Ecz. Dyt. Neda TANER
EKLEM HASTALIKLARINA BÜYÜK UMUT: PRP
PRP (Plateletten Zengin Plazma), periferik veneseksiyon yoluyla az miktarda kan alınıp, alınan kanın santrifüj yoluyla konsantre hale getirilmesi ve sonrasında bu konsantre plazma ürününün intraartiküler enjeksiyon yoluyla hastaya geri verilerek uygulandığı bir tedavi yöntemidir. Santrifüjlerin hızı, süresi ve sayısı ile ilgili herhangi bir standardizasyon yoktur. PRP hastanın kendisine ait olması bakımından otolog bir kan ürünüdür.
Elde edilen bu plazma ürünü; doku hemostazı, enflamasyon ve pıhtılaşma tepkilerinin düzenlenmesi, kondrosit apoptoz inhibisyonu gibi kritik rollere sahip olan trombositleri, tam kandan en az iki kat daha yoğun olmak üzere yüksek konsantrasyonda içermektedir.
Yaralı bölgeye PRP enjekte edildiğinde, endojen trombin ve eklem içi kollajen vasıtasıyla trombositler aktive edilir. Trombositlerin aktivasyonunun ardından büyüme faktörlerinin salgılanması gerçekleşir. PDGF, IL-1RA, TGF-β, PF4, VEGF, EGF, IGF, Oc, On, TSP-1 salgılanan başlıca büyüme faktörlerindendir. Büyüme faktörlerinin salınımı; kıkırdak iyileşmesi ve yeniden şekillenmesine aracılık ederek yapısal ve klinik sonuçları olumlu yönde etkileme özelliğine sahiptir. Bu biyoaktif proteinler bağ doku onarımını başlatır, yeni kan damarları gelişimini tetikler ve iyileşme sürecini destekler. PRP’den büyüme faktörlerinin salınması, intraartiküler enjeksiyonu takiben hemen başlar ve etkileri 1 yıla kadar sürebilir.
PRP uygulamasında yan etki gelişimi nadirdir, ortaya çıkan yan etkiler genellikle hafiftir ve kendi kendini sınırlar. Enjeksiyon bölgesinde ağrıdan artrit belirtilerine kadar lokal semptomlar olası yan etkilerdir. Alerjik reaksiyon gelişimi nadirdir çünkü otolog bir üründür. En korkulan komplikasyon eklem içi enfeksiyondur, aseptik prosedür uygulanarak önlenebilen bir durumdur. Bilhassa geniş güvenlik profili göz önüne alındığında kortikosteroidlerden daha üstün bir tedavi yöntemi olduğu söylenebilir.
PRP taze olarak kullanılabileceği gibi hazırlandıktan sonra dondurularak saklanabilir, enjeksiyondan önce çözdürülerek kullanılabilir. Bir kereden fazla enjeksiyon yapılacak hastalar için tekrar veneseksiyon gerektirmeme avantajına sahip olunmasını sağlamaktadır. Bunun yanı sıra çoğu hekim taze PRP kullanmaktadır çünkü daha etkili olduğu düşünülmektedir.
1 hafta arayla 3 PRP enjeksyonunun uygulandığı protokoller mevcuttur. Enjeksiyonun ardından bölgeye soğuk uygulaması önerilebilir. 3. enjeksiyon uygulamasından 1 hafta sonrasına kadar bölgede itme-basınç gibi kuvvet uygulamalarından kaçınılması gerekmektedir. 3 enjeksiyonu da takiben hastalarda en az 6 ay olmak üzere 1 seneye kadar ağrı ve semptomlarda rahatlama devam etmektedir.
Kafa karıştırıcı durumların başında 3 enjeksiyona ihtiyaç duyulup duyulmadığı gelmektedir. 2 defa uygulama yapılmış hastaların da geri dönüşleri gayet olumlu olmaktadır. Muhtemelen hafif düzeyde osteoartritli hastalar 1 ya da 2 enjeksiyona ihtiyaç duyuyorken; daha şiddetli hastalar 3 enjeksiyona ihtiyaç duymaktadır. Maksimum rahatlama için 4 enjeksiyonun gerektiği durumlar da olabilir.
Çeşitli ticari PRP kitleri hastadan 20-30 ml kadar bir kan almaya odaklanır ve 3-4 ml kadar bir nihai ürün elde edilir. Diz eklemleri için ise rutin olarak kullanılan PRP 8 ml’dir ve ‘’SuperdosePRP’’ olarak isimlendirilir. 3-4 ml’lik PRP kitlerinin tendinopatiler için ideal oldukları düşünülmektedir.
PRP çeşitli hastalıkların tedavisinde doku yenilenmesini sağlamak için kullanılmaktadır. Şu anda kronik ülserde yara onarımı, tendinopati ve fasiit gibi yumuşak doku lezyonlarının tedavisinde kullanılmaktadır. Literatürde periodontal rejenerasyon sağlamak için dental işlemlerde, diş implantlarında, kemik kırıklarında kemik rejenerasyonu greftinde kullanıldığına ilişkin veriler mevcuttur.
Osteoartritten en sık etkilenen eklemin diz eklemi olması diz osteoartritini önemli bir sağlık sorunu haline getirir. Bugün uygulanan tedaviler değerlendirildiğinde kesin iyileşmeyi sağlayacak bir tedavi mevcut değildir ve uygulanan yöntemler semptomları hafifletmeye yönelik ve dejeneratif süreci yavaşlatmaya odaklıdır.
Ağrı ve sertliğin hafifletilmesi, eklem fonksiyonlarının iyileştirilmesi ya da korunması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi, eklemdeki potansiyel deformitelerin önüne geçilmesi ve cerrahi girişimlerin mümkün olduğunca geciktirilmesi ya da önlenmesi ana hedeflerdir.
Farmakolojik tedavinin gerektiği durumlarda topikal antienflamatuvar jeller, oral NSAİİ’ler, glukozamin, kondroitin sülfat gibi oral takviyeler ve enjeksiyon terapileri seçenekler arasındadır. Kortikosteroid, hyaluronik asit ile viskozite takviyesi, otolog mezenşimal kök hücre uygulamasının yanı sıra enjeksiyon ile uygulanan terapiler arasında yerini alan PRP son zamanlarda popüleritesini gittikçe artırmaktadır.
İntraartiküler PRP enjeksiyonu güvenli bir uygulamadır ve diz osteoartriti tanısı konan hastalarda ağrı semptomlarını azaltma ve işlev artırma yeteneğini ortaya koyan çok güçlü kanıtlar mevcuttur. Geri dönüş yapan diz osteoartritli hastalar, PRP uygulamasının alternatif enjeksiyonlardan daha etkili olduğunu ileri sürmektedir.
Asetaminofen ile karşılaştırmalarının yapıldığı çalışmalar kemik ve damar tadilatı, enflamasyon modülasyonu ve kollajen sentezi açısından daha etkili ve uzun süreli etki ve diz fonksiyonlarında daha etkili iyileşme göstermektedir.
İleri evre osteoartrit hastalarında kortikosteroid uygulaması ile karşılaştırıldığı araştırmalar, uygulanan tek bir PRP dozunun kortikosteroid enjeksiyonunun tek dozundan daha iyi ağrı ve semptomatik rahatlama sağladığı yönünde sonuçları bizlere sunmaktadır.
Hiyaluronik asit uygulaması eklem içine kaybettiği viskoziteyi kazandırmayı amaçlar ve osteoartrit hastaları tarafından yaygın olarak kullanılan bir enjeksiyon terapisidir. PRP’nin Hyaluronik asit ile karşılaştırıldığı çalışmalar da bizlere PRP’nin üstünlükleri ile ilgili kanıtlar sağlamaktadır. Çünkü Hyalüronik asit enjeksiyonlarının sentetik olarak üretilmiş ürünler olmalarının yanı sıra PRP otolog bir üründür.
Kök hücre uygulamaları PRP için gerekli olan basit kan alımı işleminden daha invazivdir. Bu durum hastalarda enfeksiyon ve komplikasyon gelişimi açısından riskleri artırmaktadır. Etkinlik açısından değerlendirmek için ise yapılan çalışmaların sayısı henüz yeterli değildir.
Osteoartrit tedavisinde kullanılan bir diğer yöntem olan Ozon terapisi ile kıyaslandığında daha uzun süre etkili olduğu bulunmuştur.
Hyaluronik asit viskoziteyi artırmasının yanı sıra antienflamatuvar, antifibrotik ve kondrosit koruyucu etkiler de sergilemektedir. PRP de kondrosit koruyucu etkiler gösterir ve sinovyum üzerinde antienflamatuavar etkiler göstererek apoptotik yolağı düzenler. Her iki ürünün hem farklı hem de örtüşen bazı mekanizmalar ile hastalık sürecine etki ettiği göz önünde bulundurulduğunda birlikte uygulanmasının sinerjistik etkiye sahip olabileceği düşünülmüş; birkaç in-vitro ve klinik çalışmada sonuçların beklentileri karşıladığı gösterilmiştir.
Kimi klinisyenler eşzamanlı uygulama yerine birkaç haftalık aralıklarla birbiri ardına kullanımlarını önermektedir. Bu konu ile ilgili sonuç olarak; PRP ve Hyaluronik asidin uygulama zamanlamasını, dozajını ve ideal konsantrasyonunu tanımlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söyleyebiliriz. PRP özellikle erken dönem diz artritinin tedavisindeki yerini giderek sağlamlaştırmaktadır.
Tenisçi dirseği adıyla bilinen Lateral epikondilit dirseğin ortak ekstansör orijini çevresinde ağrı ve hassasiyetle ortaya çıkan yaygın bir durumdur. Her yıl yetişkin nüfusun %1-3’ünü etkilediği ve baskın kolda daha yaygın görüldüğü tahmin edilmektedir. Genel olarak akut bir yaralanma olarak ortaya çıkabilmesinin yanında dirence karşı tekrarlanan aşırı kullanım yaralanması olarak da kabul edilir. Tüm tenis oyuncularının yarısında semptomlar gelişir. Ağır araçları kullanan ya da tekrarlayan kavrama veya kaldırma hareketlerini yerine getiren işçilerde de görülür.
Tenisçi dirseği için tanımlanan tedaviler 40’ı aşkındır ve hemen hepsi rutin olarak kullanılmaktadır ve tek bir optimum tedavi yoktur. Uygulanacak tedaviye karar verilirken genellikle uzman görüşü esas alınır.
PRP, fizik tedaviye yanıt alınamayan Lateral epikondilitli hastalar için potansiyel bir tedavi seçeneğidir. 3 aylık konservatif tedaviye yanıt vermeyen Lateral epikondilit hastalarının değerlendirildiği geniş çaplı bir çalışmada PRP enjeksiyonu alan hasta grubunda belirgin bir iyileşme sağlanmıştır.
Yapılan çalışmalar genel olarak değerlendirildiğinde PRP’nin Lateral epikondilit tedavisinde sağladığı semptomatik rahatlamanın kortikosteroid enjeksiyonuna göre daha uzun süre devam ettiği ve daha sürdürülebilir bir uygulama olduğu sonucuna varılmaktadır.
Kalça osteoartritinde PRP’nin işe yarayabilirliğini değerlendiren az sayıda klinik çalışma olması bu konuda net bir kanıya varmamızı engellemektedir.
Aşil tendiniti tedavisindeki etkinliğini değerlendirmek üzere yapılan klinik çalışmalarda PRP enjeksiyonu alan grup ile plasebo arasında bir fark görülmemiştir. Aşil tendinopatisinde rutin kullanımı mevcut literatür tarafından desteklenmemektedir.
Tendon yaralanmaları ve tendinopatilerin tedavisinde PRP kullanılması pek çok çalışmanın konusu olmuştur. Yakın zamanda yapılan derlemeler PRP enjeksiyonlarının semptomatik tendinopatilerin tedavisinde etkili olduğu sonucuna varmıştır.
Kronik refrakter patellar tendinopatiyi tedavi etmek için PRP kullanımı uygun bir tedavi seçeneği gibi görünmekte ve çalışmalar tarafından desteklenmektedir.
Rotatör manşet tendinopatisinin cerrahi dışı yönetiminde PRP enjeksiyonlarını araştıran çalışmalar net bir sonuca varmak için yeterli sayıda değildir.
Kronik plantar fasiit tedavisinde PRP enjeksiyonlarının değerlendirildiği çok sayıda çalışma mevcuttur. Sonuçlar ağrıyı iyileştirmek ve fonksiyon kaybını önlemek-korumak-iyileştirmek için etkili bir yöntem olabileceğini göstermektedir.
Özellikle sporcularda yoğunlaşan çalışmalar akut ayak bileği burkulmasında etkinliğini incelemiş, bu durum için kullanımını öneren yeteri kadar kanıt elde edilememiştir, bu da ayak bileği burkulmalarında rutin bir uygulama olarak önerilemeyeceği anlamını taşımaktadır.
Kemik iyileşmesini desteklemesi açısından PRP kullanımını destekleyen klinik öncesi kanıtların varlığına rağmen kırık tedavisinde PRP’nin kullanımını destekleyen klinik bir uzlaşı olmaması henüz önerilmesi için erken olduğu anlamına gelmektedir.
Kas yaralanmaları için kullanımında klinik olarak anlamlı bir kas iyileşmesini sağlayıp sağlayamadığı konusunda ise yorum yapmak için yeterince araştırma mevcut değildir.
Tüm bu veriler ışığında mevcut literatüre dayanarak ciddi düzeyde kaliteli kanıtlar Lateral epikondilit ve diz osteoartriti için PRP enjeksiyonu uygulamasını destekler. Patellar tendinopati ve Plantar fasiit için kullanımını destekleyen kanıtlar orta düzeyde kanıtlardır. Rotator manşet tendinopatisi, kalça osteoartriti veya ayak bileği burkulmalarında PRP'yi rutin olarak önermek için yeterli kanıt elimizde yoktur. Aşil tendinopatisi, kas yaralanmaları, akut kırık veya kaynamama problemleri için ise PRP kullanımını destekleyen veri mevcut değildir.
Ecz. Dyt. Neda TANER
KAYNAKLAR