Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin SGK Protokolü’nün “Sözleşmenin Feshi ve Cezai Şartlar” başlıklı bölümünün 5.3.2 maddesinde, “Eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde…” denilerek yaptırım uygulanmaktayken, e-reçete uygulaması ile değişen durumları içeren Ek Protokol ile aynı madde “Eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde (e-reçete olarak düzenlenenler hariç) bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde…” şeklinde değiştirilmiştir.

Maddenin değişmeyen devamında ise “…reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.” denilmektedir.

Kısaca ilaçların alınmasına ilişkin imza atma yükümlülüğü diyebileceğimiz bu düzenleme, uygulamada sorunlar içermektedir.

Bu sorunlar nedeniyle 2012 Protokolü’ne, 2009 Protokolü’nden farklı olarak isabetli biçimde “…Ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü eklenmiştir.

Bu gerçekçi bir düzenlemedir. Çünkü sıklıkla, sorulduğunda hasta ve yakınları çeşitli nedenlerle “evet ilaç kullandığım ilaç ama reçetedeki imza benim değil” ya da “evet ilacı aldım ama imza benim değil” demekteydi. Oysa imza yükümlüğünün temel amacı “ilacın hasta veya yakınına teslimine” yol açmak ve bunun kanıtlanmasını sağlamaktı.

Ama iş ilacın tesliminden, biçimsel olarak sadece imzanın atılıp atılmadığına dönüştürülüp, şekli unsur öne çıkarılmaya başlayınca sorunlar da beraberinde geldi. Eczaneler hakkında, ilaç teslim edilsin edilmesin, hatta hasta tarafından ilacın alınıp kullanıldığı beyan edilse dahi yaptırım uygulanmaya başlandı. Maalesef sözleşmeye uygun olmakla birlikte bu durum, giderek istenen amacı aşan, ağır bir cezalandırma biçimine dönüştü. 2012 Protokolü’nde ilacın alınması istisnası konuluncaya kadar bu uygulama sürdü.

Ancak 2012 Protokolü’ne, e-reçete uygulaması nedeniyle yapılan eklemeyle elektronik reçeteler imza yükümlülüğü kapsamından çıkarılınca; aslında basitleştirici, kolaylaştırıcı gibi görülen bu uygulama yeni bir sorunu beraberinde getirdi: Ortada ilacın alındığına dair bir imza olmadığından ve Sözleşme hastanın provizyon sistemine kaydedilmesiyle ilacın teslim edildiğini varsaydığından bu kez serbest eczacılar, e-reçetede bulunan ilacın hastaya teslim edildiğini kanıtlama kaygısına düştüler.

Ek Protokol’le konulan 3.2.15.2 maddesiReçete muhteviyatı, bu protokol hükümlerine göre hastaya/ilaçları alana teslim edilecektir. Bu işlem, eczaneden ilaçları alan kişinin T.C. kimlik numarasının Medula eczane provizyon sistemine kayıt edilmesi ile tamamlanmış olacaktır. Bu şekilde yapılan işlemlerden sonra eczacı hastaya ilaçlarını teslim etmiş sayılacaktır. Teslime ilişkin herhangi bir belge aranmayacaktır.” şeklindedir.

Ek Protokol’le gelen bu hüküm, asıl Protokol’ün 5.3.5 maddesi olan “Hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde ilaç bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 6 (altı) ay süre ile sözleşme yapılmaz.” maddesi ile birlikte okunduğunda son dönemde serbest eczanelerin en çok sıkıntı çektikleri, yaptırıma uğradıkları konulardan birisi karşımıza çıkmaktadır.

Eczacılar; hastaya, hastaneye, depoya, ilaç şirketine, dışarıdan usulsüzlük yapan üçüncü kişilere göre SGK karşısında sıkı kayıt altında oldukları için müteselsil ve müştereken, maalesef imza yükümlülükleriyle ilgili çok kere haksız biçimde ve eksik yöntemlerle bu sayılanların mali ve cezai işlemlerine de katlanmak zorunda kalmaktadırlar.

Biçimsel yanı öne çıkarılarak hatalı uygulansa da üzerinde ayrıntılı çalışma yapılarak güçlü bir kanıtlama aracına dönüştürülmesi mümkün olan “imza yükümlülüğü, ilk halinin tersine, e-reçete düzenlemesi sonrasında eczacı meslek örgütleri ve eczacılar tarafından istenilen bir uygulama haline gelmiştir.

Teslim edilmeyen ilaç ya da teslim edilenin kanıtlanması ihtiyacı, -bir tarafa önemle not edin- giderek en büyük sıkıntılardan birisi haline gelecektir.

Peki ne olacak? Yeni düzenleme yapılıp yapılmayacağını bilmek güç. Bu durumda bazı eczacıların, “ben olsam ‘özellikle bazı reçete ve ilaç grupları için kendimi sağlama alacak’ yöntemler geliştirirdim” dediğini duyar gibiyim.

 

f.cakmak@eczacininsesi.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat