Sevgili meslektaşlarım,

TEB yönetimi ve oda yönetimleri 2008 protokolü hakkında SGK ile görüşmüşler ve öğle saatlerinde tıkanma olmuş.

28/06/2008 günü yapılan başkanlar danışma toplantısı ardından TEB başkanı bize sunulan protokolün bazı şartlarını kabul etmiyoruz dese de basına yansıyan ve TV lere yansıyan konuşmalarından direnç noktasının kurum iskontosunun eczane üzerinden yapılmaması, eczacının devlete verdiği iskontonun olmaması ile muayene ücretinin eczacı tarafından tahsil edilmemesi şartları ön plana çıkıyor.

Direnç noktalarımızın yani kırmızı çizgilerimizin tam olarak ne olduğunu bilen var mı, lütfen en ufak haberi olan söylesin.

Bu yöneticiler, iş kepenk kapatma noktasına geldiği halde bu saate kadar bizlere yönelik doyurucu hiç bir açıklama yapamıyorlar.

Bizler, olursa 1/07/2008 günü eczanelerimizi hangi net  kazanım için kapatacağız.Net olarak bilmiyoruz henüz…

Ortaya çıkan, Bakanların, TEB başkanının basın açıklamasından çıkan sonuç, kamu kurumu iskontosu ile eczacı iskontosundan kurtulmak için kepenkleri kapatacağız.

Katkı vermek, görüş bildirmek için tam olarak ne istiyoruz, hükümetin kontrolünde ki SGK tam olarak ne istiyor bizden, bilmemiz gerekmez mi?

Kulaktan kulağa duyumlarla, basından duyma ile mi ezbere eyleme gideceğiz.

24.000 eczane sahibi eczacı ezbere, ne için kavga vereceğini bilmeden, ne kazanacağını ne kaybedeceğini net olarak bilmeden eyleme nasıl katılacak.

Sevgili meslektaşlarım,

Eğer öne 8.500 eczaneyi sürerek sadece kamu iskontosu ve eczacı iskontosundan kurtulmak isteniyorsa bilelim.

Sadece bu iki şey için yapılacak eylem bu 8.500 eczane yani 20 milyar hatta 15 milyar aylık ciro yapan eczaneleri kurtarmaz.

Bu eczanelerin kamu pazar payı %6 civarındadır. 11 milyara yaklaştığı söylenen  kamu pazar payını bu eczanelere paylaştırdın mı, bu eczaneler  başına aylık 6-6.5 milyar kamu cirosu ortaya çıkar. Bu da yine eşit olarak bu tip eczaneler arasında dağılmaz ya, neyse.

Demek ki, bu tip eczanelerin kamu cirosu, aylık tüm cirolarının ortalama %30'u kadardır. Geri kalan %70 ciroları nakit cirodur.

Sadece ağırlıklı olarak iskonto için kavga vereceksek, bu kavga bu tip eczaneleri batmaktan kurtarmayacağı gibi reel kârlılıklarını daha da azaltacağından batmalarını hızlandıracaktır.

Hemen önemle belirteyim ki, kimse hukuka aykırı ve haksızlık dolu, zarar ettirici kamu iskontosunu ve eczacı iskontosunu savunmuyor ve bu iskontoları vermek istemiyor. Aman ha...

Sevgili meslektaşlarım,

Derdim ve sıkıntım, bu eczaneler ön plana çıkarılarak 8.500 eczane sürekli kapanacaksa 24.000 eczane süreli kapansın diyen TEB başkanının ve alkışlayan tüm heyet üyelerinin ve oda yöneticilerinin bu eczaneleri kurtarmak ve sırada ki diğer eczanelerin gerçekten kurtulmaları için öne sürdükleri ve kavga sebebi yaptıkları olmazsa olmazlarımız tam olarak nedir bilmek ve öğrenmek hakkımı kullanmak istiyorum.

Bahsettiğim, kavgayı tam olarak ne için hangi olmazsa olmaz için yapacağımızı bilmek hakkımızdır.

Çünkü önde bu 8.500 eczane var, her şey bu eczaneler için yapılıyor gibi sunuyor yöneticiler.

Halbuki bu tip eczaneleri kurtaracak olmazsa olmazlar farklıdır ve bu iki istekten daha öncelikli gerçekleşmesi gereklidir. O zaman bu tip eczaneler için iskontolardan kurtulmak  daha bir anlam kazanır.

Reçetelerin hakçasına parasal limitli dağıtımı ve böylece eczacıların ilaç  firmalarının yolsuzluklarına bulaştırılmalarını önlemek gibi yan amacı ile hazineye 2 milyar dolar kazandıracak olan bir olmazsa olmazımız var mı bilmek istiyorum.

Yine bu öncelikli olması kurtuluş için şart olan reçete paylaşımını destekleyen karlılığımızı eşit yapacak olan, eşit dağılmayan M.F. den kurtulmak talebimizle ve firmaların artık vermediği ticari iskontoyu istemiyoruz talebimiz ile birlikte öne sürülecek en az %10 meslek hakkımızı yasal olarak istiyoruz gibi olmazsa olmaz isteğimiz var mıdır bilmek istiyorum.

Yine bunları destekleyecek, pekiştirecek, cıvıklaştırmayacak  düzenlemelerin ( eczanelerin açımının sınırlanması gibi) yapılması olmazsa olmaz taleplerimiz var mı bilmek istiyorum.

