T.E.B. Eczacı Odalarına yazı göndermiş. Özetle deniyor ki, “T.C. Bakanlarının ve S.G.K. bürokratlarının bize ‘hallederiz’ diye söz vermelerine karşın ilaç firmaları kamuya yaptıkları iskontoları perakende satış fiyatı üzerinden yapmayı kabul etmemektedir. Bu durum eczacıların yaklaşık %3 zarar etmesine neden olmaktadır.
Ey eczacılar!
Biz yasal haklarımız konusunda derhal işleme başlayacağız. Ama sizler de şunları yapın.
………”
2006 ve 2007 yıllarında imzalanan kamu ilaç alım sözleşmelerinin iptali ile ilgili mahkemelere başvurarak dava açmış bir kişi olarak kendi adıma sormak istiyorum;
“Bundan önce imzalanmış, aynı şartları taşıyan protokoller yasal mıydı? Ya da bu sene eczacılar tarafından imzalanarak teslim edilen, ancak S.G.K. tarafından imzalandığını henüz bilmediğimiz 2008 yılı protokol hükümleri yasal mı?
Eğer bu seneki protokol hükümleri yasal ise, geçmişte uygulanan ve S.G.K.’nun da halen uygulamaya devam ettiği yasal olmayan uygulamalar konusunda neredeydiniz?
Eğer geçmişte yapılan uygulama yasal ise şimdiki panik haliniz niye?”
Merak eden meslektaşlarımı bilgilendireyim.
2006 yılı ve 2007 yılı ilaç alım protokollerinin eczacının aleyhine olduğuna inandığım hükümlerinin iptali ile ilgili Danıştay’da ayrı ayrı dava açtım.
2006 yılı protokolü ile ilgili Danıştay 10. Dairesi incelemeye gerek görmeksizin davamı reddetti. Bunun üzerine başvurduğum Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu temyiz başvurumu kabul ederek kararı bozdu. Dava Danıştay 10. Dairede tekrar görülecek.
2007 yılı protokolü ile ilgili Danıştay 10. Dairesindeki davada da verilen ara kararda yürütmeyi durdurma talebim kabul edilmedi. Dava devam etmektedir.
Yine bazı meraklı arkadaşlarım daha önce neredeydin diye sorabilir. İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu üyesi olduğum dönemlerde de protokol hükümlerinin eczacı aleyhine olduğuna inandığımız maddelerine karşı gerekli davalar açılmıştı. Ancak Yönetim Kurulu üyeliğim sona erdiği için sonuçları ile ilgili bir bilgim yok. Mevcut yönetimdeki arkadaşlarımız o konuda bilgilendirirlerse sevinirim.
Davalar devam ettiği için “mahkemeyi yönlendirme” gibi düşüncelere neden olmasın diye başkaca bir kelam etmeyeceğim.
Ancak, açtığım bu davalarda karşı taraflardan biri T.E.B. olduğu için, Sayın T.E.B. avukatının mahkemeye sunduğu karşı beyanlarından bir iki cümle aktaracağım.
“Reçetenin sadece eczaneye ibrazı düşünüldüğünde mahremiyet vs. gibi iddialar anlamsızdır” (Reçetede teşhis zorunluluğu ile ilgili madde hakkında)
“Kademeli olarak belirlenen bu oranlar sonucunda kamuya ortalama % 4,1 oranında indirim sağlanmıştır. Bu uygulama ile hem kamu yararı sağlanmış hem kademeli indirim ile eczacılar arasında ekonomik denge gözetilmiş, …”
“Tüm bunların yanı sıra protokol, TEB ile SGK arasında uzunca bir süre yapılan görüşmeler sonucunda imzalanmış olup, zaman içersinde iyileştirmeler – düzeltmeler yapılmasını gerektiren hükümler içermektedir.”
“Ancak bu protokol ile, protokolsüzlük gibi bir kaos ortamı ve/veya eczacıların meslek örgütü güvencesi olmayan bir sözleşme ve ucu açık bir bir iskonto oranı vb. olumsuzluklarla karşı karşıya kalmaları engellenmiştir.”
2006 yılı protokolü o dönemin T.E.B. Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Mehmet Domaç tarafından, 2007 yılı protokolü de hâlihazırda T.E.B. Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak tarafından imzalanmıştı. 2008 yılı protokolünün hazırlanması ve imzalanması aşamalarında da taze milletvekili Ecz. Mehmet Domaç’ın kendisi ve gölgesi hep hissedildi.
Kendi kanaatimce 2008 yılı protokol hükümleri de hukuksuzluklarla doludur. Gerekli hukuk yollarına mutlaka başvurulmalıdır. Bu konu ile ilgili T.E.B., Eczacı Odaları ve Ecza Kooperatifleri yöneticileri isteyen üyelerine ücretsiz hukuki destek sağlayacaklarını açıklamalıdırlar.
Sözün özü; görünen o ki zihniyet değişmemiştir. Yöneticilerimiz eczacı kamuoyunun kendilerine sağladığı desteğin hakkını veremedikleri gibi üyelerinden halen sonucu belirsiz ve üyelerini öne süren taleplerde bulunmaktadırlar.
T.E.B. Merkez Heyeti ve görüşmelere katılan komisyon üyeleri yapılan görüşmeleri acilen eczacı kamuoyu ile paylaşmak ve özeleştiride bulunmak zorundadırlar.
Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odalarının kurum kimliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.