Emrah GÖKER (*)
ABD’nin yeni sağlık reformu Hastaları Koruma ve Karşılanabilir Tedavi Yasası’nı (PPACA) tartışırken geçen hafta en son yasanın muhtaç yurttaşların çıkarlarına olan ana düzenlemelerini özetlemiştim. Yasanın eleştirisine geçmeden önce, gündeme sokulmayan, dışlanan, görmezden gelinen alternatif reform önerilerinden kısaca bahsetmek istiyorum. Bazı sendikaların, sağlık çalışanları örgütlerinin ve sosyal adalet savunucusu grupların, tek tük Demokratik Parti politikacılarının da desteğini alarak önermiş oldukları sağlık hizmetleri düzenlemelerinden bahsetmek, PPACA’nın neleri dışarıda bıraktığını anlamamıza yardımcı olacak. Dahası, “daha iyi ne yapılabilirdi” sorusunu sormak, özel sigorta ve ilaç sektörünün yoğun lobisi altında ne tür reformların geçirilip hangilerinin müzakere konusu bile edilemeyeceği hakkında, sadece ABD siyasetine özgü olmayan, Türkiye’deki reform girişimlerini de ilgilendirebilecek göstergeler sağlayacak.
Tedavi ve sigorta hizmetlerinin düzenlenmesinde ABD halkının çıkarlarına öncelik verip sistemin federal hükümetçe kontrolüne vurgu yapan muhalefet gruplarının 1980’lerden beri değişen içeriklerle olsa bile önerdikleri temel bir çerçeve var: Tek bir kurumsal ödeyicisi (federal hükümet), evrensel kapsayıcılığı olan bir sağlık sigorta sisteminin tesisi. Obama Hükümeti’nin başa geçmesinden bu yana, sağlık reformunun bu çizgideki muhalif destekleyicilerinin pozisyonlarını yürütme organı içinde temsil eden metin, PPACA’ya karşı gündeme yerleştirilmeye çalışılmış bir yasa tasarısı: Genişletilmiş ve Geliştirilmiş Medicare Yasası, yaygın yasal koduyla HR 676. Tasarı Temsilciler Meclisi’nde başarılı olamadı ama “Tek Ödeyicili Sağlık Sistemi İçin İşçi Kampanyası” (laborforsinglepayer.org) ve “Ulusal Sağlık Programı Destekçisi Doktorlar” (www.pnhp.org) gibi koalisyonlar tarafından destekleniyor.
Reform tartışmaları sırasında Meclis’in gündemine taşınan HR 676, temel olarak şunu hedefliyordu: ABD’nin federal hükümetçe akçelendirilen ama hayli sınırlı Medicare sistemini, Kanada’daki, sosyal-demokratik ilkelere uygun yapılandırılmış tam-kapsayıcı sisteme benzetmek. Buna göre en temel değişiklik, doktor ile hastası arasındaki ilişki neticesinde tıbbi gerekliliğine karar verilen her türlü tedavi harcamasının, özel sigorta aracılarını aradan çıkararak, doğrudan ve otomatik olarak Medicare tarafından ödenmesi idi. Yani, şu anda sadece dar gelirli yurttaşları kapsayan Medicare’in, ABD’de iskân eden (resmi yurttaş olsun olmasın) herkesi kapsayıcı olması ve sisteme federal hükümet dışında sadece kâr amaçlı olmayan sağlık tedarikçisi kurumların (HMO’ların) dâhil olmasını öngörüyordu. Özel sağlık sigorta şirketleri ise sistemin (şu anda işgal ettikleri) ana arterlerinden dışlanıyor, hükümet tarafından zaten sağlanacak kapsama paketlerini satmaları yasaklanıyor, ancak kapsam dışı özel hizmetleri (estetik cerrahi gibi) karşılamalarına izin veriliyordu. Bu haliyle, ilaç ve sigorta devlerinin elbette ki “şeytan işi” gördükleri bir tasarı oldu. Dahası var: Genişletilmiş Medicare’in akçelendirilmesi için tasarı, en üst yüzde 5 gelir dilimindeki yurttaşların kişisel gelir vergilerini artırmayı ve bono, tahvil, hisse alışverişlerine sisteme aktarılacak bir vergi koymayı da öngörüyordu. Bunun yanında, tasarı sonrasında işlerinden olacak özel sigorta sektörü çalışanlarına istihdam desteği, program uygulamaya başladığında başka ülkelerden “tıbbi turizm” amaçlı ziyaretleri caydırıcı maddeler de içeriyordu.
Kolu kanadı kırılmış haliyle bile PPACA hakkında “sosyalist”, “kolektivist”, “merkezi planlamacı” diye vızıklayan Cumhuriyetçi aşırı sağın ve Demokrat sağın, arkasındaki sektör lobileriyle, hatta sağlık sigorta sektörü çalışanlarını temsil eden kuruluşlarla birlikte böylesi “radikal” bir reform önerisiyle savaşacakları malum. Zaten Meclis’e getirilen ve 88 temsilcinin desteğini dâhi alabilmiş HR 676’nın oturumlarda tartışma gündemine bile alınmaması (Eylül 2009’da oylanması beklenirken Demokrat Parti’nin PPACA yanlısı kanadı hasıraltı edilmesini sağlamış gözüküyor) durumu açıklıyor. Reform hakkında “radikal” tanımlamasını bilerek tırnak içine alıyorum, zira tasarı, sağlığa ABD’den çok daha düşük düzeylerde sağlık harcaması yapan pek çok ileri kapitalist ülkede yıllardır uygulamada olan düzenlemeler içeriyor.
“Ulusal Sağlık Programı Destekçisi Doktorlar” adlı koalisyonun temsilcileri, bu tür bir “tek ödeyicisi olan” sistemin, şu anda yıllık bürokratik işlem (kırtasiye dâhil) harcamaları 350 milyar doları bulan, son derece karmaşık ve verimsiz özel sigorta sisteminin ağırlığını ve adaletsizliğini ortadan kaldıracağını söylüyorlar. Ancak şu anki sistemin içinde kazılmış derin çıkar mevzileri, üstelik PPACA da yasalaşmışken, sistemin sosyal-demokratikleştirilmesini daha uzun yıllar engelleyecek gibi gözüküyorlar. Bu mevzileri de haftaya ele alacağım. (Blog: www.istifhanem.com)
(*) 17 Nisan 2010 Tarihli Birgün Gazetesinden Alınmıştır