Ecz. Şeyma ŞAHİN
Gördüğün ışıklı kapı aralanmaya başladı mı Neo? Artık mimar ile tanışmaya hazırsın…
(Matrix Reloaded)
Alice’ in harikalar diyarında yaşamaya başlamak sadece kilo vermek değildi. Sağlıklı yaşamaktı. Probiyotikler Yaradan’ dan gelen lütuf idi. Sağlıklı yaşamın temeli “BAĞIŞIKLIK” için verilmişti.
Tevrat’ a (Yaradılış 18:8) göre Hz. İbrahim konuklarına yoğurt ve süt sunar. Keza İncil'de İbrahim peygamberin üç meleğe tatlı ve ekşi süt sunduğu anlatılır. Kuran-ı Kerim’ de “Hayvanlarda da sizin için alınacak dersler ve öğütler vardır. Sizlere hayvanların bağırsak muhteviyatı ile kan arasından meydana gelen, içenlere halis ve içimi kolay süt içiriyoruz” (Nahl 65-66) ayetlerinde sütten bahseder.
M.Ö. 26'ncı yüzyıla ait Babil kabartmalarında süt ve süt kesiği temalarının işlendiği görülür. Yine M.Ö. 8'inci yüzyılda Homeros'un yazılarında süt, süt kesiği ve peynirle ilgili anlatımlara rastlanır. Eski Romalılar’ ın bağırsak enfeksiyonlarında mayalanmış süt içtikleri görülür. Türklerde yoğurt, kefir ve kımız hem beslenmek hem de sindirim sistemi hastalıklarında kullanmak için vardır.
Düşünün ortalama bir yaşamda 60-90 ton kadar besin maddesi ve içecek tüketmektesiniz. Bununla beraber sayısız zararlı ajanı da almaktasınız. Normal floranızda (GI, deri, akciğer, ürogenital sistem v.b.) yaklaşık 90 trilyon mikrop var. Ya sonra?
Sonrası mı ağırlıklı gastrointestinal sistemde sizi zararlı maddelere karşı koruyan, yararlı maddelerin de emilimini sağlayan harika bir altyapı var:
Sizin sağlığınız için çalışan: probiyotikler
Hipokrat: “Bütün hastalıklar bağırsaktan başlar. Bağırsak hasta ise ise vücudun geri kısmı da hastadır.”
Anne karnındaki bebeğin sindirim kanalında flora (mikrobiyota) yoktur. Doğumdan sonra 3-10 saat içerisinde flora ile tanışmaya başlar. Normal doğum ve anne sütü ile beslenme floranın hızlı bir şekilde oluşmasını sağlar. Sezeryan ile doğumda bağırsak florası daha geç oluşur. Mama kullanan bebeklerde floranın oluşumu anne sütüne göre daha geçtir ve zenginliğin daha az olması muhtemeldir. Flora sosyo-ekonomik koşullar, dini inançlar, bölgesel alışkanlıklar, coğrafi bölgelerin beslenmeye etkisine de bağlıdır. 2 yaş civarında olması gereken flora tamamlanmış olur.
Flora tıpkı parmak izi gibidir: Kişiden kişiye farklılık gösterir!!!!
Florayı değiştiren etmenler:
- Antibiyotik ve diğer ilaç alımları
- Mikrobiyal enfeksiyonlar
- Diyet
- Kronik diyare/kabızlık
- Stres
- Klorlu su
- Radyasyon ve kemoterapi
- Detoks programları
Prebiyotikler:
Kolondaki bir veya sınırlı sayıdaki bakterilerin gelişmesini veya aktivitesini seçici olarak arttıran, insan vücudunu faydalı bir şekilde etkileyen sindirilemeyen gıda bileşenidir ve de insan sağlığını düzeltmektedir.
- Frukto-oligosakkarit (FOS)
- İnülin
- Laktilol
- Galaktooligosakkarit (GOS)
- Laktuloz (sentetik disakkarit, örn; duphalac şurup)
- Anne sütü oligosakkaritleri
- İzomaltooligosakkaritler
- Soya oligosakkaritleri v.b.
Buğday, soğan, muz, bal, sarımsak ve pırasa da bol miktarda bulunur. Enzimatik sentezi sukrozdan yapılır. Kalın barsağa kadar hiçbir şekilde metabolize olmadan gelir, kalın bağırsakta fermantasyona uğrayıp kısa zincirli yağ asidi,H2, CO2 ve metan oluşturur. Karbonhidrat yapısındadır. Probiyotiklerin gelişimini sağlar. Yararlı anaerobik bakteri sayısını arttırır. Patojenlerin çoğalması için uygun olmayan ortam yaratır.
Prebiyotik-probiyotik ilişkisi örneği;
Oligofruktoz fermantasyonu ile;
- Kolondaki bifidobakteriler artar
- Kalsiyum emilimi artar. (Kalsiyum bağırsak geçirgenliğinde aktif rol alır.)
- Feçes ağırlığı artar.
- Gastrointestinal (GIS) geçiş zamanı hızlanır. Böylece toksin birikimi azalır.
- Kan lipid seviyelerini düşürebilme etkisi vardır. (olası etki mekanizması: probiyotikler safra tuzlarını serbest asitlere parçalayarak intestinal sistemden uzaklaştırır. Serbest safra tuzları vücuttan atıldığı için, kolesterolden yeni safra asidi sentezi toplam kolesterol konsantrasyonunu düşürür. Ayrıca laktobasiller laktik asit üreterek pH düşürür bu da dekonjuge safra tuzları ile kolesterolün prespitasyonuna (çökelti oluşturma) neden olur. (De Boever v.d.; 2000- Laurens Hattingh ve Vilijoen, 2001)
Kolondaki bifidobakteriler artınca;
- Potansiyel patojenler ve amonyak seviyeleri azalır.
- Bağırsaktaki vitamin sentezi (B1, B2, B12, C, PP ve folik asit) ve sindirim enzimi üretimi (glukozu metabolize ederek laktik asit ve asetik asit üretir) artar.
Zincir bu şekilde devam eder...
Sinbiyotik: probiyotik ve prebiyotik kombinasyonu.
En iyi bilinen sinbyotikler;
Bifidobakteriler+FOS
Laktobasil+laktilol
Bifidobakteriler+GOS’ tur.
Probiyotik hangi özelliklere sahip olmalı:
1. 108 cfu/ml-g ve üzeri mikroorganizma içermeli (cfu: koloni oluşturan birim)
2. Gastrointestinal kanalda canlı kalabilmeli ve metabolik aktivitesini devam ettirebilmeli
mide asidine rezistan
pankreas sekresyonuna dirençli
ince bağırsağa kadar kolaylıkla ilerleyebilen
3. Doğal mikrofloraya adapte olup kısa süre de olsa burada kalıcı olabilmeli
4. İmmun sistemi uyarabilmeli;
fagositik (monosit, makrofaj ve nötrofil)
doğal öldürücü hücrelerin fonksiyonlarına etki ederek
5. Antimikrobiyal madde üretebilmeli
6. Raf ömrü boyunca canlı kalabilmeli
7. İnsan orijinli olmalı (saccharomyces boulardi (maya) gibi gıda endüstrisinde kullanılan bazı mikroorganizmalar insan orijinli değildir fakat etki mekanizması olarak özellikle ishal durdurmada etkilidir)
8. Metabolik etki kabiliyeti olmalı (laktaz aktivitesi, vitamin üretimi, kolesterol asimilasyonu)
Probiyotik yararları:
1. Antibakteriyel madde üretir (nisin, laktisin, pediosin v.b.), mukus sentezini arttırır, bağırsak geçirgenliğini düzenler, mukozal bariyeri güçlendirir, intestinal motiliteyi arttırır.
2. İmmun yanıtı güçlendirir;
monosit, makrofaj, polimorfonükleerin (nötrofil, eozinofil, granülosit) fagositik aktivitesini artırır.
IgA, IgM ve IgG’ yi yükseltir.
Interferon gama, TNF-alfa, interlökin 10-12 oluşumuna katılır.
3. Patojen bakteri üremesini engeller (Clostridium difficile)
4. Patojenlerin ürettiği toksinleri nötralize eder. (clostridium difficile)
5. Patojenlerin bağırsak epiteline yapışmasını engeller ( Salmonella typhimurium, Shigella flexneri, E. coli)
6. GI kanal epitelindeki enzimatik aktiviteyi uyarabilir (laktaz, intervaz, maltaz)
7. Pro-karsinojenin karsinojene dönmesini engeller (in vitro çalışmalarda özellikle kolon kanserinde tümör oluşumunu engellediği görülmüştür.) Kanserojen madde tüketirler.
8. Vitamin (B ve K) ve beta-d- galaktosidaz (laktoz sindirimi) gibi sindirim enzimi üretir
9. Yaşlanmayı geciktirir ve serum kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olur.
Probiyotik vücuttaki dağılımı:
- Özafagusta nadir
- 102-104 mide
- 104-106 duodenum
105- 6 jejenum
106 ileum aerob ağırlıklı bakteri
- 1010-1012 kolonda aerobların 1000 katı kadar anaerob bakteri
Türkiye’ deki ürün gamında bulunan ağırlıklı bakteri tablosu aşağıdaki gibidir.
PROBİYOTİKLER NASIL KULLANILMALIDIR
- Soğuk su ya da karbonatlı olmayan içeceklere katılarak alınır.
- Sıcak yiyecek ve içeceğe karıştırılmaz. Bakteriler ölebilir.
- Yoğurt, süt ve dondurmaya karıştırılabilir.
- Probiyotikler her gün düzenli alınmalıdır.
- Hergün 108 cfu/ml-g ve üzeri mikroorganizma alınmalıdır.
PROBİYOTİKLER KİŞİYE UYGUN NASIL SEÇİLİR:
- Kişisel tercih ve kişisel gereklilik (hastalık durumuna göre)
- Ürün etkinliği ve hitap ettiği rahatsızlık
- Coğrafik bölgelere göre uygunluk
Devam edecek...