PRE-İNDİGO, İNDİGO VE KRİSTAL ÇOCUKLAR

(Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu)

 

Ecz. Şeyma ŞAHİN

70 lerden beri hızla gelişen, değişen, basma kalıptan uzak sadece dünyevi görüş olarak değil teknolojik olarak ta çok ileri gittiğimizin farkında mısınız?

Tek bir telefonun ya da herhangi bir teknolojik aletin yaklaşık 50 sene içinde nerden nereye geldiğini  sorguladınız mı? Peki sizce değişen ne idi? Gelin 50 yıl öncesine bakalım…

Yıl 1960-1970 leri gösteriyor idi…

Bu yılların ilk çocukları doğmaya başladı. Kolay kolay inanmayan ve kabul etmeyen çocuklardı bunlar… Araştırmacı, düşünen beyinler çıktı, şüpheci idiler. Herşeyi "bu kadar basit olamaz" diye sorgulamaya başladılar. Bunlar indigo çocukların öncülü PRE-İNDİGO ÇOCUKLAR idi. Yıllar ilerledi ve bu çocukların çocukları olmaya başladı…

Yıllar 1980-1990 ları gösteriyor idi. Basma kalıplara karşı, düzen yıkan, kalıpları ve ana akım inançlar ile beraber ana politik görüşleri reddeden, spiritüel bilgiler ile gelişmiş çocuklar doğdu. Pre-indigoların çocuklarıİNDİGO çocuklar….

Yıllar 2000 leri gösterdiğinde jenerasyon yine değişti.KRİSTAL ÇOCUKLAR var olmaya başladı. Artık ne hikayeler, ne öğütler, ne manipülasyonlar yapılamıyordu bu çocuklara. Doğduklarında sanki daha önce bu dünyada var olmuş gibilerdi. Halk deyimiyle “büyümüşte küçülmüş”…

Gelin tekrar yazının başındaki yıllara dönelim. Pink Floyd, Moody blues, Beatles gibi grupları dinlemeye başladılar. Şarkı sözleri ve müzik içerikleri değişmeye başladı. Bilinç ve düşünce yapısı pre indigo olan bu çocuklarla değişmeye başladı. Hazır eğitim sistemi tarafından bu çocuklar “ asi ve zor öğrenen” olarak damgalandı. Halbuki bu çocuklara var olan eğitim sistemi yetersiz gelmişti. Genel uygarlığın düşünce yapısını değiştirmeye başladılar…

İndigo çocuklar var olan sistemi sorgulamaya başladı, “ bunun böyle olmaması gerekir ile kalmadılar” Var olan düzen onlardan hiç hoşlanmadı çünkü artık sistem değişmeye başlamıştı. Bu çocuklar etik ve adaletli idi. Bireysel özgürlüklerine düşkün oldukları için basmakalıp düşüncelerden sıyrıldılar “bencil“ olarak nitelendirildiler basmakalıp düzeni seven gruplar tarafından. Halbuki sadece tabulara takılıp kalmamak için uğraşıyorlardı. Doğaya bağlı çocuklardı; bisiklet, dağcılık, kayak gibi doğa sporları gelişti.  Yaratıcı, sanatsal yönleri kuvvetli çocuklardı bunun sonucu dekorasyon, fotoğrafçılık, resim-heykel ve müzikte büyük değişiklikler oldu. İnsan ve hayvan haklarını gündeme taşıdılar çünkü çok duygusallardı. “Neden?” sorusuna eğilimleri vardı bir şeyin mantığını oturtmak için o olayın temelini istiyorlardı.

Var olan basmakalıp sistemin tek istediği vardı “SORGULAMA, KABUL ET!!!”

İndigo ve kristal çocukları kontrol altına alamayan ana akım eğitim sistemi, programına bu çocukları uyduramadı ve teşhisler arka arkaya geldi:

“DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU”

Tanıştığınıza memnun oldunuz mu çocuklarımız ile bilmem ama yazar olarak bu spiritüel makaleleri okuduktan sonra sizin gibi “acaba doğru mu?” sorusunu sormadan yapamadım kendime…

 

DEHB (ADHD)

DEHB (ADHD) nedir?

Hiperaktivite, dikkatsizlik, dürtüsellik ile karakterize nörodavranışsal bozukluktur. Ülkemizde DEHB sıklığı %5-8.1’ dir. Ailesel geçmişi olanlarda DEBH riski 2-8 kat arttığı gözlemlenmiştir.

3 çeşit DEB vardır (ADD) :

1.       Hiperaktivite olmadan oluşan DEB (ağır metallerle ilişkilendirilmiştir.)

2.       Hiperaktivite ile beraber oluşan DEB (besinlerdeki katkı maddeleri, besin alerjileri ve sükroz ile ilişkilendirilmiştir.)

3.       Rezidüel DEB (18 yaş üstü için, yetişkin döneme aittir)

DEHB genel özellikleri:

1.       Dikkat sürdürememe, dikkatsizlik, dikkatin kolay değişmesi (kısa süreli dikkat, aklı başka yerde olmak, gayret yoksunluğu, işleri bitirmede başarısızlık, dinlenememe, zayıf konsantrasyon)

2.       Hiperaktivite ve impulsitivite (dürtüselllik=ilk akıllalarına gelen dürtüler ile haraket etmek)

3.       Duygusal dengesizlik

4.       Genel düzen eksikliği

5.       Düşünmeden hareket etme (beklenmedik değişim hareketleri, organize olamama)

6.       Hafıza ve düşünme bozukluğu

7.       Belirli öğrenme bozuklukları

8.       Konuşma ve duyma bozukluğu

9.       Belirsiz nörolojik belirtiler ve EEG düzensizlikleri

 

v  DEHB için araştırılan genler: 18 gen ile bağlantılı olabileceği görülmüştür ama en çok bağlantısı görülüp araştırılanlar (American Journal of Clinical Medicine 2009; vol 6 number 4) aşağıdaki gibidir

1.       Tiroid reseptör beta geni

2.       D2 reseptör geni (dopamin)

3.       D4 reseptör geni (dopamin)

4.       D5 reseptör geni (dopamin)

5.       DAT (Dopamin taşıyıcı gen)

6.       Dopamin beta hidroksilaz(DBH)

7.       Glutamat reseptör gen (GRM7)

8.       Seroronin taşıyıcı gen (5HTTT)

9.       Serotonin reseptör 1B gen (HTR1B)

DEHB de DAT geni İngiliz çocuklarında ilgili bulunurken Türk çocuklarında bu bağlantı bulunmamıştır.

v  Son dönem çalışmalarda DEHB’ si olan gruplarda striatumdaki DAT bağlanmasında artış bulunmaktadır. Sağ striatumda dopaminin D23 reseptörüne bağlanma potansiyeli dürtüsellik ve dikkat eksiliği belirtileri arasında anlamlı derecede bağlantı ve metilfenidat ile yapılan tedavide bağlanma potansiyelinde azalma görülmüştür.

v  Dopamin seviyelerinin etkilenmesi bilişsel fonksiyonlarda bozulmaya sebep olur.  Yapılan birçok çalışmada kan, idrar ve beyin omurilik sıvısında noradrenalin, dopamin ve bunların yıkım ürünlerinin DEHB olan kişilerde daha az olduğu görülmüştür.

v  DEHB olan çocuklarda perinatal dönemde minimal derecede santral sinir sistemi hasarı olduğu görülmektedir. Gebelikte alkol ve sigara kullanan annelerin çocuklarında DEHB görülme oranı 2 ye katlanır.

v  Sık kulak enfeksiyonu ve antibiyotik kullanımı DEB oluşma ihtimalini artırdığı gözlemlenmiştir.

v  Araştırmalara göre DEHB olan çocuklarda beyin hacmi %5 normal çocuklara göre daha küçüktür fakat bu oran büyüdükçe azalır.

v  Beynin frontal lobu problem çözme, karşımızdakinin davranışını anlayıp değerlendirme, plan yapma ve isteklerimizi ertelemeye yarar. DEHB olan çocuklarda frontal lob ve diğer bazı bölgeler daha küçüktür. Tedavi almış DEHB ‘ lilerde bu hacim azalması düzelir fakat tedavi almamış çocuklarda devam eder.

v  DEHB olan çocuklarda

1.       anterior cingulate kortex

2.       Dorsolateral prefrontal kortex

3.       Corpus collosum arka ucu

4.       Caudate nucleus (kaudat çekirdeği)

5.       Serebellum’ da farklılaşmalar görülmüştür.

Örneğin PET sonuçlarına göre kaudat çekirdeğinde metilfenidat alındıktan sonra ciddi iyileşmeler saptanmıştır.  Yine yapılan çalışmalarda frontal korteksde ciddi sorunlar vardır.

v  ADHD ile ilgili bağlantısı olan durumlar:

·         Kurşuna maruz kalma

·         Kromozomal anormalite

·         Nörotransmitter yolak ve işlev bozuklukları (beynin konsantrasyon ve odaklanmasında görev almaktadır. )

·         Doğumda oksijen yetersizliği

·         Gebelikte alkol ve sigara kullanılması

·         Genetik olmadan ADHD oksidatif strese bağlı DNA hasarı ile de görülebiliyor.

·         Epinefrin, norepinefrin, dopamin gibi katekolamin ya da serotoninin ADHD patogenezinde rol oynadığı görülmüştür.

·         Bazı çalışmalarda beynin glutaminglutamat ve kreatinin seviyelerinde anormallikler olduğu saptanmıştır.

·         Glutaminerjik ve dopaminerjik sistem etkileri bozukluğu ADHD de rol oynamaktadır.

 

 

RİSK FAKTÖRLERİ

A.      Diyet ve gıda

 

B.      Çevresel faktörler

 

C.      Elektronik medya

 

D.      Anormal ışık

 

 

1.Bölümün sonu

Devam edecek...



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat