Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ, ECZACI ODALARI, EDAK
Yeni yılda karamsar olmama sözü vermiş ve “Yeni Yıllarda Eczacı Nasıl Mutlu, Umutlu Olur?” yazısına başlamıştım. Sözümde duramadım, yazıyı bitiremedim.
Araya, 12.01.2018 Cuma günü İzmir Atatürk Kültür Merkezi’nde, Türk Eczacıları Birliği (TEB) tarafından yapılan “Eczacıların Güç Birliği” toplantısı girdi.
İzmir Eczacıları İlaç Temin Dağıtım Kooperatifi’ne (EDAK) destek ve moral vermek idi konu.
TEB Başkanı, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği (TEKB) Başkanı, on civarında oda başkanı, eczacı kooperatifleri başkanları ve yöneticileri, hafta sonu tedirginliğini, telaşını aşabilen, EDAK’da ne olup bittiğini anlamaya çalışan 150 civarında da EDAK ortağı, sevdalısı eczacı vardı.
Toplantının patronu, TEB yönetiminden “Eczacı Kooperatifleri Komisyonu Başkanı” Kubilay AYDIN idi. Ağırbaşlılıkla başlattığı toplantıyı, başlattığı olgunlukta bitirdi.
Toplantıda EDAK yönetim kurulu başkanı, bazı eczacı odası başkanları, TEKB Başkanı, TEB Başkanı konuşma yaptı. Üyeler çağrıldığına göre, “kısa bir süre, sadece bir üyeye” de söz verilir tahminim tutmadı; üyeler sessiz figuran gibi kaldı.
EDAK yönetim kurulu başkanı sakin, soğukkanlı, telaşsız Sarp YAKLAV olup bitenleri özetledi; sürece katkı koyanlara, koyacak olanlara, minnet, şükran ve saygılarını sundu.
Oda başkanları bölümüne ev sahibi İzmir Eczacı Odası Başkanı ile başlandı. Başkan sayın Tuncay SAYILKAN, “Eczacı kooperatifleri, eczacı odalarının projeleri olarak kurulmuştur. Doğru bir proje yapılmıştır, doğru bir yola çıkılmıştır, destekliyoruz.” Gibi çok doğru şeyler söyledikten sonra, zamanında sözlerinin dinlenmediğinden yakındı ve gerildi. “Oda başkanları kooperatiflere karışır arkadaş” dedi. Kulaklarıma inanamadım, dondum. Söylem, başkanlığının, mesleğinin, yaşının olgunluk dönemini yaşayan, keyfini çıkaran, centilmen başkana uygun düşmedi.
Konuşan oda başkanları kooperatifleri desteklediklerini, yanında olduklarını beyan ettiler.
Trabzon Eczacı Odası Başkanı sayın Halit Hezkıl USLU, heyecanlı konuşması ile Ege’lileri gururlandırdı, coşturdu. Özetle, “İzmir, ülkemizin kaderini değiştiren hareketlerin başladığı yerdir; Anadolu’nun ortalamasıdır, temsilcisidir” anlamında övgüler yağdırdı. Kasvetli havayı dağıttı, salonu keyiflendirdi.
Keşke, sayın başkanın söyledikleri söylemde kalmasa; unutulmasa. Anı zengini Ankara’nın ben benci, bencil, boğuk, kaotik, puslu, sisli, siyasi havası insanı sıkıyor. Azman, cilveli İstanbul’un aceleci, acımasız, hızlı, insafsız, kaçık, uçuk ticari havası insanı şaşırtıyor. Kıvrak Karadeniz’in haşin, ıslak havası insanı ürpertiyor. Ateşli Akdeniz’in nemli, sıcak havası insanı bayıyor. Derdi dağlarından büyük Doğu’nun mert, sert havası insanı dağıtıyor. Akıllı, özgür, uyumlu, sakin, dağlarında yaz kış çiçek açan, ılıman “İzmir Havası” insana gülümsüyor. Keşke, gerçekten değer bulsa; gelişmelere, yenileşmelere öncü olsa, odak olsa, konak olsa...
Toplantıda en son TEB Başkanı sayın Erdoğan ÇOLAK konuştu. Seçim badireleri atlatmış, tepe fırtınalarına, zirve sarhoşluğuna alışmış başkan artık çok rahat. “Tarihi bir toplantıdır. Süreci doğru değerlendirmeliyiz. Kooperatifçilik dünya görüşüdür. Demokrasiyi temsil eder. Siyasal örgütler kadar ekonomik örgütlere de ihtiyaç var.” gibi cümlelerle ufuk açtı, moral aşıladı, umut dağıttı, herkesi rahatlattı. Bir de çok önemli bir müjde verdi. TEB adına üç ilaç ruhsatı alındığını, 2020 de de ruhsat sayısının 35’e çıkacağını, üretime başlanacağını gururla, keyifle anlattı. Alkışları topladı.
Limanlarımız
Gelişme, hazırlanma, korunma, savunma, tanınma amaçlı iki çeşit limanımız var. Bu limanların amaçları, genleri, görevleri, kuruluşları, sorumlulukları, temelleri, yapılanmaları farklıdır.
Birincisi: Her eczacının gerekli bedeli ödeyerek zorunlu olarak kayıtlı olduğu, her yıl bedelini ödemesi gerektiği eczacı odası ve tepe temsilci TEB.
Cumhuriyeti, demokrasiyi, sağlığı, eczacılığı geliştirmek amacıyla kurulmuştur. Ülke gerçeği, kamu yararı, hastalık, sağlık hakkı, eczacı hakkı bileşenlerinde politikalar üretir. Yaşı olgunlaşmış, 65 olmuştur. Sayıları da 54 dür. Her ilde bir oda hedefine koşmaktadır. Yasa, yönetmelik, meslek gelişimi, meslek etiği, adalet, hak, hukuk işleri ile ilgilidir. Kara yazgının, kötü yazgının geliştirilip değiştirilmesi, akıl, bilim, zaman uyumu için yol ve yöntem arar. Öncelikleri belirler, strateji geliştirir, oluşturur.
İkincisi: İsteyen eczacıların kendi çabaları, kararları, katkıları, paraları ile oluşturdukları eczacı kooperatifleridir. Yaşı 40 oldu, olacak. Sayıları iki elin parmaklarını geçmedi henüz. Para, pul, çek, senet, teminat, alma, satma, çıkma, batma hesaplarının, muhabbetlerinin yapıldığı dayanışma yeridir. Eczacılar orada para kazanabilir de kaybedebilir de. Orası keyif tercihi, yaşam tercihi yeridir. Orada parasını kaybetse de keyfini kaybetmeyecek kimseler toplanırlar.
Lütfen Dikkat
Limanlar her ne kadar korunaklı ise de, durgun sakin sular zaman zaman kabarabilir, korkutabilir, çevresini zorlayıp yıkabilir, taşabilir. “Su uyur, düşman uyumaz” olabilir; eşkiya, korsan basabilir. Bu limanların başkanları, kahramanları, yöneticileri dalgalarda sörf yaparken dalgaya kapılabilir, hırsı aklının önüne geçip şeytan ile arkadaş olabilirler; özetle gelip geçicidirler.
Önemli olan, eli acıyan, kalbi sıkışan sahip ve çalışanlar günlük, kısır, küçük çıkarlara, kolaycılığa kaçmamalı. Akıl, bilim ile, cesur, demokrat, özgürce, gönüllüce uzun vadeye odaklanmalı, makul kazanca razı olmalıdır. Fırtınalara karşı koyan ağacın köküdür. Kriz gelir geçer gider; yeterki, üstümüze kerizlik bulaştırmayalım.
Önümüzdeki süreçte, limanlarımızda, dünyaya ve ülkemize özgü çok fırtınalar esecek, kopacak. Her iki limanımızda da, asıl hedefler ile tali hedefleri birbirine karıştırmadan yapılacak çok ama çok iş varken:
- Eczacı odaları kooperatiflere karışırsa, eczacı kurumları birbiri ile kapışırsa
- Zengin TEB, dünya, ülke, bölge, meslek sorunları büyürken, para ile para kazanma yolları arar, kolaycılığa kaçarsa, yatarsa
- Eczacılar, devrimci, millici, özgür, yiğit, şehit gazeteci Uğur MUMCU’nun “kahramanlara gerek duyulan bir yerde herkes bir şeyleri savsaklıyor demektir; kahramanlara gerek duymadan yaşamasını öğrenmeliyiz “ sözünü unutursa, takmazsa; bakışlarını, dikkatlerini, tek kahramanın bakışına, işaret parmağına çevirirse
Eyvah!.. Eyvah!.. “Yandı Gülüm Keten Helva.”
Anadolu, değer dolu. Konu, sorun, “değer bilmemek, değerlendirememek, değerlerimizi görünür, işe yarar hale getirememek. Atatürk’ün “akıllı, adaletli, bilimsel, bağımsız, cesur, namuslu yoluna girememek, yönüne yönelememek.”
EDAK, hasretle, özlemle, rahmetle andığımız Nur Işık BOYACIGİLLER, Neşe GÜLERSOY ve 100 arkadaşı ile eczacılar için kurdukları bir “Anadolu Feneri”dir. Batarsa, sönerse kaderimiz, ışırsa, yanarsa, yaşarsa şerefimizdir; gölge, leke gerekmez, götürmez.