Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK
Adalet mi öncelikli, sağlık mı?
Adalet ve sağlığın çok önemli olduğunu nutuklarda sohbetlerde herkes söylese de gerçek yaşamda kimse birinci sırayı vermez; başına taş atılınca, düşünce de “Yandım Allah” deyip, bağıra çağıra doktor eczacı, hakim savcı polis aranır.
Adalet terazi odasında, eczacı terazi odasında atıp tutmak değil nefesleri tutmak gerekir.
“Adalet mülkün temelidir” “Her işin başı sağlık” “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”, söylemleri olaya, yere, zamana göre öncelik sırasını değiştirir.
Adalet için, hukuk için kararlar danışa danışa, düşüne düşüne, soruştura soruştura, tartışa tartışa çoklu olarak alınırken, verilirken ilaç kullanım konusunda bir kişinin kararı geçerli, yeterli oluyor.
Adalette aynı eğitimi gören savcı, hakim, avukat A, avukat B, temyiz savcısı, temyiz hakimi vb. aynı olaya değişik cezalar öngörebiliyor, verebiliyor, değişik yorumlar sunabiliyorken, yapabiliyorken, yeniden yargılanabiliyorken sağlıkta öyle değil. Bir doktor iki dakikada istediği kadar teşhis ve istediği kadar ilaç yazabiliyor; kimse itiraz edemiyor ve telaşla ilaçlar torbaya doldurulup acele uygulanıyor.
Allah korusun, bir atlama, bir dalgınlık, bir yanlışlık olursa adalette düzeltme şansı var ama sağlıkta geriye “Sağlık Olsun” kalıyor.
İlaç kullanma kararı da adalet kararları gibi karşılıklı yorumlarla da belirlenebilmeli.
Umarım gelecek günlerde avukat A, avukat B gibi bir doktoru savunan bir de hastayı savunan avukat eczacılar veya eczacı avukatlar sahaya çıkar. Bunlara başlangıç olarak klinik eczacılarla da başlanabilir.
Sağlığın önemli bir kolu olması gereken eczacılık gittikçe işlevselliğini yitirmekte, eczacı oyundan dışlanmakta, uzaklaştırılmakta, özellikle geri kalmış ülkelerde ilaç satıcısı konumuna indirgenmekte.
Eczacının eğitimini artırarak eğitimine göre hak ettiği konuma alan bulmak gerekli; doktorlar kaç türlü dallandılar, uzmanlaştılar unutulmamalı.
Eczacı ya yok olacak ya da yeni alanlar, işlevler aranıp bulunacak. Bunun için sadece eczacılık yetmez; üstüne yeni bilimler, yeni dallar, yeni deneyimler bulmak gerekir.
Uygar ve ekonomisi rahat ülkelerde eczacının henüz rahatı kaçmadı, işlevi örtülü de olsa var ve görev başındalar, uzmanlaştılar, yüksek lisans doktora yaptılar, sahici görev sorumluluk ve hakları var. Eczacılık ve eczacılar işlevli, saygın.
Adalette aynı eğitimi almış bileşenler kararlara karışarak beyan, fikir, yorum yaparak hak arayabiliyorlar. Sağlıkta henüz bu aşamaya gelinemedi.
Sağlıkta da iş ilaç aşamasına gelince tasarlanan tedavide ilaç yönlü doz ayarı, eksiklik, fazlalık, geçimsizlik, olumsuzluk, yan etki konularında eczacı da müdahil olabilmeli, doktora yazılı olarak ilaç onayı veya ilaç yorumu sunabilmeli, verebilmeli. Her doktorun, her hastanın yanında veya karşısında bir de eczacı olabilmeli. Aile eczacısı, klinik eczacı, reçetedeki ilaçları eleştirir, yorumlar eczacı, ilaç hazırlayan laboratuvar eczacısı, uzman, doktoralı, yüksek lisanslı, uzman eczacı gibi eczacılarla ilacı gözlem ve kontrol altında tutmak gerekmeli. İlaç bilim olarak, ekonomik olarak stratejik bir üründür. Karaborsası, çokluğu, doz uyumsuzluğu, eksikliği, fazlalığı, gereksizliği, ticareti, sahtesi, yokluğu olmamalı.
Özetle çok sahici eczacı gerekli.
Adalette ve Sağlıkta teraziyi dengede tutmak epey beceriklilik ustalık ister. Toplum eczacıya eskiden usta derdi, eczacılar ustalıklarını gösterip saygınlıklarını varlıklarını kabul ettirmeli.
Sağlıkta da adalette olduğu gibi doğruya daha yaklaşabilmek için ilaç kullanımında eczacının da katkı sağlayabilmesi, karşı uyarı yazabilmesi gibi gündemler de olabilmeli.
Haksızlık önünde eğilmeyiniz; o zaman haklarınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali)
Adalet, akıl, bilim, eczacılık, sağlık önceliklenmeli, güncellenmeli, yenilenmeli.