Tam olarak bilmeden eylem yapmak...

Üyene her şeyi açıklamadan elit yönetici topluluğu olarak  aklındakini, kafanın arkasındakini tam olarak üyene açıklamadan  ortalığa çıkıp kepenk kapatırız demeği içlerine nasıl sindiriyorlar anlamak güç…

Bu eylem kime yarayacak, hangi sınıf eczacıya daha çok yarayacak bilmek hakkımızdır.

8.500 eczane kapanacak, onlar sürekli kapanmadan 24.000 eczane süreli kapanacak demeseydiniz, yani öne bizleri atmasaydınız sizlerden bu kadar şüphelenmiyebilirdim.

Hem bizleri öne atıp, sanki her şeyi bizim gibi eczaneler için yapıyorsunuz mesajı vermek hem de bizleri gerçekten kurtaracak olmazsa olmazları söylememek nasıl bir anlayıştır, gel de şüphelenme..

Acaba bizleri yem olarak ortaya atıp, bizi gerçekte kurtarmayacak isteklerle ortaya çıkıp daha üst sınıftaki eczacıları geçici bir müddet rahatlatacak palyatif önerilerle vaziyeti idare edip bahsettikleri bizleri sarı öküz mü yapacaklar, aradan kendilerini mi kurtaracaklar diye nasıl şüphelenmeyeyim.

TEB başkanı ve Oda yöneticileri,

Lütfen bizden ne istiyorlar biz gerçekte neyi istiyoruz lütfen açıklayın.

Böyle gizlilikle, net olmayan ağız kalabalığı ile söylenen beylik şeylerle  eyleme nasıl gideceğiz.

Sevgili meslektaşlarım,

14-15 Ocak 2002 de bile daha bir nettik.İlaç firmalarının üç kağıdını hükümet bize ödetmeye kalkıp %10'luk ilaç fiyat indirimi ile bedelsiz kamulaştırma yapınca bu haksızlığa karşı ne istediğimizi bu güne göre biraz daha bilerek  eylem yapmıştık. Sonuçta TEB başkanı sayesinde avucumuzu yalamıştık ya…

 %10 luk bedelsiz kamulaştırma olmuştu. Ticari iskonto yani 20 den sonraki firma iskontosu %10 dan %7 ye düşmüştü.

Bu ortalama %13 lük kayıplara karşı sadece geçici bir süre Eczacı iskontosu ise %5 den %2,5’a  düşmüştü.

Eylemin sonucunda %10 luk bedelsiz kamulaştırma kayıplarımız gözardı edilerek iskonto %2,5 a düştü firmanın ticari iskontosunu %0 dan %7 ye çıkardık gibi kelime oyunları ile sanki kazanmışız havası yaratılmıştı. Bu kayıplarımızı çoğu oda başkanı bile anlayamamıştı.Hala anladıklarını sanmıyorum.

Şimdi yine böyle bir şey olacak gibi geliyor.

 Hoş, 2005 yılının TEB başkanı ve yöneticileri ve şimdiki merkez heyetinin  saymanı meslektaşlarımız daha o zaman ileri sürdüğüm havan gazetesinde yayınladığım kamu iskontosunun eczane üzerinden verilmesi ile  eczacının %2,2 kâr kaybı olacak tespitime karşı “Hayır, böyle bir kayıp yoktur” diye akılarınca savunma yapmışlardı. Ankara’da başkanlar danışma toplantısında kara tahta üzerinde rakamlarla böyle bir kayıp olmadığını kendilerine çok  güvenerek anlatmaya çalışmışlardı.

Şimdi ise kamu iskontosundan eczacının kaybı vardır diye bas bas bağırarak tespitimize katılıyorlar. Nereden nereye, bu politika yok mu, bu koltuklar yok mu…

Onun için lütfen ne istiyoruz net olarak bizlere madde madde açıklayın. Yine ketempereye gelmeyelim.

Sevgili meslektaşlarım,

Bizim mücadelemiz program dahilinde olmalıdır.

Muhatabımız ise hükümet ile ilaç tekelleridir.

Hükümetin atadığı ve arada tampon olan bürokratlar gerçek muhatabımız değildir.

Onlara efelenmek kolaydır.Hoş onlara bile efelendiklerinden şüphem var ya...

Esas olan hükümete efelenmektir.

Ben böyle bir efelenmeyi şimdiye kadar hiç görmedim.

Ağızlarına ve söylemlerine  AKP yi eleştirmeyi almadan, AKP nin emperyalizme hizmet ettiğini almadan, ABD ve AB emperyalizminden özenle sakınarak bahsetmeden ve göstermelik demokrasiden övgüyle bahsederek  yöneticilik yapanların harcı değildir bizlerin kurtuluşu.

Gerçek kurtuluşumuz muhatapları iyi tespit etmekle ve bunlara efelenmekten geçer.

Bunlara efelenmeden ve muhatap almadan ilk önce ve kesinlikle 8.500 eczaneyi kurtaramazsınız.Diğerlerini de kurtaramazsınız.

Bu iş de sadece protokol zamanı olmaz, yani sadece protokol ile yapılmaz.

Off ki off...

Neyse, ne istediğinizi maddeler halinde net olarak açıklayın da biraz olsun endişelerimizden kurtulalım ve eylemimize inanarak odaklanalım.

Saygılarımla.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat