Dr. Ecz. Hilal Bardakcı

Bitkisel Zayıflama Ürünleri ile Tehlikeli Oyun!

Obezite, gelişmiş ülkelerin en önemli sağlık sorunlarından birisidir. Özellikle günümüz teknolojisindeki gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde sınırlayarak obezitenin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) obeziteyi sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlamıştır. DSÖ verilerine göre dünyada yaklaşık 1.9 milyardan fazla yetişkin (%39) fazla kilolu ve bunların 600 milyonu ise obezdir. Türkiye İstatistik Kurumu, Türkiye Sağlık Araştırması 2019 verilerine göre obez bireylerin oranı %21’e ulaşmıştır. 15 yaş ve üstü obez bireylerin oranı 2016 yılında %19.6 iken, 2019 yılında %21.1’e çıkmıştır. Vücut kitle indeksi araştırmasına göre ülkemizdeki kadınların %24.8’inin obez, %30.4’ünün ise obez öncesi, erkeklerin ise %17.3'ünün obez ve %39.7'sinin obez öncesi olduğu görülmüştür.

En basit anlamda günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna neden olmaktadır. Obezite tedavi edilmez ise kişideki güven duygusundan başlayarak psikososyal sorunlara ve hatta depresyon, diyabet, beyin kanaması, damar sertliği, yüksek tansiyon, flebit gibi kalp damar hastalıklarına, eklem hastalıklarına, karaciğer hastalıklarına, erektil disfonksiyon, infertilite ve çeşitli kanserler gibi pek çok ciddi hastalığın ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.  Dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite de uzun vadeli değişiklikler yapma zorunluluğu obez bireyleri ilaç tedavisine yöneltmektedir. Ancak, mevcut farmakolojik stratejiler sınırlıdır ve güncel obezite ilaçlarının uzun süreli kullanımının ciddi yan etkilere neden olduğu bildirilmektedir. Çok sayıda insan sentetik ürünlerin yol açtığı komplikasyonlar sebebi ile tamamen doğal, zararsız olarak düşünülen "over the counter" denilen reçete dışı ürünleri, besin desteklerini ve tıbbi bitkilerin yer aldığı ürünleri kilo verme amacı ile tercih etmektedir.

Özellikle Covid-19 pandemisi döneminde hareket kısıtlamasına bağlı kilo artışı ve değişen alışveriş alışkanlıkları sebebi ile bu ürünler artık güvenlik/kontrol testlerinden kaçınabilecekleri internet ve sosyal medya üzerinden abartılı, asılsız iddialarla kolayca halka ulaştırılmaktadır. Dünyanın her yerinden gelen raporlar bu ürünlerin sentetik veya doğal kaynaklı kimyasallarla kasıtlı olarak karıştırıldığını göstermekte ve bu ürünlerin güvenilirliği sorgulanmaktadır. Oysa ki bitkiler için "tamamen doğal, hiç kimyasal yok, doğalsa zararsızdır" tanımlaması zaten yanlıştır. Çünkü tıbbi bitkiler yararlı bileşiklerin yanı sıra zehirli bileşikleri de ihtiva edebilir. Bununla beraber bazı bitkisel ürünlere sentetik maddeler karıştırılarak beklenen etki artırılabilir. Bazı bitkisel ürünler sağlık sektöründe tüm kalite standartlarını karşılayarak, tüm analizleri gerçekleştirilmiş olarak var olurken pek çoğu ise sadece beyana dayalı, bileşimi tamamen merak konusu, analiz ve denetimden uzak bir şekilde yer almaktadır.

Kilo verme amaçlı pazarlanan bitkisel ürünlerin steroidler, steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar, antidiyabetikler, fosfodiesteraz-5 inhibitörleri, merkezi sinir sistemi uyarıcıları, obezite önleyici maddeler ve bunların analogları ve FDA’in yasaklı bileşikler listesindeki diğer bileşenler ile tağşişleri rapor edilmiştir. Yapılan çalışmalar piyasada yer alan zayıflama ürünlerinin %50’sinden fazlasının çeşitli sentetik ya da doğal kaynaklı kimyasallar ile tağşiş edildiğini göstermiştir.

Bitkisel zayıflama ürünlerine en çok eklenen beyan dışı yasaklı ilaç etken maddeleri fluoksetin, orlistat, sibutramin, sildenafil sitrat, vardenafil hidroklorür, tadalafil, kafein, efedrin, pseudoefedrin, fenilpropanolamin, teobromin, teofilin, asetominofen ve bunların türevleridir. Orlistat-pankreatik lipaz inhibitörü-FDA tarafından obezitenin uzun soluklu tedavisinde onaylanan ilaçlardan bir tanesidir. Yine iştah baskılayıcı fentermin ve dietilpropion kısa süreli obezite tedavisinde onaylanan ilaç etken maddelerindendir.  Sırasıyla serotonin geri alım inhibitörü ve dopamin ve noradrenalin inhibitörü antidepresanlar olan fluoksetin ve bupropion etken maddelerinin, ağrı kesici olarak kullanılan tramadol’ün, antidiyabetik ilaç olarak kullanılan metformin etken maddesinin de yine zayıflama takviyelerine eklendiği görülmüştür. Bunlarla beraber "off label" olarak yani başka bir hastalık için kullanılan ancak yan etki olarak iştah kesen ilaçlar da zayıflama amacı ile kullanılmaktadır. Daha önce obezite tedavisi için onaylanmış olsalar da fenfluramin, deksfenfluraminrimonabant, sibutramin ve 2,4-dinitrofenol gibi etken maddeler yol açtığı ciddi kardiyotoksisite ve psikiyatrik sorunlar sebebi ile DSÖ tarafından yasaklanmıştır. Eklenen bu ilaç etken maddeler başta ciddi kardiyovasküler ve psikiyatrik sorunlar olmak üzere pek çok yan etkiye sebebiyet vererek hastaneye yatışa ve hatta ölümlere yol açmaktadır. Söz konusu maddelerin pek çoğu sağlığa olumsuz etkilerinden dolayı yasaklanmış ve/veya kullanımı sınırlandırılmıştır. Fakat buna rağmen piyasada hala yasaklı maddeler eklenmiş sahte zayıflama ürünleri mevcuttur.

Üreticiler iki temel motivasyon ile zayıflama takviyelerinde tağşiş (katıştırma, karıştırma) gerçekleştirmektedir. İlki, etikette yer alan daha pahalı olan içerik yerine daha ucuz içeriklerin tercih edilmesidir. İkincisi ise aslında yine ekonomiktir fakat bu kez hedef üretimi ucuza getirmek değil takviyenin farmakolojik aktivitesini yükselterek ürünlerin hem tamamen doğal hem de etkili şeklinde pazarlanarak satışını arttırmaktır.

Tüm engellemelere rağmen yasa dışı olarak çeşitli kimyasallar bitkisel zayıflama ürünlerinin içine eklenerek satılmaya devam etmektedir. Maalesef bu durum halk sağlığını ciddi ölçüde tehlikeye atmakta ve bu duruma bağlı sağlık harcamalarını da artırmaktadır. Ülkemizde ergenlik dönemindeki gençler başta olmak üzere halk rahatlıkla zayıflama ürünlerine ulaşabilmektedir. Beyan ve yasa dışı kimyasal içeren zayıflama ürünlerine bağlı hastaneye yatışlar ve ölümler artan bir şekilde rapor edilmeye devam etmektedir. Beyana dayalı, bileşimi tamamen merak konusu, analiz ve denetimden uzak bir şekilde piyasada kontrolsüzce satılan zayıflama ürünlerinin öncelikle yasaklı maddeler bakımından denetlenmesi, daha sonra ise tüm kimyasal profillerinin çıkarılması özellikle zararlı olabilecek bitkilerin ve kimyasalların varlığının hızlı bir şekilde tespit edilmesi zaruridir. Sağlığa zararlı bileşikler içeren ürünlerinin tespitini takiben alınacak önlemler ile ciddi ya da ciddi olmayan bedellerin ödenmesinin önüne geçilebilecektir.

Tüm bunlar sebebi ile piyasadaki bitkisel zayıflama ürünlerinin risk tespiti acilen yapılmalı, bu süreçte de zayıflama adına kullanılacak kaliteli ürünler için hekim, eczacı ve diyetisyenlere danışılması gerekmektedir.

İleri okuma:

Dastjerdi A.G., Akhgari M., Kamali A., Mousavi Z., Principal component analysis of synthetic adulterants in herbal supplements advertised as weight loss drugs, Complementary Therapies in Clinical Practice, 31 (2018), 236-241.

Jairoun, A.A. Al-Hemyari S.S., Shahwan, M., Zyoud, S.H., Adulteration of Weight Loss Supplements by the Illegal Addition of Synthetic Pharmaceuticals, Molecules, 26 (2021), 6903.

Karsen H., Çalışır C., Duygu F., Karağaç L., Tavşan Ö., Zayıflama Çayı Kullanımına Bağlı Gelişen Akut Hepatit: Bir Olgu Sunumu, Van Tıp Dergisi, 18:2 (2011), 110-112.

Kokaçya M.H., Şahpolat M., Kurhan F., Sibutramin İçeren Reçetesiz Zayıflama Ürününün İndüklediği İlk Manik Hecme, Journal of Mood Disorders , 4:3 (2014), 126-129.

Zengin N., Can F.K., Can E., Şık N., Anıl A.B., Bitkisel İçerikli Zayıflama Ürünü ile İntihar Girişimi: Bir Adolesan Olgu, Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Dergisi, 2:2 (2015), 91-94.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat