İlaç satışında AB kuralı: Rekabet bozulmasın

 

Geçtiğimiz günlerde ilaçta yeni fiyat kararnamesiyle zor günler geçiren eczacılar, Başbakan Erdoğan’ın yakın gelecekte ilaçların marketlerde satılacağını açıklaması ile yeni bir darbe daha aldı. Yalnızca eczacılık sektörüne öldürücü bir darbe niteliği taşımayan, ayrıca insan sağlığını da olumsuz etkileyecek olan bu uygulama kimi Avrupa ülkelerinde de geçerli. AB'nin bu konudaki tavrı ise rekabetin bozulmasını önleyecek tedbirler almak.

Her ne kadar Erdoğan, kurumlar arasında çatışma olmadığını, bir kurumda suç işleyen varsa bunun açığa çıkacağını, bütün kuruma mal edilemeyeceğini belirtse de, markette ilaç satışının eczacılık sektörüne öldürücü bir darbe vuracağı, bununla birlikte insan sağlığını da olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.

Türkiye genelindeki 23 bin eczanenin yarısı, kapanma  tehlikesiyle karşı karşıya. Sağlık sistemi, ilaç ve medikal malzeme satışını  artırmak doğrultusunda yeniden düzenlenirken, küçük sermayeli eczanelerin yaşama şansı azalıyor. SSK'ların tasfiyesiyle birlikte sigortalı hastaların serbest eczanelere yönlendirilmesinin ardından, ilaç harcamaları hızla artarken, ilaç satışının eczane dışına çıkmasını serbest bırakacak yeni düzenlemeler getiriliyor. 

Bu düzenlemelerden biri de ilaç satışının eczacıların elinden alınarak, marketlerde yapılması. Bunun için Eczacılık hizmetlerini düzenleyen 6197 sayılı yasada değişiklik yapılması gerekiyor.  Mevcut yasada eczanenin sahibi  ve mesul müdürünün eczacı olması şartı aranırken, eczacı odaları bu şartın esnetilmesi durumunda eczacı olmayan kişilerin de eczane açmasının mümkün olacağını belirterek, böyle bir değişiklik yapılması durumunda tepki göstermeye hazırlanıyor.

TEB: Marketten ilaç satışı hastalar için büyük tehlike

Türkiye Eczacılar Birliği (TEB,) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın DEİK toplantısındaki konuşmasında “marketlerde eczane açılmasına ilişkin çalışmalar yapıldığı" yönündeki haberlere tepki gösterdi.

Türkiye Eczacılar Birliği tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Bizler bu açıklamanın ilgili bürokratların Sayın Başbakan’ı yanlış yönlendirmesi sonucu yapıldığına inanıyoruz” denildi.

TEB açıklamasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı doğrudan bilgilendirmek amacıyla daha önce de randevu talep ettikleri hatırlatılarak, bu talebin yinelendiği bildirildi. TEB açıklamasında ilaçların marketlerden satılmasının eczanelerin yaşamasından öte, hastaların yaşaması için çok büyük bir tehlike oluşturduğunu yıllardır ifade ettikleri kaydederek, “Sayın Başbakan’ın müdahalesi ile eczacılarımızın birikmiş sorunlarını çözecek, hastalarımıza hak ettikleri ilaç eczacılık hizmetinin sunumunu sürdürecek, yeni sorunlar değil var olan sorunlara çözüm üreten bir sözleşmenin 15 Ocak tarihine kadar Birliğimiz ve SGK arasında imzalanabileceğine olan inancımızı tekrarlıyoruz” denildi. 

Sağlık Bakanlığı:İlacı satacak market ihaleyle belirlenebilir

Sağlık Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, markette ilaç satışıyla ilgili kanun hükmünün yayımlanmasının ardından bir hafta içinde uygulamaya geçilebileceğini söyledi. 

Bu konuda hazırlıklı olduklarını ifade eden yetkili, ilaçların hangi marketlerde satılacağının ihale ile belirlenebileceğini söyledi. Yetkili, “Bir haftada kılavuz da dahil tüm hazırlıkları istenen an uygulayabiliriz. Bunlar bildiğimiz konular” dedi.

ABD’de drugstore uygulaması

Amerikan ilaç satışlarının yüzde 70’in üzerinde bir kısmı drugstore’lardan yapılıyor. Süpermarketlerin tezgah üstü ve ecza bankolarından reçeteli ilaç satışı ise yüzde 12’nin üzerinde bir paya sahip. Drugstore’lar arasında 34 milyar dolar piyasa değeri ve 7 bin dükkanı bulunan Walgreens en geniş pazar payına sahip (yüzde 27). Walgreens’i 52 milyar dolar piyasa değeri ve 7 bin dükkanı bulunan CVS takip ediyor. Üçüncü sırada ise 1.87 milyar dolar piyasa değeri ve 4 bin 900 mağazasıyla Rite Aid yer alıyor. CVS’in yüzde 30, Walgreens’in yüzde 34 ve Rite Aid’in yüzde 37 satışlarını ilaç dışı ürünler oluşturuyor. Bu şirketlerin rakibi 4 bin mağazasında reçeteli ilaç bankosu bulunan Wal-Mart. İlaçlar ayrıca Target ve Costco adlı marketlerde de satılıyor. Bu dükkânların bir kısmı 24 saat hizmet veriyor. Dünya ilaç pazarının bu yılki büyüklüğü 825 milyar dolar, bunun 300 milyar doları ABD’ye ait. 

Peki  AB’de neler oluyor ?

Avrupa’da Fransa ve Almanya’da reçeteli ilaç sadece eczanelerde satılıyor. İngiltere’de ise ABD’dekine benzer bir durum uygulanıyor.

AB ülkelerinde de eczacılar zincir eczanelere karşı çeşitli mücadeleler veriyor. Ancak AB için asıl tehdit unsuru rekabetin bozulması.

AB Komisyonu'nun 2006 yılında İspanya,  Avusturya,İtalya'ya gönderdiği bir uyarıda bu ülkelerdeki eczacılık kanunlarının değiştirilmesini istediğini kaydetmişti. Komisyon’un değişiklik önerileri şu şekilde oldu:

"Eczane açılması ve yönetimi üzerindeki kısıtlamaları kaldıracaksınız. İlaç dağıtımı  ve perakendesi arasındaki uyumsuzluğu ortadan kaldıracaksınız. Eczane mülkiyetinin  eczacılarla sınırlandırılmasına son vereceksiniz. Farklı milliyetten eczacıların eczane açmalarına olanak sağlayacaksınız. Eczane açılmasında bölgesel ve demokratik  sınırlamaları ortadan kaldıracaksınız. Birden fazla eczane sahipliğindeki  sınırlamaya son vereceksiniz. Eczane yapısıyla ilgili zorunlulukları , izin ve ruhsatlandırma işlemlerinin yapılmasını ortadan kaldıracaksınız. " 

Ancak Avrupa Toplulukları Adalet Divanı Mayıs 2009'da verdiği kararda Avrupa Komisyonu'nu haksız buldu. Kararda "serbest eczane açma/işletme hakkının eczacılar ile sınırlandırılmasına yönelik ulusal mevzuatların AB 4 temel özgürlüğünden sermayenin serbest dolaşımı ilkesini ihlal etmemektedir" denildi.

Eczanelerin sadece mesleki eğitim almış eczacılar tarafından açılabileceğini/işletilebileceğini belirten bazı üye ülke mevzuatlarına karşı Avrupa Komisyonu tarafından Avrupa Adalet Divanı’na yapılan başvurularda, bu ilkenin sermayenin serbest dolaşımına yönelik AB genelindeki mevzuatı ihlal ettiği iddia edilmişti. 19 Mayıs 2009 tarihinde bu başvurulardan ikisine dair (İtalya ve Almanya) almış olduğu kararı Adalet Divanı bir basın açıklaması ile duyurdu. Daha önce de bu yönlü mevzuata sahip ülkeler, Komisyon tarafından müktesebattan kaynaklı sorumlulukların yerine getirilmediği şeklinde suçlanmış ve Adalet Divanı’na şikayet edilmişlerdi.

Mahkeme, AB mevzuatınca çerçevesi çizilmiş olan AB genelinde işletme açma/faaliyette bulunma özgürlüğü (sermayenin serbest dolaşımı ilkesi) ilkesinin; eczacılık eğitimi almayan bireylerin eczane sahibi olması ve işletmesi hakkından mahrum bırakılmasını sağlayan ulusal mevzuatların önüne geçemeyeceğine karar verdi ve Komisyon’un başvurusunu reddetti.

Öte yandan Avrupa Adalet Divanı, eczane sahipliği konusundaki bu kısıtlamanın sermayenin serbest dolaşımına yönelik bir engelleme olduğu kararına vardı ancak böyle bir kısıtlamanın “kamuya güvenilir ve kaliteli tıbbi ürünlerin sağlanması amacıyla” gerekçelendirilebileceği yönlü karar aldı.

Adalet Divanı kararına binaen yapılan basın açıklamasına göre “İnsan sağlığına karşı risklerin varlığı ve boyutu hakkında bir belirsizlik olması durumunda, bu risklerin tamamen açık hale gelmesini beklemeden, Üye Ülkenin bu risklere karşı koruyucu önlemleri alabilmesi çok önemlidir. Dahası, Üye Ülke, toplum sağlığına karşı olan riski, daha da özel olarak topluma sunulan tıbbi ürünlerin güvenilirliği ve kalitesini tehlikeye atan riskleri mümkün mertebe azaltan önlemleri alabilir.”

Bu önlemleri açıklayan Adalet Divanı kararını gerekçelendirirken, “tıbbi ürünlerin diğer ürünlerden farklı olan özel doğasına” dikkat çekti ve “tıbbi ürünlerin gereksiz ve yanlış şekilde tüketilmesi insan sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilecek sonuçlar doğuracağını” belirtti. Bu bağlamda Karar metininde, “toplum sağlığını korumak ve geliştirmek adına Üye Ülkelere verilen yetkiye dayanarak bu ülkeler, tıbbi ürünlerin, tam olarak mesleki bağımsızlığa sahip eczacılar tarafından sağlanması şartını koyabilirler” deniliyor.

Bu şartın koyulma gerekçesi ise şu şekilde açıklandı:

“Bir meslek sahibi olarak eczacının, eczaneyi, yalnızca ekonomik çıkar kaygısıyla değil aynı zamanda bir uzmanlık alanı olarak işlettiği kabul edilir. Kanuna karşı veya mesleki mevzuata aykırı olan bir ihlalin, bir eczacının yalnızca yatırımını değil aynı zamanda kendi mesleki varlığını da tehlikeye atabileceği gerçeğini göz önünde bulundurursak, eczacının para kazanmaya ilişkin şahsi çıkarı, almış olduğu eğitim, uzmanlık deneyi ve sahip olduğu sorumluluğa karşı ikinci plandadır.” 

Öte yandan eczacılık eğitimi almamış olanlara dair Mahkeme şöyle bir tespit yaptı:

“Eczacıların aksine diğerleri, eczacıların sahip olduğu eğitim, deneyim ve sorumluluktan yoksun durumdadırlar. Buna bağlı olarak eczacıların sağlamış olduğu güvencelerin aynısını sağlamazlar.”

Böylelikle, Komisyon’un eczane sahipliğine ilişkin kısıtlamaların, sermayenin serbest dolaşımını ihlal ettiği yönlü başvurularından biri daha, kısıtlama kamu sağlığının korunmasının ve geliştirilmesinin sağlanması adına gerekçelendirildiği sürece AB mevzuatını ihlal etmediği şeklinde Avrupa Adalet Divanı tarafından kabul edildi.

(*) Yazı "www.euractiv.com.tr" adresinden alınmıştır.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat