GAZ ODASINA GİDERKEN

3-Kasım-2006 tarihinde eski adıyla Göztepe SSK hastanesi ( Kadıköy)  olan Göztepe eğitim ve araştırma hastanesinden alınan raporu ekte sunuyorum. Yine 13- Ekim-2006 tarihli genelgeyle istenen yeni rapor formatını da sunuyorum.

 

3-Kasım-2006 tarihinde Göztepe’den alınan rapor bu yeni genelgeye uygun değil gözüküyor. Bu rapor eşimin ablasına aittir ve bu raporun 13-Ekim-2006 tarihli genelgeye uygun olmadığı eşim tarafından ısrarla belirtildiği halde Hastane yetkilileri biz böyle rapor veriyoruz demişler ve işin ilginci bu hastanenin karşısında , civarında ki eczanelerde bu rapor için uygundur, isterseniz ilaçlarınızı  hemen verelim  demişlerdir.

 

                                         *   *   *

 

Gelelim bizim 3-Kasım-2006 tarihli rapora;

 

* Hastalık grubu adı yok,

 

* İlacın adı yerine etken madde yazılmış,

 

*-Resim şartı zaten kalkmışken hala Göztepe hastanesi ISRARLA hastadan resim istiyor,

 

*-13-Ekim-2006 tarihli formata uygun rapor hastanede mevcut değil,

 

*-Hastaneye bu durumlar açıklanınca, hepsi tabiri caiz ise aval aval insanın suratına bakarak, bu şekilde rapor veriyoruz, işlem doğrudur diyorlar,

 

*- Devletin karar verici kurumları, zırt-pırt genelge yayınlayıp birşeyleri değiştiriyorlar ve bu değişiklikler sadece evet sadece eczacılar için geçerli oluyor,

 

*-Devletin eczane dışındaki yetkili tüm sağlık kurumları hiçbir şeyden haberli değil ve yeni değişikliklere aylar sonra adapte oluyorlar ve de bu aylar içinde eczanelerce yapılan işlemler devletin sosyal güvenlik kurumları tarafından KESİNTİ SEBEBİ oluyor,

 

*-İnsanın aklına rapor formatı neden bu kadar sık değiştiriliyor ve inatla anlaşılamaz cümleler kullanılıyor sorusu geliyor ve cevabı olarak da para açısından yekûn tutan raporlu reçetelerde keyfi KESİNTİ SEBEBİ yaratmak mı amaçları demek geliyor,

 

Bu rapor meselesi gibi önümüzde birinci sırada TEŞHİS belası tüm gerçekliğiyle duruyor ve en önemli yolsuzluk, haksız kazanç ve haksız zenginleşme sebebi olarak varlığını devam ettiriyor.

 

Yeni 2007  ham protokolünü tartışmak bile abes, berbat protokollerin en berbat şeklini bulmaya çalışanların çabası artık o kadar net belli ki...

 

Bu ham mı pişmiş mi her neyse protokolü tümden ret etmek gerekir ve benim sizlere bu sayfalarda sunduğum protokol gibi yani eczacıya sadece reçetedeki  yazılı ilaçları vermekle ilgili sorumluluk yükleyen, haricinde ki teşhis, rapor formatı, ilaç yazım kuralları, reçete yazım kuralları, doktorun adı, sanı, diploma no.su, uzman mı, ilgili uzman mı, ek-2 C mi, ek-2 D mi, raporlu mu, raporsuz mu verilir gibisinden kuralların  eczacıya hiçbir sorumluluk yüklemediği bir protokol çalışmasını  kabul ettirmek için çabalamalıyız.

 

Böyle bir protokolü, devlet asla kabul etmez, akıllı olun, havalarda uçmayın, gerçekçi olun gibisinden benzeri lafları eden yetkili veya düz eczacılar, benim ve benim gibi düşünenlerin önerisine karşı çıkacaklardır.

 

Bunlar,  bizleri gaz odasına götürmeye karar verenlerin şöyle yada böyle ekmeklerine yağ sürenler ile  bilinçli işbirlikçilerdir. Bunu da göz ardı etmeyin derim...

 

                                          *    *     *

 

Kaos yaratmak bizim devlet yöneticilerinin en çok sevdiği eylem olsa gerek.

 

Hastalar şaşkın, işini kuralına göre yapıp kesintiye uğramak istemeyen eczacı şaşkın ve devamlı hasta ve reçete kaybediyor, devamlı risk almayı ve boşver reçete incelenene kadar nasılsa en az 10 ay geçiyor ya allah deyip veya kesintiye uğramama garantisi almış gibi yalan yanlış her reçeteyi yapan eczacı ellerini ovuşturuyor.

 

Bu ve benzeri forum sayfalarında isyan eden, çare isteyen eczacıların yanında bu sayfalarda sesini çıkarmayan binlerce eczacı  ise bıkkınlık ve güvensizlik ve umutsuzluk içinde. Bu işlerin düzeleceğine dair hiçbir umudu kalmamış ve bağırıp çağırmakla, yetkilileri sorunları çözmeye çağırmakla birşeylerin düzeleceği umutları tükenmiş vaziyettedir.

 

Göz göre göre bir karanlık tünelin  içinde uçuruma doğru sürü halinde gidiyoruz.

 

Bu sürünün önüne geçecek ve bu gidişe dur diyecek birileri yok gibi gözüküyor. Şimdilik bu sürünün içindeki saflarda birileri "durun, durdurun, durduracak yok mu " diye sürünün içinde kalarak bağırıp çağırıyorlar.

 

Öne geçip, durdurmak isteyenleri sürü, sürü ruhuyla ezip geçmek istiyor ve de bu sürüyü uçuruma doğru devamlı şekilde,  bilinçli veya aymazcasına bir ahmaklıkla veya bu kalabalık sürünün uçurumdan düşmesiyle safralardan kurtulup daha iyi konuma geliriz!  fikriyle bir şekilde iten ve iterken de " o kadar korkulacak bir şey yok, güzel günler yakında, merak etmeyin devamlı görüşme ve çalışma halindeyiz bize güvenin, bize yardım edin, bakın - en arkada karanlık tünelin başında durup ellerini ovuşturanları  kastederek- halinden memnun olanlar da var, bizlerde sizin sıkıntılarınızı çekiyoruz,  muhaliflere aldırmayın, biz en iyisini yaparız  "  gibisinden söylem içindekiler  bu gidişi durdurmak isteyenlerin etkin olmaması için her çabayı üretiyorlar.

 

İnanın binlercemiz, Naziler ve yardakçı işbirlikçileri tarafından sıcak banyo yapacaksınız diyerek kendi rızalarıyla çırılçıplak soyundurularak aldatılıp, öldürücü gaz verilerek katledilen ve sonra da cayır cayır yakılıp sabun yapılan insanların durumuna geldik. Tıpış tıpış sıcak banyo yapacağız diyerek gaz odalarına gidiyoruz ve giderken de kendimiz gibi insanların "siz dedikodulara, aykırı konuşanlara  bakmayın gaz maz yok, ölüm yok, sıcak banyo yapacaksınız" aldatmacalarına da kanıyoruz.

 

Şimdi sizlere " yahu gelin bari bu kadar yaşanmışlıklardan sonra bir dakkalığına delikanlı olup ölümden öte köy yok diyerek, artık böylesine abuk sabuk, bilimden, hukuktan uzak, yolsuzluk ve haksız kazanç getirici olduğu kesinleşmiş, bizim gibi binlerce küçük cirolu eczaneleri uçurumdan düşmeye, gaz odasına  götüren bu sürece dur diyelim ve sürecin dayatmalarını ve protokollerini, sözleşmelerini imzalamayalım, uçuruma , gaz odasına tıpış tıpış kendi ayaklarımızla gideceğimize kurşunla ölmeyi göze alarak bir direnelim, nasılsa yok olmaya gidiyoruz, o uçurumdan düşerken binlercemizin içinden belki birkaçımız diğerinin üstüne düşerek ağır yaralı kurtulur ümidi taşıyarak ve   bu ufacık şans için birbirimizi kandırmayalım, engellemeyelim, birlikte mücadele edelim ki kazanma şansımız olsun" desem ne olur?

 

Söyleyeyim sizlere; 5-10 kişi destekler, o kadar...

 

Gerisi tıpış tıpış gaz odasına sıcak banyo yapabilirim diye gider ve giderken de bizleri de bağıra çağıra yanında sürükler...

 

                                         *   *   *

 

 3-Kasım-2006 tarihli Göztepe Hastanesi raporu;

 

13-Ekim-2006 tarihli genelge ile duyurulan  yeni rapor formatı;

 

EK-1

 

İLAÇ KULLANIMI VE HASTA KATILIM PAYINDAN MUAF İLAÇ RAPORU

 

................................................. HASTANESİ BAŞHEKİMLİĞİ / MESUL MÜDÜRLÜĞÜ

 

 

Hastanın Adı Soyadı:

Muayene Tarihi:

Çalıştığı Kurum:

Bilgi İşlem No:

Sosyal Güvencesi:

Poliklinik/Klinik:

Sicil No:

Hasta Protokol Defter No:

T.C. Kimlik No:

Hekim-Kaşe-İmza:

Tanı:

 

 

 

İlacın Adı/Etken Madde Adı*

 

Hastalık Grubu

 

Kullanım Dozu*

 

 

1

 

 

 

 

 

 

2

 

 

 

 

 

 

3

 

 

 

 

 

 

4

 

 

 

 

 

 

 

Hastanın yukarıda belirtilen ............................... hastalığı ile ilgili ilaçlarını .................... süre ile kullanması gerekmekte olup bu ilaçlar hasta katılım payından muaftır.

 

Hekim-Kaşe-İmza

 

 

 

Başhekim-Mühür-İmza

 

Açıklama:

 * Etken madde adı ve Kullanım Dozu, Genelge kapsamında olan, Tebliğ eki “Ayaktan Tedavide Sağlık Kurulu Raporu ile Verilebilecek İlaçlar Listesi (Ek-2/C)” de yer alan ilaçlar yazıldığında doldurulacaktır. Diğerleri için ilacın adı ve hastalık grubu yazılması yeterlidir



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat