HAZALATEŞ ANKARA
Elektrik sektörü; kesintiler, üretim durdurma kararları ve rekabet soruşturmaları ile çalkalanıyor... Krizin fitilini çeken özel sektör "girdimaliyetlerinin" düşürülmesi için bastırıyor. Enerji Bakanlığı ise çözümü "elektriğe zam" yapmakta görüyor. Alım ve fiyat garantili sözleşmeler "yo milyar dolarlık" bir fatura ile devletin sırtında kambur olarak duruyor. Otoprodüktör ve yenilebilir enerji üreticileri ile tarife sorunu çözülmüş değil. AKP hükümeti özelleştirmelere odaklanırken, kamu santrallarıne ise bakım dahi yapılmıyor. Hidroelektrik santral ihaleleri de askıya alınmış durumda. Alman lisanslar da kullanılmıyor.
Yap-işlet ve YÎD'lerin serbest piyasaya uyumu için, şişirilmiş yatırım maliyetleri, yüksek tarifeden üretilen elektriğin yüzde 85'i devlete satılıyor. Sözleşme gereği, elektrik fiyatı yüksek de olsa devlet almakla yükümlü bulunuyor. Hatta elektriği almasalar dahi bu parayı ödemek zorunda.
"Karanlıkta kalacağız" baskısı ile yargı kararları yok sayılarak, özel sektörün çıkarlarını koruyucu yasal düzenlemelere gidildi. Sinop "nükleersizyaşam" mücadelesi veriyor. Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ulusaler, "fınans, kapital ve zorba" sistemi ile enerji politikalarının rayından çıktığım vurgularken, Türkiye'nin hem silahlanma hem de teknoloji boyutunda nükleer enerjiye ihtiyacı bulunmadığım söylüyor. Ulusaler, sektördeki gelişmelere ilişkin Birgün'ün sorularını yanıtladı;
» Türkiye'yi "kim" karanlıkta bıraktı?
Bir yerde şalteri indi, ehil olmayan personel ne yapacağını şaşırdı.
Sistem buna hazırlıksız yakalandı. Batı ve Ege'de 13 il gibi tüketimin en yoğun olduğu alana yayıldı. Özel sektörden alım yapıldığı için, bu saatlerde emre hazır olması gereken termik santraller çalıştırılmıyordu. Hemen devreye girebilecek hidrolik santrallarda devreye sokulamadı. Bu noktaya geldi. Küçük bir hareket yapılmak istendi, kar topu yuvarlandı buralara geldi.
Enerji alınıp, satılması zor bir meta. Depolanamaz, stok yapıp satma şansı yok. Tekelleşme olduğunda yerine başka bir şey koyamazsınız. Pirinç yerine makarna tüketebilirsiniz. Ama enerji öyle değil. Özel sektör fiyatları artırdığında devlet bir şey yapamıyor, eli kolu bağlı. Özelleştirmenin en fazla olduğu İngiltere'de bile 13 yıldır sıkıntı yaşanıyor.
Fiyat istikrarı yok. Türkiye de sıkıntı çok daha fazla. Kamu kurumları parçalara ayrıldı, parçalı sistemde direksiyonun başında kimse kalmadı. Koordinasyon ve örgütlenme yok.EPDK siyasi sorumluluğu olmayan, kendine yetki biçmiş bir kurum. Direksiyonda kimse olmayınca 1 Temmuz krizi yaşandı. Ve duvara çarptık. . Serbestleşme modelinin Türkiye'ye uymadığı ortaya çıktı.
» Şalterlleri indiren şirketler uyarılacak. Bu yeterli mi sizce?
Böyle bir uyarı olamaz. Gerçek anlamda serbest piyasadan söz ediliyorsa. EPDK'nin uyarı değil ceza vermesi lazım. Biri çantanızı alıp götürüyor, bir daha yapma diyorsunuz. Yaptırım uygulayıp, ceza vermeli. Özel sektör kapa-tacaksa 4 ay önceden haber vermeli. Şalter indirilmez. Toplu yapılması da suçtur.
» Cumhurbaşkanı Sezer yap-işlet yasasını
onayladı? Karanlık, Köşk'ü de mi korkuttu?
Yasa Meclis'ten apar topar geçirildi. "Karanlıkta kalırız" sopası uzun zamandır kullanılıyor. Enerji Bakanı apar topar Köşk'e çıktı, "Karanlıkta kalırsak sorumlusu siz olursunuz" diyor. Sezer'in, Anayasa Mahkemesi'ne gitmesi lazım. Sözleşmeler yenilendikten mahkemeler yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz.
» Doğalgazda "al ya da öde" anlaşmalarının Türkiye'ye maliyeti nedir?
"Karanlıkta kalacağız" sopası Türkiye'yi 2019 yılına kadar bağladı. Özel sektöre verilen alım garantisi ile devlete 70 milyar dolarlık fatura çıkacak. Doğalgaz santralları için şirketlerle yapılan fahiş fiyatlı anlaşmalarla özel sektöre alım garantisi verildi. Türk Telekom satılırken, '6 milyar dolar kazandık' diyerek sevinç çığlıkları atılıyor, diğer yandan 13 yılda 70 milyar dolar gözden çıkarılıyor. Zarardan dönülmeli. Tahkime gitsinler.Verilecek tazminat 5-6 milyar al sana demeli. Liberal politikalar, devlet bir şeye bakmayacak derseniz kamu zararı önemsenmiyor. Yüce divan aklama divanına dönüşüyor. Olan sokaktaki çocuklara oluyor
» Devlet santralları ne durumda? Yenileme yapılıyor mu?
Serbestleşmeye geçiş ve sonuçları ortada. Kamu termik santralleri yenilenmiyor. Ortalama yirmi yaşın üzerinde santraller var. Yatağan, Afşin Soma gibi büyük santraller var.Rehabili-te edilmiyor. Buralarda çalışan on binlerce işçi, memur emekli edildi. Bilgi birikimi olmayan insanlar işe alındı. Küçük bir arızada müdahale edilemeyince neler olduğunu gördük. Özelleştirme yapılsa dahi direksiyon bırakılmamalıydı.
» Hidroelektrik santrallerine bakarsak...
Bu santraller Devlet Su İşleri'nin elinde. Bedelsiz devir yapılacak ancak elinde yarım olan santralları tamamlaması gerekiyor. Boyabat bunlardan biri. Suya sahip çıkmadan Sinop'ta nükleer santral yapılmak isteniyor. Hidrolik için lisans başvurusu çok ancak yatırım yok. Keban, Karakaya, Atatürk Barajı gibi büyük yatırımlar değil bunlar.
Üstelik maliyet de ucuz. Özel sektör bu konuda önemli adım atamadı. 2005 yılı sonu itibariyle EPDK'ye 13 bin megavatlık lisans başvurusu oldu ve 6 bin megavatlık lisans verildi. Lisans alıp da elektrik üreten 700 megavatlık üretim kapasitesi oluşmuş.
» AKP iktidara geldiğinde enerjide dışa bağımlılığın azalacağı sözünü verdi. Gelinen noktada doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 40'lara çıktı...Türkiye planlama yapamıyor mu?
Hükümet 2002'de göreve geldi. Öz kaynaklar, yerli üretime önem vereceğiz dedi. Bu tarihte kömürün elektrik içindeki yapı yüzde 35, doğalgazın yüzde 26. Aradan dört yıl geçti. Doğalgazın yüzde 20'lere inmesi gerekirdi. Bugün kömür yüzde 17.8'e inmiş, doğalgaz ise yüzde 44'e çıktı. Orta ve uzun vadeli planlar yapılmadığı doğru.
Yerli kaynaklar kullanılmalı, ithal bağımlılık kademeli olarak aşağı çekilmeli. Enerjinin verimli, etkin kullanımı önemli. Buna ilişkin yasa hâlâ çıkarılamadı. Kayıp kaçak önlenmeli. Rüzgar, su, kömür kullanılmalı. Güneş teknolojisine yatırım yapılmalı. Bugün Kuzey denizi petrolleri bitiyor. Fiyatlar yükselecek. Hidrojen, güneş teknolojileri satın alınacak.
» ABD'nin İran'a yönelik baskısı ile dünya nükleer silahlanmayı konuşuyor...Nükleer enerjiyi silah ve enerji boyutuyla değerlendirdiğimizde Türkiye teknolojik gelişmenin neresinde durmalı?
Finans kapital, zorba sistemi çıkar görmezse teknolojisini vermez. Türkiye bağımsız iradesiyle teknoloji geliştirmeli. Nükleer enerjinin geleceği yok. Uranyum tükenmez bir şey değil. 55-56 yıllık ömrü var. Teknoloji sahibi olmak istiyorsak geleceğin teknolojisine yatırım yapmalıyız. Türkiye'nin nükleere ihtiyacı yok. Güneş enerjisine yatırım yapılmalı.
Şu anda Sinop'ta nükleersiz yaşam şenliği var. 5-6 Ağustos'ta da Akkuyu'da etkinlikler var. Nükleer karşıtı platform çalışmalarını sürdürüyor. Dünyada nükleer yarış yok. ABD başta olmak üzere silahları elinde bulunduran ülkeler yayılmasını önlemeye çalışıyor. Ellerinde bir sopa var, başkalarında olsun istemiyor-lar.Bu bir dayatma. Yapılması gereken silahsız, nükleersiz bir dünya için çalışmak. Silahsızlanmaya yönelik bir duruş sergilenmeli.
» Elektrik zamları kapıda...Türkiye ve AB ülkelerinde elektrik fiyatlarını mukayese edersek...
Türkiye'de elektrik brim fiyatı OECD ve Avrupa ortalamalarına göre pahalı. En pahalı ilk 3 ülke arasındayız. Hem sanayi hem de konut için geçerli. OECD ülkelerinde 4 kişilik bir ailenin gelirinin yüzde 0.5'nin ı'i kadar para ödüyor. Türkiye'de bu oran yüzde ıo'a çıkıyor. Ortalama 400 bin asgari ücret ödeyen 40 bin YTL elektrik faturası ödüyor.
» Danıştay sözleşme koşullarını yerine getirmeyen bazı santrallarının kapatılmasını öngördü... Gelinen noktada yargı kararlarını
uyulmadı. Ne diyeceksiniz?
Anayasa değiştirildi. Yargı by-pass edildi. Özelleştirme ve serbestleşmenin önü açıldı. Arkasından Danıştay kalmıştı. Geriye doğru işleterek hukuksuz bir yapı oluşturuldu. Türkiye'de hukukun işlediğini söyleyemem. Hukuk Türkiye'de işlemiyor.
Yönlendirip, hareket edebiliyorlar. Yukarılardan yapılıyor. Bir tarafta da tahkim var. Uluslar- arası hukuka biat edilmiş bir yapı var.Özel-leştirme ve serbestleşmeleri üst üste getirirken bazı argümanlar var. Kaliteli ve ucuz elektrik, şeffaflık gibi...Hangi santral ne konumda, hangi tribünü arızalı bilinmiyor. Bilgi edinme hakkı deniliyor, devlet sırrı diyerek bu bilgileri alamıyorsunuz.
» Kayıp-kaçak en fazla hangi bölgede?
Buna hangi pencereden baktığınıza bağlı. Oran olarak bakmak lazım. Orada nüfusa göre çok fazla görünebilir. Kullanılan enerjiye bakıldığında batıda fazla. Doğu da yüzde 60'lık kayıp kaçak var deniyor. Diyelim ki yüz birim, batıda bu oran düşük görünüyor ancak 200 birim oluyor. Ne kadar elektrik toprağa gömüldü. Yüzde ve birim fiyatı farklı olur.
» Türkiye'nin enerji stoku yeterli mi?
Yeterli, ancak kaç yıl yeter bakmak lazım. Yenilebilir enerji kaynakları kullanılmadı. Etkin kullanım vatandaşın elinde değil. Kamunun teknoloji geliştirerek yapabileceği bir şey ya da serbest piyasa yapacak.
Liberal ekonomi diyorsanız özel sektör yapacak. Arge'ye ayrılan pay dünya ortalamasının çok altında. Özel sektörün Pazar genişletme derdi yok. Birilerinin teknolojisini satın alıp, içerde kendi pazarını kuruyor. Pazar geliştirme derdi yok. Kamu olmayınca olmuyor. OECD ülkeleri bir birime üretiyorsa biz iki katına üretiyoruz.
»'1 Ağustosta yeni dönem başlamaz1
» Elektrik üretim santrallarında saatlik fiyat uygulamasına geçilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Yusuf Günay Kasım 2004'te çıkarılan Yönetmeliğin 1 Ağustos 2006'da uygulamaya başlanacağını belirtiyor. Bu Yönetmeliğin Türkiye koşullarında uygulanabilir olmadığı çok açıktır. Dün olduğu gibi bugün de sistem buna hem ekonomik olarak, hem de teknik alt yapı olarak hazır değildir. Zaten bugüne kadar uygulanamamış olmasının nedeni de budur. İki senedir herhangi bir alt yapı çalışması yapılmayan ve dolayısıyla uygulama olanağı bulamayan Yönetmelik bugün ne değişti de uygulanır olacak?
» Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY)" neden 2 yıldır uygulanamıyor?
Uygulamaya geçilememesinin nedeni Sayın Günay'ın dediği gibi "Kamu kuruluşlarının çeşitli gerekçelerle sisteme dahil olmak istememesi" değildir. Uygulamanın yaşama geçememesinin asıl nedeni oldukça kapsamlı teknik alt yapıyı gerektiren sistem kurulumunun ekonomik nedenlerle -mali kaynak aktarılmaması nedeni ile- sağlanamamış olmasıdır. Bu durum Rekabet Kurulu'nun kararlarında da açıkça belirtilmiştir.
» Enerji üretiminde saatlik fiyat uygulaması soruna çözüm getirebilir mi?
Uygulamaya geçileceği söylemi temmuz başında yaşadığımız arızanın bir yönetememezlik gerçeğini, enerjide başı boşluk ve sahipsizlik gerçeğini, serbestleştirme-özelleştirmenin uygulanamaz olduğu gerçeğini gizlemek ve "işte çözüm bulduk" diyerek bir süre daha kamu oyunu oyalamaktan öte bir şey değildir. En geç 40-45 gün sonra çok daha büyük sorunlar ve kamu zararları ile karşı karşıya kalınacaktır.
Bu yetersiz alt yapı ile oluşturulmayacak olan denge ve fatura çıkartmada yaşanacak sorunlardan kamu sorumlu tutulacak ve özel şirketlerin tazminat talepleri ile karşı karşıya kalınacaktır. Daha da ötesi bir çatı altında toplanan üreticiler tekel oluşturup istedikleri fiyatı belirleyecekler ve halk yüksek elektrik fiyatları ile karşı karşıya kalacaktır. Zira TETAŞ artık paçal fiyat oluşturamayacaktır. Bu uygulama enerjide kaosu çözmek yerine daha da karmaşık bir şekilde düğümleyecektir.
» Yeni uygulama özel sektöre kolaylık getirir mi?
Bu uygulama halkın değil tam da EPDK Başkanı Yusuf Günay'ın dediği gibi özel sektöre belli kolaylıklar sağlayacaktır. Halkın çıkarına olmayan tamamen özel sektöre çıkış ve kolaylık sağlamak için yapılan, şeffaflıktan uzak bu uygulamaya kesinlikle geçilmemelidir. Serbest piyasayı olmazsa olmaz olarak niteleyen özel sektör ya mevcut piyasa koşullarına uyup kamudan teşvik ve muafiyet istemekten vazgeçmeli ya da bu koşullara uyum sağlayamıyorsa, yani üretmeyi beceremiyorsa, özel sektör santralları kamulaştırılmalıdır
.........
kaynak--BirGün