Uzm.Ecz. Sevil Ağalar Altınel

Son yıllarda yaşadığımız doğa olayları ve afetler bize çok şey öğretti !!!
Seller, orman yangınları, şiddetli yağış, rüzgar, fırtına, kuraklıklar vs vs..
Artık ekosistem alarm veriyor. Küresel iklim değişikliği ile birlikte afetlerin sıklığının da arttığını hepimiz görüyoruz.
Doğa ve doğa içinde yer alan sistemlerin her geçen gün hasar gördüğünü, bu durumun dünyamızın ve kendi  geleceğimiz için tehdit oluşturduğu konusunda farkındalık gün geçtikçe toplumlarda artıyor.  
Tüm bu korkular ve kaygılar; çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakların ve yeryüzündeki ekosistemin korunmasının önemini işaret etmekte...

Doğa ve doğa içinde yer alan tüm varlıkların sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürebilmeleri ve refahı için doğal kaynakların ve küresel ekosistemin korunması artık bir gereklilik.

İnsanların mutluluğu ve refahı çevre sağlığıyla yakından bağlantılıdır. Nefes almak için temiz havaya, içmek için tatlı suya, toksik maddelerden ve tehlikelerden arınmış yaşam yerlerine ihtiyacımız her geçen gün artıyor.

Gelecek nesillerin yaşayabilecekleri sağlıklı çevreyi- doğayı sağlayabilmek için hızlı endüstriyel büyüme ve enerji kullanımının uzun vadeli etkilerini tersine çevirebilmek ve daha fazla çevre hasarını önlemek amacı ile acil harekete geçmeliyiz.  

Doğal kaynaklar, bu kaynakların bulunduğu yerde yaşayan türler ve bizler birbirimize bağlı bir döngü içindeyiz. 

Biyolojik çeşitliliğin oluşturduğu yaşam ağı, güvenli gıdaya, temiz suya ulaşmamızı ve sağlıklı yaşamamızı sağlar.

Bugün yaşam tarzımız ve tüketim alışkanlıklarımızla doğanın bize sağladığının üzerinde doğal kaynak tüketiyoruz.

Araştırmalara göre son 40 yılda biyolojik çeşitlilik %30 azaldı. İklim değişikliği ise, insan faaliyetlerinin de etkisiyle, türlerin üzerinde büyük bir azalmaya neden oldu.

İklim değişikliğiyle mücadele için korunan alanların dengeleyici gücüne, sağlıklı ekosistemler için ise türlerin varlığına ihtiyacımız bulunmaktadır.

Bu nedenle bizler ülkemizin değerli doğal alanlarını, sulak alanlarını, ormanlarını, denizlerini ve türlerini korumak durumundayız.  geçimini sağlayan

Maalesef günlük yaşam kargaşasında çoğunlukla doğaya ne kadar ihtiyacımız 
olduğunu unutuyoruz. 
Doğa; canlı organizmaları, hava, dağlar, okyanuslar ve manzaralar gibi fiziksel dünyadan
sorumlu tüm güçleri kapsar. Modern evlerde yaşayan şehirlilerin bile nefes almak için 
havaya, suya ihtiyacı vardır. 
İçtiğimiz su, tüm besinsel ihtiyaçlarımız doğa tarafından karşılanır. 
Marketlerden aldığımız şişelenmiş su, meyveler, sebzeler ve tüm besinler doğada üretilerek 
soframıza gelir.
Laboratuvarda büyük miktarlarda su üretecek teknolojiye hâlâ sahip olmadığımız için, 
içme suyuna ulaşabilmemiz için doğal kaynaklara ihtiyacımız var.
Aynı durum, bitkiler tarafından arıtılan ve oksijenlendirilen soluduğumuz hava için de geçerli. 

KISACA doğayı korumaktan bahsederken aslında kendimizi de 
korumaktan bahsediyoruz.

Doğa doğal yaşam ve doğal çevre ile tüm bio-çeşitliliği kapsar.

Biodiversitiy –biyoçeşitlilik anlamı ise dünya yüzeyinde yaşayan  genler, organizmalar, türler, bitki ve hayvan toplulukları ile bütün ekosistemi kapsamaktadır.

Kısaca tüm canlı organizmaları ifade etmek için kullanılır.

DÜNYAYI KORUMAK BİZİMLE BAŞLAR :

Dünyamızı korumak istiyorsak önce kendimiz ve yakın çevremizle işe başlamalıyız.

  • Araba kullanmak yerine  yürüyelim - bisiklete binelim
  • Gereksiz alışveriş yapmayalım
  • Gereksiz su kullanmayalım
  • Gereksiz enerji-elektrik  sarfetmeyelim
  • Ağaç kesmeyelim – Ağaç ekelim 
  • Bitki örtüsünü koruyalım
  • Toprağımızı koruyalım
  • Temizlikte  toksik kimyasallar kullanmayalım
  • Kimyasallardan kaçınalım – kullandığınız  tüm kimyasallar bize silah olarak geri döndüğünü bilelim.
  • Çevremizi, doğayı korumanın önemi - değeri  ve nedeni konusunda bilinçlendirelim.

Yaşamımızda neleri azaltabileceğimize odaklanalım.

Yemek atıkları

Çöp             

Et yemekleri

Elektrik

Reduce-Azalt  

Elektronik cihazlar

Her çeşit plastik

Plastik torba

Su tüketimi     

Yeni eşya                                   

Yeni giyim                 

Korumamız gerekenlere odaklanalım.

Parklar Sürüngenler       

Kuşlar  

Vahşi yaban hayat                   

Kır çiçekleri

KORU

Akarsular                 

Çevre dostu

Organik gübre

Ağaçlar    

Organik gübre

Arılar   

Tozlaşma      

Ekolojik ayak izimizi azaltalım:

Ekolojik ayak izimizi azaltmak, doğadan daha az talepte bulunmak anlamına gelmektedir. Ekolojik ayak izimizi azaltmak için 3R ye önem vermeliyiz.

  •  Azalt- Reduce
  •  Yeniden kullan – Reuse
  •  Geri dönüştür- Recycle

Dünyanın sürdürülebilir bir şekilde sağlayabildiği doğal kaynak miktarıyla talep ettiğimiz miktar arasındaki açık, yaşamımızı biçimlendiren en önemli etkenlerden biri haline geliyor.

İçerisinde pek çok ekosistemi barındıran dünyamızda her bir canlı yaşamını devam ettirebilmek için doğal kaynakları kullanmaktadır. Fakat artan popülasyon, sanayileşme, gelişme isteğinin artması ile doğal kaynaklar, daha çok tüketilmekte hatta yok edilmektedir.

‘Ekolojik Ayak İzi ‘  doğadan talep ettiğimiz ve doğanın kapasitesi 
arasındaki fark  olarak anlaşılabilir.

Dünyanın sürdürülebilir bir şekilde sağlayabildiği doğal kaynak miktarıyla talep ettiğimiz miktar arasındaki açık, yaşamımızı etkileyecek en önemli etkenlerden biri haline gelmektedir.

2019 yılı için Dünya Limit Aşım Günü 29 Temmuz idi. O gün insanlar bütün sene boyunca tüketmesi gereken biyolojik kapasiteyi bitirdi. 2018 yılında ise bu tarih 1 Ağustos idi.

Global Footprint Network verileri, Dünya Limit Aşım Günü’nün 2011 yılından beri her yıl üç gün öne kaydığını gösteriyor.

Bu veriler, gezegenin 12 ayda ürettiği doğal kaynağı 8 ay içinde tükettiğimizi gösteriyor. Yılın geri kalanında ise doğal sermayeyi tüketmeye başlıyoruz.

3R yi gerçekleştirebilmenin yolları:

• Mutfak atıklarımızı kompost makinalar ile geri dönüştürüp, zengin toprak- gübre haline getirebilir doğaya katkıda bulunabiliriz.

KompostBox ile dünyamızın tanışması ilk kez ABD Kaliforniya eyaletinde, evsel atıkları değerlendirme için geliştirilen bir proje sonucu  oldu.

Projenin amacı, kâğıt, plastik, cam vb. evsel atıkları değerlendiren “Evsel atıkları değerlendirme” projelerine bir yenisini eklemek ve evlerden çöpe atılan ve koku, sinek yaratan sebze, meyve benzeri organik atıkları ayrıştırarak geri dönüşüme dahil edip, tekrar doğaya kazandırmaktı. Evlerden atılan sebze ve meyve atıkları, kompostlaştırıldığında (yığın haline getirip, bekletildiğinde) verimli bir gübre haline geldiği, organik atıkları gübreye dönüştürebilen compost makinaları oluşturuldu.

• Çöp çıkartmaktan kaçınalım. Çevresel çöp temizliğine katkıda bulunalım. Çöplerimizi ayrıştırarak geri dönüşüm kutularına atalım.   

• Plastik veya karton tabak, bardak,çatal, bıçak, pipet kullanmayalım.

  • Kağıt mendil yerine büyüklerimizin kullandığı geleneksel mendil sistemine geçelim.
  • Kağıt havlu yerine kurulama bezleri kullanalım. 
  • Yenilerini almak yerine oyuncakları, filmleri ve kitapları değiştirelim.
  • Kullanmadığımız elektronik cihazları bağışlayalım, geri dönüştürelim veya onararak tekrar kullanımlarını sağlayalım.
  • Diş fırçalarken, duş alırken veya bulaşıkları yıkarken daha az su kullanalım.

  • Kullanmadığımız ışıkları ve elektronik cihazları kapatarak, enerji tasarruflu ampuller kullanarak, kıyafetleri kurumaya asarak daha az elektrik harcayalım.
  • Çamaşır makinalarımızı sık ve gereksiz çalıştırmayalım.

• Toplu taşıma araçlarını binelim, arabamızla tek kişi yolculuk yerine arkadaşlarımızla  paylaşalım. Mümkünse bisiklete binelim veya  yürüyelim.

• Gereksiz şeyleri yazdırmayarak, kitaplarımızı birbirimize vererek veya  e-kitap okuyarak daha az kağıt harcanmasına katkıda bulunalım.

• Klimaları gereksiz kullanmayalım. Çok daha az güç harcayan vantilatörleri tercih edelim. 

• Hava soğuk olduğunda ısıyı arttırmak yerine ısınmak için kazak, battaniye ve çorap kullanalım.

• Yiyecekleri israf etmeyelim. Yiyebileceğimiz kadar satın alalım. Yerel ve mevsiminde yetiştirilen yiyecekleri almaya çalışalım.

• Mümkün olduğunca et dışındaki proteinler (fasulye gibi), daha az süt ürünleri, daha fazla sebze ve daha fazla organik yiyecek yiyelim.

 • İhtiyacımız olmayan şeyleri satın almayı reddelim. Satın almadığınız her ürün, o ürünün üretimine olan talebi azaltır.


Evcil hayvanların yaban hayatını öldürmesini/zarar vermesini önlemeye çalışalım.

• Yabani hayvanlara veya bitkilere dokunmayalım veya bunları eve götürmeyelim.

• Bahçemize veya balkonumuza yerel kır çiçekleri, meyve ağaçları ve polen taşıyıcı dostu bitkiler dikelim.

• Toprağın kalitesini iyileştirmek ve böceklere yardımcı olmak için kompost yapalım.

• Hayvan ticaretini desteklemekten kaçınmak için evde yabani evcil hayvanlar (papağanlar, ötücü kuşlar, yabani kediler veya sürüngenler gibi) satın almayalım/barındırmayalım.

 • Yoldan geçen vahşi hayvanlara dikkat edelim ve onların yollarına saygı gösterelim.

YAŞAM İÇİN DOĞA:

Doğa, tüm canlı organizmaların temelidir ve gelecek nesillerin hayatta kalması için gereklidir.

İster şehir merkezinde ister küçük bir çiftlikte /köyde yaşıyor olalım, doğa hayatta kalmamız için ihtiyaç duyduğumuz gıdayı, barınağı ve havayı sağlar. Aynı zamanda hava koşullarımızın ve doğal kaynaklarımızın arkasındaki itici güçtür.

Ancak  doğa; ormansızlaşmadan kirliliğe kadar insan faaliyetlerinden hızla olumsuz etkilenmektedir.  Mevcut uygulamalar ile gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneği yok olmaktadır.

Bu nedenle sürdürülebilirliği ve doğayı konuştuğumuzda nihai hedef geleceğimizi sağlamaktır. Sürdürülebilir bir dünya için öncelikle kendimiz ve yakın çevremiz ile işe başlayalım… 

Uzm.Ecz. Sevil Ağalar Altınel

www.nature&nurture.com

 

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat