OLGUNLAŞARAK! YANMAK KADERİMİZ OLACAK MI? İZİN VERECEK MİSİNİZ?
Ecz. Can YETİŞEN
Ankara eczacı odası yönetimi, bölge temsilcileri ve komisyon üyeleri ve yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı 305 kişilik toplantı yapmış.
Öncelikli olarak ödeme gecikmeleri ile mesleğimizin içinde olduğu sorunlar ve mesleğimizi bekleyen yeni sorunlarla ilgili çözüm önerileri tartışılmış ve adam başı 25 milyon TL yardım toplanarak gazete ilanı verilmesini kararlaştırmışlar.
Tamam, iyi, güzel, ilan verin, sorunlarımızı tek tek anlatın. İşin bu faslına bir şey dediğim yoktur.
Ankara eczacı odasının TEB heyetinde bir merkez heyeti üyesi bulunmaktadır.
Şimdi, insanın aklına sorular geliyor. Gelmişken sormamazlık edemiyorum, soruyorum.
1- Bahsi geçen toplantıda, TEB merkez heyeti üyesi var mıymış?
2- Yine, bu toplantıda Ankara'lı eczacıların oylarıyla seçilmiş Delegasyon kurulu var mıymış?
3- Ankara odasının üyelerinin de katıldığı 14-Ocak-2006 tarihli mitingden çıkan sonuçlar bu toplantıda değerlendirilmiş midir?
4- Ankaralı bir çok meslektaşımın bana telefon açıp, "İstanbul'lu 10 delegenin başlattığı Seçimli Olağanüstü TEB Büyük Kongre çağrısına bizim odadan ve diğer odalardan da katılan var mı" sorularını bu toplantıda Ankara odasının 13 delegesine veya bu delegeler o toplantıda yoksa,yönetim kuruluna soran olmuş mudur?
5- Eğer bu sorular sorulduysa, Ankara eczacı odasının yönetimini ve delegeleri ve de bu toplantıya katılan eczacılar, eczacılık mesleğinin kötü gidişatından TEB heyetini ve bilhassa Başkanını sorumlu tutmuşlar mıdır, tutmamışlar mıdır?
6- Toplantıya katılan eczacılar, bu sorumluluğun önemli bir kısmının TEB heyetinin tutumundan kaynaklandığını düşünüyorlarsa ve bu düşüncelerini Ankara odası yönetimine bildirmişlerse, Yönetim TEB heyetinin 14-Ocak İstanbul mitinginden sonra ülke eczacılarını temsil etme gücünü fiilen yitirdiğini görüp görmediğini ve gördüyse de bunun gereği olarak, Merkez Heyetinin fiilen biten temsil etme gücünü hukuken sonlandırma için seçimli olağanüstü büyük kongre talep edimesi için delegelerinden toplantı çağrısı alıp almadıklarını açıklamış mıdır? Böyle bir çağrı aldılarsa acilen toplantı yapmışlar mıdır? Yaptılarsa, enine boyuna tartışıp oy birliği ile veya oy çokluğu ile olağanüstü seçimli büyük kongre talep etmeme kararı almışlar mıdır?
Sorular, uzar ama bu sorular önemlidir.
Bu soruları İstanbul dahil tüm oda yönetimlerine ve delegelerine de soruyorum. Muhatap 47 eczacı odası ve delegeleridir.
Neden mi?
Eczacıların sıkıntıları, yani bir anlamda eczanelerdeki yangını söndürmek için yapılacak her türlü, irili ufaklı çabayı takdirle karşılamamak mümkün değildir. Bu gazete ilanı için gerekli parayı ben de hemen yarın gönderiyorum.
Fakat, bu çabayı yaparken, elimizde olan ve istersek rahatlıkla yapacağımız veya rahatlıkla deneyeceğimiz acil bir eylem olan, TEB başkanı ve yandaşları sorununu çözmeyi neden ertelediğinizi inandırıcı bir şekilde anlatmak gerekir.
Bunu samimice, eczacının algılamasını küçümsemeden anlatmadan, anlatamadan, tabandaki binlerce eczacıyı bu konuda ikna edemeden yapılacak bir çok şeyin içi boş olacaktır.
TEB'in tepesinde oturan kişi ve yandaşı kişiler yani binlerce eczacının gözünde eczacıyı temsil etme gücünü fiilen yitirenler orada oturdukça, eczacı derdini ne kadar anlatırsa anlatsın, onların hakkını siyasi iktidar nezdinde kim koruyacak, kim temsil edecek sorusunun cevabı da verilmedikçe ve bu cevap için gereken yapılmadıkça dediğim gibi tüm yapılanların içi boş olacaktır.
Tamam, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve onların her dediğini yapan AKP hükümetini ıskalayacak mıyız derseniz, hemen cevap vereyim, tabii ki hayır, ama AKP'nin ve büyük sermayenin her dediğini yaparak insanı yok sayan, sadece parayı hedefleyen bu vahşi düzene hizmet etme misyonunu üstlenmiş olan TEB başkanı ve yandaşlarıda bizim başımızda hala oturuyor. Yani bu saydığım uluslararası büyük sermayenin temsilcileri ve onun yerli uzantısı AKP hükümeti ile kim hak ve yaşama mücadelesi verecek. Resmi olarak verecek yok. Eczacılaı temsil etme gücünü fiilen yitirmiş olan şu anki yönetimin resmiliği kağıt üzerindedir, binlerce eczacının lehine bir anlamı kalmamıştır. Boşluk var. Bu boşluğu neden doldurmuyorsunuz sorusuna verilecek cevap, biz boşluk görmüyoruz veya pundunu, zamanını, olgunlaşmasını bekliyoruz gibisinden cevaplar ise, işbirliği halinde eczacıyı yok eden bu güçlerin ekmeğine yağ sürer veya başka bir deyimle onların değirmenine su taşır. Bizler gibi binlerce eczacınında yangında iyice, geri dönmeyecek şekilde olgunlaşa olgunlaşa! yanmasını sağlar.
Bu sorular ve görüşlerim sadece Ankara eczacı odası yöneticileri ve delegeleri için değildir, kendi odam İstanbul dahil tüm eczacı odaları için, ben eczacı için şunu, bunu yapıyorum, yapmak istiyorum, ECZACI SIKINTIDADIR diyen tüm oda yönetimleri ve delegeleri için geçerlidir.
Eczacı meslektaşlarım, inanın işimiz çok zor, TEB yönetiminden kurtulmadan yapılacak her şey, her çabamız yine boşa gidecektir. Mitingde binlerce eczacıdan alınan gücü hemen ama hemen kullanmaları için yönetimlerinize ve delegelerinize çok baskı yapmanız gerekiyor. Aksi halde, havanda su dövüle dövüle, göz göre göre uçurumdan aşağıya doğru gidiyoruz.
Kolay gelsin.
Saygılarımla.
ECZACININ SESİ