Uzm.Ecz.Duygu DEĞİRMEN
Karaciğer, vücuttaki sayısı yüzler ile ifade edilecek kadar çok maddenin sentez, metabolizma, depolanma ve sekresyonunu gerçekleştiren hayati önemi olan bir organdır. Yaşamsal fonksiyonlarından biride, normal hücresel döngü sırasında veya vücuttaki toksik maddelerin metabolizasyonu ile ortamda biriken okside atıkları yok etmektir. Hidrojen peroksit, süperoksit, singlet gibi atık oksijen radikalleri, normal oksijen molekülünden farklı olup toksik etki gösterirler.
Dokularda birikerek, hücrelerin yaşamsal fonksiyonlarını özellikle fosfolipid yapısındaki hücre zarını, çekirdeği, nükleolleri ve DNA’yı bozarlar. Yani hücresel bütünlüğü sekteye uğratırlar. Oksijen radikallerinin artması, doğal savunma sistemini uyarır ve endojen (vücudun kendi üretebildiği) antioksidanların (Süperoksit dismutaz, Katalaz, Glutatyon peroksidaz) salınımını uyarır. Antioksidan savunma olarak tanımlanan bu detoksifikasyon ile serbest radikaller etkisiz hale getirilerek ortamdan uzaklaştırılır. Oksidatif stres ve farklı uyaranlar sonucunda oluşan DNA hasarı yaşlanmaya,mutasyonlara ve kansere sebep olmaktadır.
Son 25 yıldır yapılan deneysel çalışmalarla genetik faktörler ve stres gibi bireysel nedenlerin veya ilaçlar, toksik etkenler, sigara, alkol, kötü beslenme gibi çevresel nedenlerin antioksidan dengeyi bozduğu ve inflamasyondan tümöre kadar ilerleyen bir mekanizma ile bir çok hastalığın ortaya çıkmasına neden olduğu ileri sürülmektedir.
GLUTATYON
Glutatyon sağlıklı kalmak ve hastalıklardan korunmak için gerek duyduğumuz en önemli moleküllerden biridir, bilinen en güçlü endojen antioksidanlardandır. Glutatyon molekülü üç yapı taşından oluşur, bunlar sistein, glisin ve glutamin aminoasitleridir. Glutatyon vücudumuzda doğal yollardan üretilir ama çeşitli sebeplerden dolayı bu üretimde azalma olabilir. Bu durumlarda damariçi şekilde (İV) uygulama yapılabileceği doğrudur ancak ben bu yazımda daha çok glutatyon oluşumunu destekleyen doğal kaynaklardan ve oral alınabilecek takviyelerden bahsedecegim.
Antioksidanlar, vücudun serbest radikallerin giderilmesinde çok önemlidir. Serbest radikaller temelde her hücrenin etrafında dönen ona zarar veren çok reaktif parçacıklardır. Serbest radikallerin çoğu karaciğer de detox metabolizması sürecinde meydana gelir aynı zamanda toksinler, ışınlama ve zehirli metallere maruz kalındığında da ortaya çıkabilir. Serbest radikaller çok yıkıcı olduğundan, hücreler onları nötralize etmek için anti-oksidan ağ oluşturur. Glutatyona “ana anti-oksidan” denilmesinin nedeni, onun serbest radikalleri yakalayarak dolduktan sonra karaciğerde kendi kendisini yenileyerek tekrar işine geri dönmesidir. Bu antioksidan ağ glutatyon dısında alpha-lipoic acid- olarak adlandırılan vitaminler, selenyum gibi mineraller ve özel kimyasallar dahil daha bir çok sayıda bileşenden oluşmaktadır.
GLUTATYON NE İŞE YARAR?
1- Glutatyon, hücrelerin enerji santralleri olan mitokondrilerin sağlıklı bir şekilde çalışması için gereklidir. Hasarlanmış veya işlev bozukluğu olan mitokondrilerin kanserleşme sürecinde kritik bir yeri vardır. Mitokondrilerin çalışması toksinler veya sağlıksız hücresel ortam nedeniyle bozulduğunda hücre solunum için oksijen yerine glukoz kullanılan ilkel solunum formuna geçtiğinde kanserleşme süreci başlar
Vücudunuz glutatyon üretir ama genellikle stresli ortamlar ve zamanlar için bu düzey yeterli olmaz.
2- Beyin ve sinir sistemini serbest radikallerin zararlı etkisinden kurtarır.
Sinir sinyallerinin iletiminden sorumlu nörotransmitter dengesini kurar.
Vitaminlerin (özellikle B vitaminlerinin) sindirim kanalındaki emilimini artırır.
Tüm bunlar depresyon ve stresle mücadelede çok önemlidir.
3- Bağışıklığı güçlendirir
4- Yaşlanmayı geciktirir.
5- Enflamasyona bağlı tüm bulguları azaltır
6- Sindirim kanalını, mide ve bağırsak duvarı mukozasını korur. Sindirim sorunlarına iyi gelir.
7- Kanserli hücrelerin ölümünde rol alır.
8- Karsinojen özellikteki yapıları söküp atarak kanserin ilk etapta ortaya çıkmasını da önler.
9- İnsülin direncini kırar, kalp kaslarındaki oksidatif stresi azaltır. Bu özellikleri kalp krizi ve diğer kalp hastalıklarına karşı etkili olmasını sağlar.
10- Şeker hastalığına bağlı olarak gelişen tehlikeli sorunları önler.
11- Böbrek ve karaciğer hasarından korur; genel olarak tüm iç organların yükünü hafifletir ve genç kalmalarını sağlar.
13- Madde bağımlılığına karşı etkili olabilir.
14- Alkolün olumsuz etkilerini hafifletir.
15- Uyaranları vücut dışına atarak uyku apnesi gibi uyku sorunlarına karşı etkili olabilir.
16- Glokom ve katarakt gibi göz hastalıklarına karşı korur.
17- Cildi güzelleştirir.
Glutatyonu Hangi Besinlerden Alabilirsiniz?
Glutatyon eksikliği ile bağlantılı başlıca hastalıklar:
Vücuttaki glutatyon seviyesini artırmak için Dr. Mark Hyman’ın verdiği 9 ipucu var:
1- Kükürt açısından zengin gıdaları daha çok tüketin. Sarımsak, soğan ve sebzeleri (brokoli, lahana, karalahana, karnabahar, su teresi, vs.) diyetinizde bulundurun.
2- Biyoaktif peyniraltı suyu proteinini deneyin. Bu büyük bir sistein kaynağıdır ve glutatyon sentezi için önemlidir. Peynir altı suyu proteini biyoaktif olmalıdır ve denatüre olmayan proteinlerden yapılmalıdır (“denatüre” normal protein yapısının bozulmasına denir). Pestisit, hormon, antibiyotik içeriği olmayan pastörize edilmemiş endüstriyel olarak üretilmeyen sütü seçin.
3- Egzersiz glutatyon düzeyinizi artırır ve böylece bağışıklık sistemini güçlendirir, detoksifikasyona ve vücudun kendi antioksidan savunmasını geliştirmesine yardımcı olur. Önce hafif tempoda yürüyüş veya koşu ile başlayıp, ardından 30 dakika kuvvetli aerobik egzersiz yapın veya farklı spor türlerini deneyin.
Glutatyonu oral yoldan tablet olarak almayı düşünebilirsiniz ama vücut proteini sindirir – o yüzden bu yol ile çok yararını göremezsiniz. Ancak vücuttaki glutatyon üretimi ve geri dönüşümü birçok farklı besin gerektirir ve bunları alabilirsiniz. Glutatyonu artırmak için sürekli alınması gereken başlıca takviyeleri yukarda listelenmiştir. Bu takviyeler ile birlikte bir multivitamin ve omega alarak sağlığınıza destek olabilirsiniz.
4- N-asetil-sistein
Balgam sökücü olarak bilinen ama farklı işlevleri ile dikkat çeken bir ilaçtır. Yıllardır astım ve akciğer hastalığı tedavisinde ve yaşamı tehdit edici derecede karaciğer yetmezliği olan kişilerin tedavisine yardımcı olmak için kullanılmaktadır. Hatta, X-ışını çalışmaları sırasında kullanılan boyaların böbrek hasarı yapmasını önlemek için de verilmektedir. Glutatyon mekanizması içinde kullanımı kıymetlidir.
5- Alfa lipoik asit.
Hücrelerimiz için, glutayondan sonra ikinci önemli moleküldür ve enerji üretimi, kan şekeri kontrolü, beyin sağlığı ve detoksifikasyonda görev alır. Vücut genellikle bunu yeteri miktarda üretir, ama stres altındayken vücudumuzdakini tüketiriz. Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam İçin lipoic asit destegi önerilebilir.
6- Metilasyon besinleri (folat ve vitamin B6 ve B12).
Bunlar vücudun glutatyon üretmesini sağlamaya yardımcı olurlar . Metilasyon ve glutatyonun üretimi ve geri dönüşümü vücudunuzdaki en önemli iki biyokimyasal işlevdir. Folat, vitamin B6 ve B12’yi düzenli bir şekilde alın.
7- Selenyum
Bu önemli mineral, glutatyon geri dönüşümünde ve yeniden üretilmesinde vücuda yardımcı olur.
8- C ve E vitaminlerini içeren antioksidan ailesi.
Glutatyon geri dönüşümünde birlikte çalışırlar.
9- Standardize Devedikeni Ekstresi (Silimarin)
Uzun zamandır karaciğer hastalığı tedavisinde kullanılmaktadır ve glutatyon düzeyini artırmaya yardımcı olduğu yayınlar ile kanıtlıdır.