Fevzi ÇAKMAK
SGK Başmüfettişi
6197 sayılı temel eczacılık yasasındaki en dikkat çekici yeniliklerden birisi, daha önce eczacılık mevzuatında olmayan yeni bir çalışma biçiminin“ikinci eczacılık” adı altında getirilmesidir.
İkinci eczacılık, yeni bir meslek grubunun doğuşu demektir.
Serbest eczacı, kamu eczacısı, hastane eczacısı derken son değişiklikle bundan sonra ikinci eczacılar da sık sık duyulacak. Gerçi bu isimlendirme kulağa hoş gelmiyor… Kim bulmuş, nasıl bulmuş bilinmez ama bol çağrışımlı ve kategorize eden bir isim bu.
İşin aslı bir eczacının hizmet akdiyle başka bir eczacının yanında çalışmasıdır. Sadece kanun, önceden iradi olan bir çalışma biçimini belli koşullar altında zorunlu hale getiriyor.
6197 sayılı Yasa’nın 5. maddesine eklenen fıkra şöyledir: “Serbest eczanelerde, reçete sayısı ve/veya ciro gibi kriterlere göre belirlenen sayıda ikinci eczacı çalıştırılması zorunludur.”
Yasa serbest eczaneler için iki zorunluluk kriteri getiriyor; birincisi eczanenin reçete sayısı, ikincisi ise cirosu… Başka bir deyişle bir yandan reçetesi çok olan eczaneleri, diğer yandan da ciro kriteri ile peşin ve reçetesiz satış yapan eczaneleri kapsama almaya çalışmaktadır. Ancak Yasa’da “ve/veya” bağlaçları birlikte kullanıldığından hem ciro, hem de reçete kriterinin birlikte kullanılma durumunun da düzenlenebileceği düşünülebilir.
Buna karşın bu hususları belirleyebilecek olan Yönetmelik veya Yasa’nın 5. maddesinde “…Yardımcı eczacı ve ikinci eczacı çalıştırılması ile ilgili usul ve esaslar Türk Eczacıları Birliğinin görüşü alınarak Sağlık Bakanlığınca belirlenir…” hükmünün gereği ortada bir usul ve esas olmadığı için fikir yürütmek güçleşiyor.
Öte yandan Eczacının Sesi’nde yayınlanan Yönetmelik Taslağı’nın 13/1 maddesindeki, “Serbest eczanelerde aylık asgari ………reçete veya asgari ücretin…… tutarında ciro yapılması halinde ikinci eczacı çalıştırılması zorunludur.” düzenlemesi gerçek olduğu takdirde, “veya” bağlacı kullanılarak “asgari reçete tutarı” ya da “asgari ücretin belli bir katı” seçeneklerinden birinin dikkate alınacağı anlaşılmaktadır.
Eczanelerin cirosunun ve reçete sayısının tek başına bir şey ifade etmediğini, bazen reçetesi çok kârı az, bazen cirosu yüksek kârı az, bazen de hem reçetesi az hem cirosu düşük ancak kârı yüksek eczaneler bulunduğunu düşünürsek bu kriterleri nasıl belirlerseniz belirleyin, tartışma yaratacağı açıktır.
Kanun’da ikinci eczacı için asgari bir ücret tarifesi de konulmuştur. Buna göre ikinci eczacılara asgari ücretin üç katından aşağı olmamak üzere taraflarca belirlenecek ücret ödenecektir. Başka bir deyişle bugün için ikinci eczacıya 2013 yılı 1. dönemi için belirlenen 978,60.-TL asgari ücretin üç katı tutarında en az brüt ücret verilmesi gerekmektedir. Kuşkusuz bu asgari ücrettir, tarafların anlaşması halinde daha yüksek ücret verilmesi mümkündür.
Hemen belirtilim ki “ikinci eczacı” çalıştırılması için, bir süre şartı veya kazanılmış hak kavramı çerçevesinde bir erteleme yoktur. Yönetmelik çıkarılarak kriterler ortaya konulduğu andan itibaren bu kriterlere uyan eczanelerde “ikinci eczacının” çalıştırılması zorunlu olacaktır.
6197 sayılı Yasa’yı değiştiren 6308 sayılı Yasa’nın TBMM’de çıkarılması sırasında ikinci eczacı düzenlemesinin “Madde Gerekçelerinden” birisi; “hastalara eczacının verdiği hizmetin kalitesini ve süresini artırmak” olarak belirtilmiştir.
Bilmem inanır mısınız?
Bağımsız, kendi adına hareket edebilen, güçlü bir serbest meslek grubunu; bağımlı kılma ve işçileştirme temrini olmasın sakın bu.