Ecz. Murat AKER
Bilindiği üzere 31.05.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6197 sayılı eczacılar ve eczaneler hakkındaki kanunda değişiklikler yapan 6308 sayılı kanunla eczane açma kriterlerinde nüfus sınırlandırılması getirilmiş olup her 3500 nüfusa bir eczane planlaması yapılmıştır.
Bu tarihten önce; mevcut eczanesi olan eczacılara 2012 öğrenim yılında eczacılık fakültelerine giren öğrencilere ve hiç eczane açmamış veya kapatmış olan eski eczacılara (serbest, kamu, akademisyen vb.) kazanılmış olan haklarından dolayı bir defaya mahsus olmak üzere kanunun eczane açma kriterlerinden muaf olarak eczane açma, nakil ve yine bir defaya mahsus devretme hakkı verilmiştir.
Yine bu kanunla 2013 öğrenim yılında eczacılık fakültelerine giren öğrencilere, öğrenimlerinin bitiminde eczane açmak istemeleri halinde bir yıl boyunca bir serbest eczane veya hastane eczanesinde yardımcı eczacılık yapma zorunluluğu getirildi.
Detayları 28970 sayılı eczacılar ve eczaneler hakkındaki yönetmelikte (12.04.2014) bulacağımız bu uygulamayla hedeflenen:
2013 yılında fakültelere giren meslektaşlarımız yardımcı eczacılık sürelerini de tamamlayıp, 2019 yılından itibaren ya TİTCK’nın belirlediği nüfusa göre müsait yerleşim yerlerine ya da ruhsat devri aldıkları bölgelerde eczane açmaya başladılar. Kanunun pratik uygulamasıyla görülmeye başlayan olumsuz etkilere baktığımızda;
TEB ve eczacı odalarının büyük çoğunluğu yasanın kabulünde etkin rol oynamalarından dolayı fakülteye giren öğrencilerin bu yasayı bilerek girdikleri gerekçisinin arkasına sığınarak, baş gösteren bu sorunlara kulaklarını kapatmaktadırlar.
Yardımlaşma sandığıyla üyelerine toplu emeklilik ikramiyesi sağlayamayan meslek örgütümüz ruhsat devirleriyle oluşan bu gelir sistemine sessiz kalmaktadır.
Yakın zamanlarda şahit olduğum eczanesini kapatarak askıya alan bir eczacımızın ruhsat devri için istediği ücreti “45 yıllık emeğim bana bir ev parası bile kazandırmasın mı?” şeklindeki kendini haklı çıkartmaya çalışan bu yanlış yaklaşım, birçok emekli eczacının bu hakkını kendilerine nasıl bir kazanç kapısı gördüklerinin en açık ifadelerinden biriydi.
Parası olanların bir sıralamaya bile tabi tutulmadan istedikleri bölgede eczane devralabilmeleri, oturmuş bir eczane düzeni ve müşterisi bile olmadan istenilen ruhsat ücretlerini serbest piyasa şartlarına bırakmak ne derece doğru?
Borsada değer gören hisse senetleri gibi, eczane ruhsat devirlerinin bir gelir kaynağı olarak görülmesi, yeni mezun iş kurmak isteyen genç meslektaşlarımızın üzerinden elde edeceğimiz emeksiz bir kazanç olmayacak mı?