TTB Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası’nın 50 yıl sonra aile hekimliğinin yürürlüğe girmesiyle işlevini kaybettiğini belirterek sağlığın giderek paralı hale getirildiğine dikkat çekti. TTB "Sağlık hizmetlerinde piyasalaştırma değil kamucu, eşitlikçi sosyalleştirme" istedi.

TTB’NİN SAĞLIK HİZMETLERİNDE PİYASALAŞTIRMA DEĞİL KAMUCU, EŞİTLİKÇİ SOSYALLEŞTİRME RAPORU

’Sağlıkta yeniden sosyalleştirme ihtiyacı’

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, Türkiye’nin sağlık örgütlenmesi açısından önemli bir aşama olan Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun’un yasal hale gelmesinden tam 50 yıl sonra Aile Hekimliği sisteminin de devreye girmesiyle bütün işlevini kaybettiğini açıkladı. TTB "Sağlık Hizmetlerinde Piyasalaştırma değil Kamucu, Eşitlikçi Sosyalleştirme" Raporu’nu İstanbul Tabip Odası’nda (İTO) dün yapılan basın toplantısıyla kamuoyuna sundu. Basın toplantısında ilk sözü alan TTB Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu, "Türkiye’de ağırlıklı olarak birinci basamak sağlık hizmetlerini düzenleyen bir yasa Sosyalleştirme Yasası. Böylesi köklü bir düzenleme yasanın yayınlandığından kısa bir süre sonra destek görmeyen bir yasa haline geldi. Ancak son 5 yıl içinde sağlıkta dönüşüm programının birinci basamak projesi olan Aile Hekimliği Sistemi ile birlikte geçtiğimiz ay içinde Türkiye’de fiilen yürürlükten kaldırılmış bir yasa oldu. Sosyalleştirme denilen yasa, temel ilkeleri itibariyle çağdaş, hemen her ülkede olması gereken bir hizmeti ifade ediyordu. Bunun çıkartan, buna emek harcayan, yıllar içinde kurulmuş olan sağlık ocaklarında çalışan, onların vücut bulması için uğraşan tüm sağlık çalışanlarına da bir teşekkür amacı taşıyor bu toplantımız" dedi.

50 YIL ÖNCE YASALAŞTI 5 YILDA KALDIRILDI

TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen de özellikle AKP Hükümeti döneminde sağlık sisteminin geldiği aşamayı ayrıntılı olarak analiz ettiği konuşmasında 50 yıl boyunca sorunlarıyla birlikte yürürlükte olan Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Kanunu’nm 5 yılda tamamen ortadan kaldırıldığını vurguladı. Yapılan basın açıklamasında ise "Türkiye’nin ihtiyacı olan sağlık sistemi piyasalaşma yönelimli değil, eşitlikçi ve kamucu sosyalleştirme ilkelerini esas alan çağdaş sağlık sistemidir. Bu eşitlikçi ve kamucu sistemin oluşturulması elbette ki eşitlikçi ve kamucu bir toplumsal yapı için çabalamayı gerektirir" denildi. Piyasacı bir sağlık sistemine doğru ilerlediğimiz bugünlerde sosyalleştirmeyi tekrar hatırlama zamanının geldiğinin belirtildi.

1961 yılı sonrası "sosyalizasyon modeli" olarak da adlandırılan sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinin Türkiye için bir dönüm noktası olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, "Basamaklandırılmış sağlık sistemi, bölge ve nüfus tabanlı hizmet, koruyucu, iyileştirici, esenlendirici sağlık hizmetlerinin birlikte verildiği tümelci yaklaşımla sunulan hizmet, geniş sağlık ekibi ile verilen hizmet, basamaklar arası geri bildirimi de içeren sevk sistemi, ücretsiz hizmet gibi ilkeleriyle çağdaş sağlık hizmeti anlayışının iyi bir örneği olarak nitelendirilebilecek bu model ülkemizin içselleştirdiği ve benimsediği bir yapı kurmuş ve ülkeyi ’sağlık ocaklarıyla’ donatmıştır" denildi.

YIKIM 24 OCAK’TA BAŞLADI AİLE HEKİMLİĞİ İLE TAMAMLANDI

Türkiye’nin neoliberal rüzgarlara kapılmaya başladığı yıllara birinci basamak sağlık hizmetlerinin eksik gedik, ağır-aksak girdiği hatırlatılan açıklamada, Türkiye’de kapitalizmin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen sağlık alanında neoliberal düzenlemelerin 24 Ocak 1980 sonrası başladığı hatırlatıldı. 90’lı yıllarda sağlık ocaklarının özellikle kentlerde altyapı sıkıntılarıyla baş başa bırakılarak çoğaltıldığının belirtildiği açıklamada, "Bu durum bugün uygulamaya konulan aile hekimliği sistemini de etkileyen bir biçimde sürmektedir. Aralık 2010 itibarı ile aile hekimliği sistemi ülke geneline yaygınlaştırılmıştır. Ülkemizin birinci basamak sağlık hizmetlerinin sorunlarına ’devrim’ niteliğinde bir çözüm olarak getirilen ve 2005 yılından itibaren pilot uygulamalarla başlayan ve 2010 yılında ülke geneline yaygınlaştırılan ’aile hekimliği sistemi’ sorunlar yumağı ile başlamıştır. Bu sorunlar illere/bölgelere göre değişmekle birlikte ’şimdilik’ personel ve altyapı başlıklarında ortaklaşmaktadır" denildi. İstanbul’da bazı bölgelerde yeterli hekim bulunmadığı için aile sağlığı merkezlerinin açılamadığı belirtilen açıklamada, "İstanbul’da İl Sağlık Müdürlüğü tarafından belirlenen 3645 Aile Sağlığı Birimi’nin 345’i yani yüzde 9.5’i uygulamanın başlangıcında doldurulamamıştır" denildi.

Sağlık Hizmetlerinde Sosyalleşme Yasası’nın 50 yıl sonra tamamen ortadan kaldırıldığını belirten TTB’nin açıklamasında, hekime bir tür "işletmecilik" fonksiyonu yüklendiği ifade edildi. "Tıp fakültesi müfredatında ’işletme derslerinin yer almaya başlaması yakındır" denildi. (İstanbul/EVRENSEL)

’PİYASALAŞTIRMA DEĞİL, SOSYALLEŞTİRME’

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Ankara Tabip Odası (ATO), 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası’nın 50. yılına dikkat çekerek, sağlığın giderek paralı hale getirildiği bugün bu yasayı kutlayamadıklarını ifade ettiler. TTB ve ATO, "sağlık hizmetlerinde piyasallaştırma değil kamucu, eşitlikçi sosyalleştirme" istediler. TTB’de dün düzenlenen basın toplantısında, 50 yıllık "sosyalleştirme"nin gerisine düşüldüğüne dikkat çekildi. Basın toplantısında konuşan Pratisyen Hekimler Kolu Başkanı Dr. Mehmet Çakmak, Milli Birlik Komitesi’nce çıkanları "Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası"nın 50. yılında olduklarını söyledi. Yasayla çağının ilerisinde bu düzenleme ile sağlık hizmetinin köylere kadar götürüldüğünü, belirlenmiş nüfusa, belirlenmiş bölgelere koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmeti götürüldüğünü belirten Çakmak, giderek kaldırılan basamaklaştırılmış sağlık hizmetinin o dönem uygulandığını ve dünyanın bile Türkiye’den 17 yıl sonra bu sisteme geçtiğini söyledi. Günümüzde ise sağlık hizmetinin kamusal değil, özel sağlık hizmetinin, yani parası olanın sağlık hizmeti alabildiği bir sisteme doğru gidildiğini kaydeden Çakmak, Aile Hekimliği, Kamu Hastaneleri Birliği ve GSS’nin uygulanmasıyla "Sağlıkta Dönüşümün bütünüyle hayata konulacağını söyledi. Çakmak, Hükümetin, yeşilkart’ın kapsamını oldukça daraltan bu yasayı, olumsuzlukları nedeniyle seçim sonrasına ertelediğini ifade etti.

YETKİLİLER UYARILDI

ATO Başkanı Bayazıt İlhan da artık sağlık hizmetlerinin sosyalleşmesinden değil, alabildiğince piyasallaşmasından söz edildiğini söyledi. Dünya Bankası’nın Türkiye’ye verdiği "Sağlıkta Dönüşüm Ödülü"ne vurgu yapan İlhan, Türkiye’nin Doğu Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri içinde sağlıkta dönüşümü en iyi uygulayan ülke olduğu için bu ödülü aldığını söyledi. Aile hekimliğinde gelinen vahim noktayı ve sağlık hizmetlerinin sınıflandırılmasında dile getiren İlhan, yetkilileri yapan tartışmaları bir yana bırakıp, sağlığın gerçek sorunlarına eğilmeye, yanlışlıklardan dönmeye çağırdı. Figen Şahpaz da aile hekimleri ve sağlık merkezleri sayısının artmasının olumlu olduğunu, ancak sağlık hizmetinin parası olanın alabileceği bir hizmet haline getirildiğini söyledi. Bu sistem nedeniyle aşılamanın da yapılamayacağını kaydeden Şahpaz, bugüne kadar ortadan kalkan çocuk felci, kızamık gibi hastalıkların yeniden hortlayabileceği uyarısı yaptı.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat