Bağırsak vücudumuzun en önemli organlarındandır. Hatta 2. beynimiz olarak kabul edilmektedir. Tedavisi en güç hastalıklardan biri olan kanserin kendisine yer olarak bağırsağı seçmesiyle kolon kanseri ile karşılaşılmaktadır. Çevresel faktörlerden yanlış beslenme alışkanlıkları, alkol ve sigara kullanımı kolon kanserine neden olabilmektedir.

Kolon kanseri, Dünya’da görülme sıklığı bakımından ilk 5 önemli kanser türleri arasında yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2018 verilerine göre, 1.80 milyon kolon kanseri vakası bulunmaktadır ve 862.000 kişi ise kolon kanserinden hayatını kaybetmektedir. Erkeklerde görülme sıklığı bakımından 4. sırada yer alırken, kadınlarda 3.sırada yer almaktadır. Peki kolon kanserinde beslenme nasıl olmalıdır?

Tahıl grubunun tüketimi posa alımı için çok önemlidir. Diyet lifinin kolon kanseri üzerinde koruyucu etkisi bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda, yüksek posalı diyet ile beslenenlerde kolon kanseri oranının düşük olduğu gözlemlenmiştir. Günde 25-30 g diyet lifi mutlaka tüketilmelidir.

Protein tüketimi kanser hastaları için çok önemlidir. Fakat işlenmiş ve yağlı kırmızı etlerin tüketimi ile kolon kanseri arasında olumsuz bir ilişki bulunmaktadır. Günlük 100 g kırmızı et veya işlenmiş et ürünü tüketimi kolon kanseri riskini %12-17 oranında arttırmaktadır. Beslenmenin %15’i et ve et ürünleri olmalıdır. Tüketilecek et mutlaka yağsız tercih edilmelidir. Protein ihtiyacı daha çok kuru baklagiller ve beyaz etten sağlanmalıdır. Pişirme yöntemine ve tüketilen miktara (kişiye özgü) dikkat edilmelidir.

Meyve ve sebzelerin içerisinde bulunan polifenolik bileşikler antioksidan özellik göstermektedir. Bundan dolayı, meyve ve sebzeden zengin diyetlerin %50-80 kanserden koruyucu özellikleri vardır. İçerdikleri karotenoidlerin de kolon kanseri riskini azalttığı ve tümörün evrelerinde etkili olabileceği tespit edilmiştir.

Beslenmede doymuş ve hayvansal yağ alımının yüksek olması da riski arttırmaktadır. Alınan yağın tipi ve miktarı önemlidir. Çünkü, toplam yağ alımının arttırılması kolon kanseri riskini 2 kat arttırmaktadır. Zeytinyağında bulunan n-9 tekli doymamış yağ asitlerinin potansiyel koruyucu etkisi vardır. Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi raporuna göre, Eskimolar ’da omega-3 tüketiminin fazla olması ile kolon kanseri riski az görülmektedir. Ciddi kanser kaşeksilerinde n-3 yağ asitlerinin olumlu etkileri gözlemlenmiştir.

Vitamin ve minerallerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren çalışmalar yer almaktadır. Özellikle D vitaminin kolon kanserinde normal dozunun üstünde alınmasının koruyucu olduğu ve mukozada apoptosizi uyardığı görüşü bulunmaktadır. Kalsiyum alımı bu dönemde oldukça önemlidir. Kalsiyum kolonda safra ve yağ asitlerini bağlar ve kolon hücre proliferasyonunun uyarılması inhibe olur. Bu etkisinden dolayı koruyucu etkiye sahiptir.

Allium grubu sebzelerin (soğan, sarımsak, vb.) tüketiminin yüksek olmasının, kolon adenomatöz polip riskinde de azalmaya neden olduğu gözlemlenmiştir. Probiyotiklerin kolon kanserine karşı koruyucu etkileri gözlemlenmiştir. Yoğurt, kefir, turşu, tarhana gibi doğal probiyotik gıdaların kanserden koruyucu etkileri bulunmaktadır. Fakat, kanser tedavisi alan hastaların probiyotik preparatları kullanması konusunda (mutlaka doktora danışılmalıdır) net bir bilgi yoktur.

Genel olarak özetlersek;

  • Günlük enerjinin %50-60'ı karbonhidratlardan alınmalıdır. Tam tahıllar tercih edilmelidir.
  • Diyetin %10-20'si proteinlerden sağlanmalıdır. Protein kaynağı olarak balık, kümes hayvanları ve fermente sütler tercih edilmelidir.
  • Enerjinin %20’si yağdan gelmelidir.
  • Basit şeker tüketimi 10 g/gün geçmemelidir.
  • Posa alımı 25-30 g/gün olmalıdır.
  • Haftada 2-3 gün kuru baklagiller tüketilmelidir.
  • Sebze ve meyve tüketimi 5-6 porsiyon/gün olmalıdır.
  • Kalsiyum ihtiyacını karşılamak için günlük 2-3 porsiyon süt ve süt ürünü tüketilmelidir.
  • Günlük tuz alımı 6 g’dan az olmalıdır.
  • Kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin tüketimi azaltılmalı, tercih edilecek ise yağsız etler tercih edilmelidir.
  • Günlük 2-2,5 lt su tüketilmelidir.
  • Sigara ve alkol tüketilmemelidir.
  • Pişirme metotları kızartma ve kömür ızgarası olmamalıdır.
  • Düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır. Her gün 30-60 dk yürüyüş önerilmektedir.

Unutulmamalıdır ki, bunlar genel beslenme önerileridir. Her bireyin ihtiyaçları doğrultusunda beslenmesi kişiye özgüdür. Hastanın aldığı tedaviye göre beslenmesi farklılıklar gösterebilmektedir bu yüzden, hasta mutlaka doktor ve diyetisyenine de danışmalıdır.

Sağlıkla kalmanız dileğiyle..

Diyetisyen Nurselen Yıldız

dytnurselenyildiz@gmail.com

Kaynakça

1- Chao, A., Thun, M. J., Connell, C. J., McCullough, M. L., Jacobs, E. J., Flanders, W. D., ... & Calle, E. E. (2005). Meat consumption and risk of colorectal cancer. Jama, 293(2), 172-182.

2- Dülger, D., & Şahan, Y. (2011). Diyet lifin özellikleri ve sağlık üzerindeki etkileri.

3- Liang, W., & Binns, C. W. (2009). Fruit, vegetables, and colorectal cancer risk: the European Prospective Investigation into Cancer and Nutrition. American Journal of Clinical Nutrition, 90(4), 1112.

4- Roynette, C. E., Calder, P. C., Dupertuis, Y. M., & Pichard, C. (2004). n-3 polyunsaturated fatty acids and colon cancer prevention. Clinical nutrition, 23(2), 139-151.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat