Ecz.Burhanettin BULUT
Sosyal devletin tarifi yapıldığında sağlık ve eğitim gibi başlıklar “yurttaş hakkı” içerisinde sayılır. Hatta bu tür alanlar tüm yurttaşlara ne kadar eşit sunulabiliyorsa; o kadar sosyal devletin varlığından söz edilebilir. Son yıllarda “eşitlik” ve “sosyal devlet” vurgusu ile sıkça yeni düzenlemeler yapılıyor. Fakat ortaya çıkan sonuç, eşitlik bir yana toplumda var olan eşitsizliği derinleştiriyor. Sanırım buradaki eşitlik kavramı ‘fırsat eşitliği’, ‘cebinizdeki kapital kadar eşitlik’ ya da ‘kendi sınıfı içerisinde bir eşitlik’ gibi bir anlam ifade ediyor.
Eğitimde örneğin; bütçesini kavuşturabilen her aile, hele ki lisans eğitiminde çocuğunu özel okullara göndermektedir. Devlet okullarının bugünkü hali özel okullara olan ilgiyi arttırmakta ve aile bütçesine yeni maliyetler getirmektedir. Eğitim sistemindeki yap-boz’ları, mevcut durumu elbette sadece öğrenci velisi kadar izleyebiliyorum. Ancak eğitim kitaplarının ücretsiz dağıtılması önemli olsa da eğitimde özel okul ihtiyacı duymayacak genel kalite yükseltilmesi ana hedef olmalıdır. Aksi taktirde eğitimdeki bu eşitsizlik toplumlar arasında derin ayrışmanın kalıcı hale gelmesine neden olur. Sadece Adana’nın Kuzey ve Güney bölgelerindeki özel ve devlet okulu öğrenci sayısının karşılaştırılması bu eşitlik sistemindeki eşitsizliği görmeye yeterli olacaktır.
Yine “herkese eşit sağlık hizmeti” sloganı ile yola çıkılan sağlık hizmeti, eğitim sisteminde olduğu gibi; “bütçen kadar eşit” sağlık hizmetine dönüştü. Tabi sağlıkta dönüşüm projesinin en önemli sacayağı eczaneler olunca bir eczacı olarak sağlık alanının son halkasında yaşananlardan yorumlamak çok daha kolay oluyor.
Başlangıçta ciddi bir haksızlıkları önlemek üzere sağlıkta dönüşümün tanıtımı yapıldı. SSK gibi özellikle ilaca ulaşamayan toplumun yarısını kapsayan bir kesim, Emekli Sandığına bağlı sigortalar gibi özel hastanelerden ve serbest eczanelerden eşit hizmet almaya başladı. Ülkenin Sosyal Güvenlik Kurumları birleştirildi diğer anlamda hizmet alımı eşitlendi. Halk istediği hastane ve eczaneye gider oldu. Aile hekimliği muayenesi ücretsiz başladı. Pratisyen hekimler kısa bir sürede Aile Hekimi unvanı aldı. Hekim maaşları yükseldi. Vatandaş evinde doktor ziyareti bekler bir beklentiye sokuldu. Eczacılar tüm ülke vatandaşına hizmet veriyor olmanın sevincini yaşadı. İlaç fiyatları düştü. Tabi tüm bunlar başlangıçtaki haliyle devam etmedi.
En önemlisi SSK’lı ile devlet memurlarının arasındaki farklar kalktı belki ama şimdi çok daha fena bir ayrım oluştu. Halk, eğitim alanındaki gibi sosyal devlet olmayı hayal haline getiren sağlıkta gelir düzeyine göre ayrıştırıldı. Ekonomik düzeyine göre sınıflaştırıldı. Bugün hiçbir asgari ücretli yanlışlıkla dahi özel hastanelere gidemez oldu. Gelir düzeyi düşük vatandaş yine devlet hastanelerinin kuyruklarına mahkûm edildi. Yani SGK’lı bu defa gelir düzeyine göre eşit olan “eşitsiz sistemin sigortalısı” oldu.
Özel hastaneler, ek katkı payı oranları ile neredeyse hizmet karşılığının hasta tarafından ödendiği yerler haline geldi. Aile hekimi ücretli oldu hatta “reçete bedeli” diye bir tanım daha hayatımıza girdi. Aile hekimlerine işletme sahibi rolü verildi. Eczacıların, kurum tahsilatçı olmaları yetmezmiş gibi her ilaç fiyat hareketinde, yeni SGK uygulamalarında ekonomileri daraltıldı. Eczaneleri SGK’nın vitrini olan eczacılar, yüklenen yeni maliyetler neticesinde batma noktasına geldi. Eskiden sadece muayene ücreti ile katkı payı ödeyen vatandaş artık 11 çeşit ödeme kalemi ile karşı karşıya kaldı.
Emekliden % 10, Çalışandan %20 alınan İlaç Katılım Payı ücreti.
Devlet ve Kamu Hastanelerinden 5 TL, Özel Hastanelerden 12 TL ve anlamsız şekilde tahsilatı eczanelerden yapılan Muayene Katılım Payı.
Sürekli artarak hastadan ek olarak talep edilen Özel Hastane Fark Ücreti.
Reçete Ücreti (ASM 3 TL).
İlave İlaç Katılım Payı (3. Kalemden sonra her kalem ilaç için 1 TL)
Eşdeğer İlaç Fiyat Farkı. Tıbbı Cihaz Katılım Payı. Tetkik Fark Ücreti. Öncelikli Tetkik Ücreti. İstisnai Sağlık Hizmeti Ücreti. Erken Muayene Fark Ücreti.
Kısacası maliyeti halka yüklenen yeni sağlık sisteminin bu somut veriler karşısında “Sosyal Devlet Sağlık Sistemi” olması mümkün değildir. Bu yeni sistemine ancak “Sınıfsal Sağlık Sistemi” denebilir.