Değerli meslektaşlarım,
Durum tespiti yapmak genelde kendini tatmin için iyi bir metoddur. Her an ne durumda olduğunu bilmek eğer yapmak istediklerin için bir baz teşkil ediyorsa çalışmanın alt yapısını oluşturan iyi de bir şeydir. Mesleğimiz açısından bakarsak en az 30 yıl oluyor durum tespiti yapılalı. Küreselleşmenin en önde giden iki sektörünün otomotiv ve ilaç olduğunu saptamamız. 1979 yılı değil mi kooperatiflerin kuruluşu? Neden eczacılar eczanelerinden çıkıp ilaç dağıtımına soyundular ki? Bunun hiç mi anlamı yok bu günleri anlamak için... Karşı karşıya geldiğimiz ilk küresel dalga bizde inanılmaz bir tepki oluşturdu, ama eczacılar olarak toplumsal tepkimiz yanında aklımızı da kullanma becerisi göstermemiz ve eczanelerimiz için çok önemli bir kalkan oluşturan kooperatiflerin kurulması bugünlere kadar bizi taşıdı... Her aşamanın bir ederi olduğu gerçeği o gün için dağıtım sektörü olarak yeterliydi. Ama bugün devletin ilaçta tasarruf adına aldığı kararlar doğrultusunda eczaneler adına, dağıtım sektörü de yeterli fiyatı sağlayamayacak gibi görülüyor. İşte bu nedenledir ki Avrupa coğrafyasında dağıtıcılar perakende sektörüne eğilmişler ve yasaların elverdiği yerlerde eczane sahibi olma yolunda adımlar atmaya başlamışlardır.
Şu bir gerçek ki birlikte olmak örgütlü olmak demek değildir.
Önemli olan ayni amaç için ayni hedefe koşan insanlar olmaktır... Eğer bu birlikteliği bir dönüşüm projesi ile bütünleştiremezseniz boşlukta kalmaya devam edersiniz...
İşte ecza kooperatifleri de o günkü eczacı odalarınca ortaya atılmış çok önemli bir dönüşüm projesiydi. Ama kolaycılık 1980 sonrası insanların depolitize edilmeye başlandığı dönemle birlikte gerek medya gerek hükümetler eliyle insanlara bir nimet gibi sunuldu.
Devletin tek alıcı olmaya başlamasıyla eczanelerimiz birer SGK ilaç tedarik ofisi haline gelmeye başlamıştır. İlacı bir meta haline getiren yönetim zihniyeti bizi uyuttu arkadaşlarım ve bizler ilacın sosyal bir ürün olduğu gerçeğinden uzaklaştırıldık. Artık pazarı konuşur olduk... İlaç pazarı... rakamlar, satış ve ıskonto hesapları... Oysa sadece ülkemizde kullanılan ilaçların kontrendikasyon geri bildirimleri, atık ilacın canlıları etkilemesi bile başlı başına birer önemli konuyken pazar, mesleğimizi esir aldı... Bu yıl bir FIP kongresi yaşadık, bir anda gerçek mesleki olgular önümüze düştü umarım bu kongrenin ve her yıl yaptığımız eczacılık kongresi çıktıları da önümüze bir program koyacaktır diye düşünüyorum.
Evet değerli meslektaşlarım eğer karşı olduğumuz bir sağlıkta dönüşüm projesi var ise bizim de buna karşı mesleğimizle ilgili yeni bir dönüşüm projesi var edilmelidir. 1979 da eğer Eczacı kooperatifi olgusu çok daha fazla ciddiye alınsaydı bugün eczanelerimizin ciddi bir sermaye sorunu asla olmayacaktı... Aslolan kooperatiflerde oluşması gereken öz sermaye olduğu bilinciydi. Bugün bizleri zorda bırakan ve de başkalarına mecbur bırakan olgu... İşte bu eksikliktir.
Eczanelerimizin mesleğimizi sürdürebildiğimiz mekânlar olarak yaşaması için yeni marjlara ihtiyacı vardır. Bu anlamda jenerik ilaç anlaşmaları veya üretim paylaşımları düşünülebilir. Ve de en önemlisi tüm büyük merkezlerimizde eczacıların birer küçük ekonomik örgütlenme modeline geçmesidir ki bunun adı da kooperatiftir…
Ülkemizi Ecza kooperatifleri ağı ile sarmalıyız ki eczanelerimiz için yeni marjlar yaratma şansımız olsun...
2002 de Dünya Depocular Birliğinde konuşulan geleceğin eczanelerinde;
1-Depolara ait eczaneler
2-Depo sahibi eczaneler
3-Sanal zincirler
diye ortaya konan stratejik yaklaşımda bizler depo sahibi eczaneleri oluşturabildiğimiz oranda varlığımızı ortaya koyma şansı bulabiliriz…
Kooperatifçilik yaşamsal bir olgu olarak önümüzde duruyor değerli meslektaşlarım…
İyi düşünün...
EDAK ECZA KOOP. BAŞKANI