Türk Tabipleri Birliği, dünyada hâlâ en yaygın bulaşıcı hastalıklardan birisi olan tüberküloz (verem) hastalığının aşamalarını ve görülme oranlarını kapsayan bir rapor yayınladı. Türkiye’de ise yılda 17-18 bin kişi yakalandığı tüberkülozla mücadele, sağlıkta dönüşüm yasasıyla tasfiye ediliyor.
Önemli bir toplum sağlığı sorunu olarak varlığını koruyan tüberküloz (verem) hastalığı hakkında Türk Tabipleri Birliği, dünyada ve Türkiye’de hangi aşamada olduğunu içeren bir rapor yayınladı. İstanbul Tabip Odası’nda düzenlenen bir basın toplantısıyla duyurulan raporda, sağlıkta dönüşüm programı nezdinde aile hekimliği ve hastanelerin işletmeleştirilmesi uygulamaları nedeniyle tüberküloz kontrolüne zarar verildiği vurgulandı.
Dünyada her yıl 9 milyon aktif tüberküloz hastasının belirtildiği raporda, dünya nüfusunun 1/3’ünün tüberküloz mikrobu taşıdığını ve 1,7 milyon insanın bu hastalıktan öldüğü belirtildi. Türkiye’de ise yılda 17-18 bin kişinin tüberküloza yakalandığı vurgulanan raporda, Türkiye’de nüfusun görece olarak genç olmasıyla bu ölümlerin daha az yaşandığına dikkat çekildi. Türkiye’de tüberkülozun tanı ve tedavisinin verem savaşı dispanserlerinde yapıldığı ancak son yıllarda sağlıkta dönüşüm politikalarıyla verem savaş dispanserlerinin tasfiye edildiğine dikkat çekilen raporda, tüberkülozda artış olması somut örnek olarak verildi.
8,8 milyon hasta var
Tüberküloz, tedavisi yıllardır bilinen bir hastalık olmasına karşın dünyada yüzde 85’i Afrika ve Asya’da ortaya çıktı. Hindistan ve Çin’deki tüberküloz hastaları tüm hastaların yüzde 35’ini oluşturmakta. Küresel olarak tahmin edilen ve kayıt edilen hasta sayısı ise 1990’da 7,6 milyon ve 3,7 milyon, 2010’da da 8,8 milyon ve 5,8 milyon olarak belirtildi. Tedavi başarısı yüzde 87 olduğu halde, Avrupa %67 tedavi başarısi ile dünya ortamalasının gerisinde kaldığı raporda yer aldı. Cezaevlerinde tüberkülozun görülme oranı toplumdaki oranla 10 ile 100 katı olabildiği gösterilen raporda, Rusya ve eski Sovyet ülkeleri cezaevlerinde yüzbinde 2000-17000 civarında tüberküloz görüldüğü bildirildi.
Kötü yaşam koşulları etken
Türkiye’de 2009 yılı için toplam 17.402 hastanın kayıtlara girdiği belirtilen raporda, hastaların 10.519’u erkek, 6.883’ü kadın olduğu saptandı. Bu oranda 15.943 kişinin yeni hasta olduğu belirtilerek, yoğun ve kötü yaşam koşullarında meydana gelen hastalığın öncelikle hastanın birlikte yaşadığı kişilere, özellikle altı yaş altı çocuklara bulaşma riskinin yüksek olduğu kaydedildi. Yoksullar arasında hastalığın daha çok yayıldığı belirtilerek hasta bireylerin çalışamaması ise ailenin daha da yoksullaşmasına neden olduğu belirtildi. Ülkemizde HIV enfeksiyonu oranlarının ise çok düşük olduğu ifade edildi.
Yüzde 80’e yakını işsiz
Sınıfsal ve toplumsal eşitsizliğin tüberkülozla doğrudan etkili olduğu, alkol bağımlılığının, ev halkının mal varlığının azlığının, işsizlik ve sigara alışkanlığının tüberküloz riskini artırdığı belirtilen raporda, Türkiye’de tüberküloz hastalarının yüzde 79,3’ünün herhangi bir işte çalışmadığı, yüzde 30,7’sinin iş bulma güçlü çektiği, yüzde 51.4’ün ortalama gelirlerinin 210 doların altında olduğu, yüzde 42,0’ının yaşadığı ekonomik sorunu çözemediği ve yüzde 80.6’sının aynı evi 1-4 kişi ile paylaştığı saptandı. Ayrıca tüberküloz tedavisinde 1970’lerden beri yeni ilaç sayısının çok az olduğuna ve koruyucu aşı çalışmaları olmasına rağmen gelecek on yıllarda hastalığı önleyebilecek bir aşının uygulamaya girmeyecek olmasına dikkat çekildi.
En fazla hemşirelerde vaka görülüyor
Sağlık çalışanlarının da karşılaşabileceği mesleki tehlike olarak gösterilen tüberkülozun, insana bulaşmasında en önemli yolun solunum ve basilin alınması gösterilen raporda, tüberküloz hastalığının havayolu ile bulaşmasından ötürü etkili ilaç kullanımı, erken tanı ve çevresel tedbirler ile gelişmiş ülkelerde sağlık kurumlarında bulaşmanın büyük ölçüde azaltıldığı vurgulandı. Türkiye’de ise özellikle göğüs hastalıkları kliniklerinde çalışanlarda ve en fazla hemşirelerde riskin arttığı ve vakaların görüldüğü tespit edildi. Raporda, önlem olarak ise pencereleri açarak doğal havalanma, vantilatör, negatif basınçlı mekanik havalandırma sistemleri ve koruyucu solunum malzemelerinin etkili olacağı belirtildi.
Hastalara ödenti uygulanıyor
Neoliberal politikalar sonucu sağlık reformu adı altında sağlık harcamalarını hastaya yıkmaya diğer yandan sağlık sektörünü piyasalaştırarak sermaye için yeni bir kazanç alanı haline getiren dönüşüm yasası, tüberküloz kontrol programını da tehdit eder hale geldi. Tehdide gerekçe olarak, yerel yapılarda yetersiz yönetim ve teknik kapasitesi, hasta takibi ve kontrol programının göreceli önemini azaltması, hastalara ödenti uygulanması, güvencesiz çalışma koşullarından ötürü hizmetin sahiplenilmesinde gerileme ve özel sektörün olgu takibinde yetersizliği gibi gerekçeler gösterildi.
Ayrı bütçe uygulamasına devam edilmeli
Tüberkülozla mücadelenin başarılı olmasında en önemli etkenin sorunun politik olarak ciddi şekilde ele alınması olduğu belirtilen raporda, sağlıkta dönüşüm uygulamasıyla kaybedilen haklardan, Sağlık Bakanlığı’nın TB Kontrol Birimi’nin güçlendirerek sürekliliği sağlaması, tüberküloz kontrolü için ayrı bütçe uygulamasına devam edilmesi, ücretsiz başvuru hakkının sağlanması, hastahanede yatış olanaklarının oluşturulması gerektiği vurgulandı.
Göğüs hastalıkları çok para kazandıran alan olmayınca...
Türkiye’de yeni olgu sayısının azaldığı belirtilen raporda, verem savaş dispanserlerinde nitelikli sağlık insan gücü özverisinin bir etkisi olduğuna dikkat çekildi. Türkiye Verem Savaşı 2010 raporuna göre, tüberküloz savaşında ulaşılan başarının sadece 2002-2009 döneminde gösterilmesine karşı raporda, 2003-2009 dönemine kıyasla 1990-2002 döneminde tüberkülozda yeni vakanın daha az görüldüğüne işaret edildi. 2010 yılı sonu itibariyle Sağlık Bakanlığı’na bağlı göğüs hastalıkları hastahanelerinde toplam yatak sayısı 3.809, verem hastası yatak sayısı 540 olduğu belirtilen raporda, 2000 yılında toplam yatak sayısının 6.355 olmasıyla yüzde 40 azalmanın yaşandığı vurgulandı. Hastahanelere merkezi devlet bütçesinden yeterli desteğin verilmemesinin verem yatak sayısına da yansıdığı ifade edilen raporda, göğüs hastalıkları alanının çok para kazandıran bir alan olmaması nedeniyle hastahane yönetimlerinin ayakta durmak ve para kazanmak için feda ettikleri ilk alan olduğuna dikkat çekildi.
50 dispanser daha kapatılacak
Türkiye’de 2010 yılı sonu itibariyle 198 dispanserle 17 uzman hekim, 301 pratisyen hekim, 1.257 diğer sağlık çalışanı olmak üzere toplam 1.575 sağlık ve 477 idari çalışanla hizmetlerin sürdüğü belirtilen raporda, 2008 yılı sonunda ise 55 uzman hekim, 437 pratisyen hekim, 1468 diğer sağlık çalışanı olmak üzere toplam 1960 sağlık ve 651 çalışanın varolduğuna dikkat çekildi. Ayrıca önümüzdeki günlerde 50 dispanserin daha kapatılacağı belirtilen raporda, son beş yıllık zaman diliminde verem savaş dispanserlerinde yüzde 23 daha az muayene, yüzde 8 daha az radyolojik tetkik, yüzde 25 daha az direkt mikroskopi ve yüzde 9 daha az bölge tüberküloz laboratuar numune gönderiminin yaşandığı vurgulandı.
(soL - Haber Merkezi)