Emrah GÖKER
emrah.gokerr@gmail.com
ABD’de sağlık hizmetlerini ve sigorta harcamalarını düzenleyen yeni Hastaları Koruma ve Karşılanabilir Tedavi Yasası (PPACA) ile ilgili incelememizin sonuna yaklaşıyoruz. Kilit soruyu soralım: Demokratik Parti tarafından “yoksul dostu, sosyal adaletçi” söylemiyle süslenen ve bu şekilde hegemonikleşen PPACA, kimlerin çıkarlarını daha fazla kolluyor?
Hemen şunu hatırlayalım: Yasa, yurttaş dar gelirliyse devlet destekli Medicaid programından, değilse özel sektörden sigorta satın almayı zorunlu koşuyor ve buna uymayanlara para cezası yaptırımı getiriyor. Bu sayede (Medicaid’e yeni dahil olacakları çıkarırsak) özel sigorta satıcıları gelecek 5 yıl içinde tahminen 16 milyon yeni müşteriye kavuşacaklar. Üstelik, yeni müşteri “yükü” hafiflesin diye sektöre çeşitli vergi indirimleri ve kolaylıkları da getiriliyor.
İlaç sanayii daha iyi durumda. 2007’deki düzenlemeler hâlihazırda sektörün en yağlı müşterisi olan (ABD’deki en büyük ecza tüketicisi) Medicare sistemine (yani devlete) iki önemli kısıtlama getirmişti: (1) Medicare bürokrasisine ilaç fiyatlarında indirim müzakere etmek yasaklandı ve (2) Kanada’dan sistemde kullanılmak üzere daha ucuz ilaçlar ithal edilmesi engellendi. Buna, ecza devlerinin federal hükümetten aldıkları muazzam araştırma teşviklerini ve markalar üzerindeki “entelektüel mülkiyet hakkı” tekellerinin rantını da ekleyelim. PPACA ile genişleyecek ilaç piyasasında, Medicare ve Medicaid sistemleri içinde şirketlerin yurttaşları söğüşlemesinin önüne geçecek bir düzenleme yok. PPACA, kısmi federal hükümet ve eyalet hükümetleri mâli desteği ile ilaç fiyatlarının yükünün azaltılmasını öngörüyor ama sektörün fiyat seviyelerinin aşağı çekilmesiyle ilgili bir adım atamıyor. Neden derseniz, 2009 yılı boyunca ilaç lobicileri Senato ve Temsilciler Meclisi’nde etkili olabilmek için günde ortalama 600 bin dolar lobi harcaması yaptılar.
PPACA’ya en fazla muhalefet eden gruplardan biri, ABD’nin önde gelen sağlık sigorta satıcısı American Health Insurance Plans şirketi idi. Şirket, diğer sigorta devleriyle beraber, PPACA yasalaşırsa sektöre getirilecek kısıtlamalar yüzünden giderlerin artacağını, bunu da “maalesef” aylık primlere yansıtmak zorunda kalacaklarını bağırıp durdu. İşin olgu tarafına bakarsak: 2001-2008 arasında ABD’de özel sektörden satın alınabilen aile sağlık planlarının prim ödemeleri % 78 artmış, yıllık ortalama % 11’lik bir artışa tekabül ediyor. 2008’den 2009’a, bu planların aylık primleri ortalama 2760 dolardan 3128 dolara (% 13 artış) çıkmış. 2010 sonunda ek bir % 9’luk artış bekleniyor. Sektörün regülasyonu olmayınca, bu artışların kontrolsüzlüğü, özel sigorta sisteminin yapısal bir özelliği. Reform sonrasında zaten yurttaş açısından kötü olan bu durumu kötüleştirmek için bahane arıyor sektör.
“Ulusal Sağlık Programı Destekçisi Doktorlar” koalisyonu, PPACA sonrasında 9 sene içinde 23 milyon kişinin sigortasız kalacağını, yılda ortalama 23.000 kişinin sigortasızlık veya yetersiz sigortalılık yüzünden “gereksiz, önlenebilir” ölümlere kurban gideceğini öngörüyor. PPACA ile birlikte orta gelirli aileler, özel sektörden satın almak zorunda bırakıldıkları paketlere yıllık gelirlerinin % 9.5’ini teslim ederken, bu paketler ihtiyaçları olan tıbbi harcamaların sadece % 70’ini karşılıyor olacak. Özellikle sigorta paketleri işverenleri tarafından karşılanan çalışanlar, PPACA altında artacak giderler yüzünden, işverenlerinin yükü onların omuzlarına yıkma eğilimiyle daha güçlü bir şekilde karşılaşacaklar.
PPACA altında önümüzdeki 5 yıl içinde, federal hükümet yurttaşların vergilerinden 447 milyar dolar kadarını, özel sağlık sektörünün “yükünü hafifletmek” için sektöre teşvik olarak ödemiş olacak. Bu açıdan, Obama hükümetinin sağlık ekonomisi politikası, mali kriz sırasında ekonomiye “enerji verme” girişiminin finans şirketlerinin kazanlarına kürekle dolar atılmasına eşitlenmesi stratejisini sürdürmüş oluyor.
Beri yandan reform etrafında “toplumsal uzlaşma” inşaatı, ABD siyasetinin iyice sağa kaydırılmış ekseni üzerinde gerçekleşti: PPACA’ya Cumhuriyetçi Parti çevrelerinde formülleştirilip yerleştirilen, hepsi özel sektör devlerini kayıran 100 kadar değişiklik bu şekilde monte edildi. Obama hükümetinin karşısına “demokratik muhalefet” diye çıkarılıp başta Fox grubu olmak üzere medya tarafından pohpohlanan köktenci-ırkçı gruplar bu şekilde anaakımlaştı. Kadınların kürtaj hakları reformdan bu şekilde dışlandı.
PPACA ile ilgili son bir yazım kaldı. Konuyu, sağlık hizmetleri piyasasının yönetişimi ile ilgili “anarko-kapitalist” denebilecek yaklaşımdan bahsederek (şimdilik) kapatmak istiyorum. (Blog: istifhanem.com)
Kaynak: Birgün