ABD’NİN SAĞLIK REFORMU
 

Amerika Birleşik Devletleri’nde, at izinin it izine karıştığı sağır edici bir politik kakofoni içinde, son yılların en kapsamlı sağlık reformu olan Hastaları Koruma ve Karşılanabilir Tedavi Yasası (İngilizce kısaltmasını kullanacağım, PPACA) en son çemberden de geçti: 21 Mart’ta Temsilciler Meclisi’nde 212’ye karşı 219 oyla kabul edilerek yasalaştı. En etkili düzenlemeleri 2014’te uygulanmaya başlayacak, karmaşık bir metin.
ABD’nin sağlık hizmetleri ve sağlık sigortası sistemindeki reform bizi niye ilgilendirsin? Bu ve sonraki bir-iki yazıyı daha reformu doğru okuyup anlamaya ayırmak istedim, başlangıç için pek iç açıcı, neşelendirici bir konu değil biliyorum. Ama birkaç önemsediğim sebep sayayım çok uzatmadan:
Bir kere, sağlık reformunun çözmeye çalıştığı meseleler derhal ABD’de hayli derin kazılmış kültürel-politik mevziler arasındaki ağız dalaşının gürültüsüne boğuldu. “Obama Marksist!”, “Devlet parasıyla bebek katilliği yapılacak, kürtaj da sigorta kapsamında!”, “Şu dinciler yoksula düşman!”, “Reform yapmazsak sistem batacak!” gibi tartışmalar eşliğinde reform, ülkenin klasik “daha sağ” (Cumhuriyetçiler) – “sağ” (Demokratlar) kamplaşması içine gömüldü. Bu bizim bildiğimiz bir etki: Yasal bir düzenlemenin arkasındaki gerçek çıkar savunusunun sorgulanması yerine, düzenlemenin muhtemel etkileri üzerinden kimlik mevzilerinin müdafaa edilmesi. En son örneğini geçenlerde Sağlık Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik etrafında yapılan “Türk Soyu’nu koruma girişimi” formundaki tartışmada gördük. Bu tedavilerin arzı ile oluşan piyasa üzerindeki çıkar çekişmelerini veya tahkim edilen kurumsal cinsiyetçiliği görmektense, insanlar “Türk-İslamcı bürokrat yine gericilik yapıyor!” gibi daha kolay sansasyon üretilebilen bir hattan tartışmayı yeğlediler. İşte PPACA da büyük ölçüde bu tür kültür savaşlarının (sekülerler dindarlara karşı) içine çekildikçe ABD’nin çalışan nüfusu için ne anlama geldiğini anlayıp anlatmak zorlaştı.
İkincisi, PPACA’nın ortaya çıkarılma süreci; içeriğinin şekillenmesi; etrafında yapılan lobi çekişmeleri; içerdiği düzenlemelerin ilaç, hastane ve sigorta sektörüne yaklaşım tarzı; tüm bunları kavramaya çalışmak, yine Türkiye’de yabancısı olmadığımız bir “yönetme ve disiplin altına alma” rejimini kavramaya çalışmak aynı zamanda. Böylesi bir rejim, “neo-liberalizm” gibi toptancı bir paranteze alınabilir ama bana sorarsanız, bu kategori de tıpkı “küreselleşme” gibi, her şeyi açıklıyormuş gibi görünüp ayrıntıları kavramaya yardımcı olmaktan yoksun bir biçimde kullanılır oldu. PPACA, Türkiye’de sosyal sigorta reformunun tamamlanan ve tamamlanamayan parçaları ile karşılaştırılabilir özellikler içeriyor. Obama hükümeti de PPACA içinde hem “bütçe disiplini”, “devleti yükten kurtarmak” minvalindeki söylemi, hem de “daha adaletli bir sağlık sistemi”, “muhtaç halkın mağduriyetini azaltmak” söylemini eklemlemeyi başardı. Böylelikle PPACA’yı destekleyen Demokratlar süreç içinde Cumhuriyetçi Parti’nin çeperlerinde bile olsa güçlü ilişki ağları kurmuş olan köktenci, milliyetçi, ırkçı grupların saldırılarını bir taraftan “bakın Amerikan işçisinin refahına nasıl düşmanlar” diye ifşa ederek prim yaparken, diğer taraftan ilaç ve sigorta kartellerinin taleplerini müzakere edebildiler. Bu yüzden ABD’deki sürecin politik-ekonomik arka planını iyi anlamak, Türkiye’de AKP’nin ekonomik politikalarını “dinciler” veya “vahşi kapitalistler” gibi toptancı kategorilerin izin verdiğinden daha derinlikli bir çerçevede okumamıza da ışık olacaktır diye düşünüyorum.
Hatta klişe olsun: Şeytan ayrıntılarda. Hangi aktörün neden ve hangi araçla / yöntemle çıkarını  savunduğunu görmeye başladığımız zaman, neyi nasıl değiştirebileceğimize dair daha iyi donanmaya başlayabiliriz.
ABD’nin sağlık reformu meselesini şöyle tüketmeyi planladım: Önce PPACA’nın kazanımlarından, içeriğinden bahsedeceğim. Daha sonra dışarıda bıraktıklarından, reformcuların ilişmek istemedikleri sorunlara değineceğim. En son da, yasanın daha çok dar gelirli ABD yurttaşının mı, yasaya kuvvetle muhalefet eden ilaç ve sigorta devlerinin mi işine geldiğini soruşturacağım. ABD’den böyle bir başlayalım, gerisi gelir. Bana yazabilirsiniz...

emrah.gokerr@gmail.com

Kaynak: 03 Nisan 2010 Birgün Gazetesi



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat