar saklıyor!’

İyi de, nedense kimsenin aklına Sağlık Bakanlığı’ na dönüp:

“Sayın Bakanlık, yetki, yönetim sizde, bu sonuç ortaya çıktığına göre, siz bir yerlerde hata yapıyorsunuz. Yönetiminizde bir hata var, mevzuatınızı ve uygulamalarınızı yeniden bir gözden geçirmeniz gerekmiyor mu?” demek gelmiyor.

İlaç fiyatlandırmada bir sistem kuruldu.

Detaylarına hiç girmeyelim, artık herkes ezberledi.

Ülkemizde ilaç ‘Avro’ ya bağlanmış’ durumda.

Her yeni yılın başında ‘ilaca özel’ bir Avro kuru saptanıyor ve ilaç fiyatları ‘güncelleniyor’.

Bu işlem Şubat ayında (Şubat’ ın 20 si gibi) açıklanıyor, yeni fiyatlarla yola devam ediliyor.

Bu işlem yılda 1 kez yapılıyor.

Oysa, ülkemizde döviz yılın her gününde dalgalı bir deniz…

Kah sakin bir göl gibi, kah deli Karadeniz gibi.

Enflasyonun ne yapacağı ise hiç belli değil.

***

Görüldü ki, uygulanan bu sistemin bir yerlerinde bir ‘arıza’ var.

Bunu sonuçlarından anlayabiliyoruz.

Üstelik, kimse mutlu değil.

İlaçla ilgili herkes şikayetçi.

O halde bu uygulamayı masaya yatırıp, yeniden değerlendirmek, bir çıkış yolu bulmaya çalışmak gerekmiyor mu?

Her yeni yılda bu zulüm niye?

Örneğin, bu kur güncelleme işini bütün bir yıla yaymak daha doğru olmaz mı?

Üç ayda bir, dört ayda bir yapılsa mesela…

Daha doğru olmaz mı?

Hayat eninde sonunda kendi doğrusunu bulur, buldurur…

‘Doğruyu’ ne kadar geciktirirseniz zarar o denli büyük olur.

‘Sektörel akıl’ bir an önce harekete geçmeli…

Kaldıysa tabi!

Bakanlık yeniden düşünmeli bu arıza veren yöntemi.

Şunun da altını kalınca çizelim…

Bu hatalı politikalardan en çok hastalar, yurttaşlar ve eczacılar zarar görüyor.

Bunu da görmek, teslim etmek de fayda var.

***

Bir kulis bilgisiyle bitirelim…

Sanayiciler ile Bakanlık enflasyon oranında bir fiyat artışında anlaşmışlar…

Ancak şunu da söyleyeyim…

Bu ülkede resmi olarak açıklanmadıkça hiçbir bilgiye güvenmemeyi, inanmamayı öğrenecek kadar çok yaşadım.

İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

gencosmanogluhakan@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat