Ecz. Hüsnü KAYA

 

Milliyet Gazetesi’ndeki bir magazin haberini 16 Eylül 2016 tarihinde, İnternet’teki eczacılıkla ilgili bir haber sitesinde “Eczanede Skandal” başlığı altında okudum.

Haberin başında, eczane vitrininin dışından çekilmiş bir fotoğraf bulunuyor. Fotoğrafta, Pakize Suda olduğu ifade edilen bir hanım bir taburenin üstüne çıkmış eczane rafındaki ilaçları inceliyor.

Haberin en altında da ülkenin tanınan bir profesörünün sosyal medyada paylaştığı belirtilen ifadesi. Bu haber doğru ise bu eczacının diploması geri alınmalı. Bir kendini bilmez eczaneye gelip tabureye çıkıp kendi ilacını kendisi seçiyor ve eczacı bunu seyrediyor... Yazıklar olsun bu eczacıya ve bunu yapan görgüsüz hanıma.."

Bu konuyu hocamıza özel mektup olarak hazırlamış, vakit darlığından gönderememiştim. Dün aklıma konuyla ilgili bir hoşluk eklemek geldi, özel olan mektup şekil değiştirdi. Var olan ama konuşulmayan bir yaraya parmak basma şekline dönüştü.

SAĞLIK OKURYAZARLIĞI

Bakın… Sağlık okuryazarlığını, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı “Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesi Sözlüğü” (Ki, bunun da asıl kaynağı Dünya Sağlık Örgütü’nün 1998 yılında yayınladığı sözlüktür) nasıl tarif ediyor:

 

Sağlık okuryazarlığı, bireylerin, iyi sağlığı teşvik edecek ve sürdürecek şekilde bilgiye erişme, bilgiyi anlama ve kullanma becerisi ve motivasyonunu belirleyen bilişsel ve sosyal becerileri temsil eder.

 

Aynı sözlük devamla şunları da ekliyor:

 

“Sağlık okuryazarlığı, kişisel yaşam tarzını ve yaşam koşullarını değiştirerek kişisel sağlığı ve toplum sağlığını iyileştirmek amacıyla harekete geçmek için bir bilgi, kişisel beceri ve güven düzeyine ulaşılması anlamına gelir. Bundan dolayı sağlık okuryazarlığı, broşürleri okuyabilme ve söylenenleri yapabilmekten daha fazlasıdır. İnsanların sağlık bilgisine erişimini ve bunu etkili bir şekilde kullanma kapasitesini iyileştiren sağlık okuryazarlığı yetkilendirme için çok önemlidir. Sağlık okuryazarlığının kendisi okuryazarlığın daha genel düzeylerine bağımlıdır. Okuryazarlık durumunun zayıf olması insanların kişisel, sosyal ve kültürel gelişimini sınırlandırarak ve sağlık okuryazarlığına engel olarak kişilerin sağlığını doğrudan etkileyebilir”.

 

Hocamın “Skandal” dediği vakanın kökeninde sağlık okuryazarlığı karne notumuzun zayıf olması vardır.

 

Sağlık okuryazarlığı, Alma Ata Bildirisi’nde yer alır. Daha doğrusu Alma Ata Bildirisi’ni eksen alarak anlatmak gerekir bu konuyu. Bildiri sağlık hizmetlerini dört kategoride ifade eder. Hemen söyleyeyim ki; bu dört kategori birbirini bütünleyen bir yapıdır.

 

1-    Tedavi edici sağlık hizmetleri,

2-    Koruyucu sağlık hizmetleri,

3-    Geliştirici sağlık hizmetleri,

4-    Rehabilite edici sağlık hizmetleri olarak ifade edilmiştir.

Geliştirici sağlık hizmetleri kavramı içinde yer alan sağlık okuryazarlığının öğretmenleri tüm sağlık çalışanlarıdır. Sağlık memuru, ebe, hemşire, hekim, diş hekimi, eczacı birer öğretmen olarak mesleklerini icra ederken karşılarına çıkan her hastayı sağlık okuryazarı yapabilmek için onların bilgi dağarcığına, tam yerine denk geldi misali uyarınca bir şeyler katabilmelidirler.

 

***

Günümüzde, tedavi edici sağlık hizmetleri ön planda tutulmakta ve diğer tamamlayıcı unsurlar yok varsayılmaktadır. Tedavi edici sağlık hizmetlerinin ön planda tutulmasının sebebi çok açıktır ki “Çok… Daha çok ilaç tüketilsin”. Bu konu için yüzlerce kitap yazılmasına rağmen devran yine de daha çok ilaç tüketimi olarak döner. Bu da kapitalizmin töresinden kaynaklanır.

 

***

PAKİZE SUDA VE ECZACIMIZ AYIPLANACAK BİR ŞEY Mİ YAPTILAR?

 

Hocamın görgüsüz diye nitelediği Pakize Suda sağlık okuryazarlığı konusunda belki ikmale kalabilir ama hocamın sözleri ağır olmuş.

 

Ülkemde her gün yaklaşık yirmidörtbin eczanede bu tür olaylar yaşanır. Sürekli kullandığı tansiyon ilacının adını söyleyemeyen hastamıza “görseniz tanırsınız değil mi” diyerek rafın önüne davet ederiz.

 

Hocam ülkemdeki eczane pratiğini hiç yaşamamış ki katı bilimsel doğrular üzerinden beyanda bulunmuş. Ve kişileri suçlayan beyanı çok ağır olmuş. Umarım tekrar gözden geçirir.

 

***

 

Yazımın başında belirttiğim hoşluğa gelince…

 

Aşağıda benim “Halk Reçeteleri” adını verdiğim, halkımızın sağlığını nasıl aldığını gösteren, küçük kağıtlara yazılmış istekleri ve not aldığım sözlü talepleri göreceksiniz. Bu küçük kağıt parçalarını ve sözlü talepleri eczanemde uzun seneler içinde toplayıp derledim.

 

 

Ülkemizdeki sağlık okuryazarlığı düzeyini en kestirmeden bu küçük kağıtlar anlatır.   

Daha da ötesi bu kağıtlar, halkımızın sağlıkları ile ilgili olarak ilk başvuru noktasının eczanelerimiz olduğu gerçeğini de anlatır.

 

Aslında eczaneler birinci basamak sağlık kuruluşu olarak nitelendirilmelidir. Meslek örgütümüz bu konuya önem vererek stratejileri içine katmalıdırlar. Böylece eczanelerin misyonlarının adı konulmuş olur.

 

Sevgi ve saygılarımla.

 

 

Ecz.Hüsnü KAYA

EDAK kurucu üyesi

husnu.kaya@edak.org.tr

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat