Dr. Ecz. Hilal Bardakcı
Farmakognozi Anabilim Dalı
Eczacılık Fakültesi
Acıbadem Üniversitesi
E-posta: hilal.bardakci@acibadem.edu.tr
Tamamlayıcı Tıp mı? Alternatif Tıp mı?
Besin Takviyesi mi? Nutrasötik mi? Fonksiyonel Gıda mı?
Öncelikle şu alternatif tıp konusuna açıklık getirmek istiyorum. Biz eczacılar olarak her zaman tıbbın alternatifi olmadığını savunuruz. Bitkilerle yapılan tedavi yani "Fitoterapi" alternatif tıptan tamamen uzak, kanıta dayalı bir bilim dalıdır ve alternatif tıp ile yan yana kullanılması doğru değildir. Ama bu noktada da şunu söylemeden de geçemeyeceğim; eğer birisi size takla attıktan sonra 2 dakika adaçayı yağı, 5 dakika gül yağı koklatıp daha sonra 3 dakika demlenmiş lavanta çayı içirip ile Alzheimer hastalığınızı tedavi edebileceğini söylerse işte o zaman alternatif tıptan bahsediyor olabilir.
Fitoterapi’de yani bitkiler ile tedavide kullanılan pek çok ürünün aynı zamanda yiyecek olarak da kullanılıyor olması, ikisi arasında net bir sınır çizemememize neden olmaktadır. Örneğin Panax ginseng, Ginkgo biloba, Pelargonium sidoides (Umcka), Hypericum perforatum (sarı kantaron) gibi bitkiler için gıda desteği demek doğru değildir. Çünkü bahsi geçen bitkiler açlığı veya besin eksikliğini gidermek için değil hastalıkları önleyici ve/veya tedavi edici özelliklerinden dolayı kullanılırlar. İşte bu noktada yukarıda kullanılan bitkiler için "tıbbi bitkiler" demek daha doğrudur. Ama ısrarla gıda desteği denecek olursa hangi coğrafyada hangi kabile tarafından bu bitkilerin gıda olarak kullanıldığını sorabilirsiniz.
Peki fonksiyonel gıda, besin desteği ve nutrasötik nedir?
Bu terimler farklı gibi görünseler de temelde benzer şeyleri ifade ederler. Yönetmelikler sebebiyle ülkeden ülkeye farklılık gösterdikleri için farklı isimler ile anılırlar. Ortak noktaları tamamının "doğal kökenli" çoğu zaman "bitki kökenli" olmalarıdır.
"Fonksiyonel gıda (functional food)" dediğimizde normal beslenmenin bir parçası olan gıda ürünlerinin aynı zamanda da insan sağlığı için olumlu etkileri olanlardan bahsetmekteyiz. Fonksiyonel gıdalar, besin ve enerji sağlamalarının yanı sıra, belirli bir fizyolojik yanıtı artırarak ve/veya hastalık riskini azaltarak sağlığımızı olumlu yönde modüle eden diyet öğeleri olarak tanımlanabilir. Bu olumlu etkiyi artıran için gıda bileşenlerinin yine gıda olarak tüketilen ürünler içinde miktarının artırılması durumunda ortaya çıkan ürünlere de fonksiyonel gıda denir. Örneğin prebiyotiklerin çeşitli gıdaların içine eklenmesi gibi. Ortada herhangi bir ilaç formu yani farmasötik form yoktur, ancak bağırsak sağlığı için yararlı olan prebiyotikler günlük tükettiğimiz gıdaların içine ilave edilmiştir. Örnekleri daha da arttırabiliriz, folik asitçe zenginleştirilmiş un, D vitamini eklenmiş süt, kalsiyum oranı artırılmış portakal suyu gibi.
"Besin desteği (food supplement, dietary supplement)" az önce bahsettiğim sağlığa olumlu katkısı olan besinlerin veya bu besinlerin etkili bileşenlerinin beslenmeyi desteklemek amacı ile daha konsantre bir formda sunulmuş halidir. Fonksiyonel gıdalardan farkı belirli bir farmasötik forma sahip olmalarıdır. Her ne kadar belirli bir farmasötik forma sahip olsalar da beslenmeyi desteklemek amacı ile kullanılırlar, yani herhangi bir tedavi edici etkiden söz edilemez. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı besin destekleri için "takviye edici gıda" terimini kullanmakta ve takviye edici gıdaları "normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, lif, yağ asidi, aminoasit gibi besin öğelerinin veya bunların dışında besleyici veya fizyolojik etkileri bulunan bitki, bitkisel ve hayvansal kaynaklı maddeler, biyoaktif maddeler gibi maddelerin konsantre veya ekstraktlarının tek başına veya karışımlarının, kapsül, tablet, pastil, tek kullanımlık toz paket, sıvı ampul, damlalıklı şişe ve diğer benzeri sıvı veya toz formlarda hazırlanarak günlük alım dozu belirlenmiş ürünler" şeklinde tanımlamaktadır. Örneğin C vitamini bir gıda takviyesidir. Besinler ile yeterince alınmadığı düşünülüyorsa, beslenmeyi desteklemek amacı ile kullanılabilir.
"Nutrasötik (nutraceutical)" kelimesi 1989 yılında ilk kez Dr Stephen DeFelice tarafından "nutrition (besin, beslenme)" ve "pharmaceutical (farmasötik)" kelimelerinden türetilerek kullanılmıştır. Günümüzde en doğru nutrasötik tanımı ise Steven H. Zeisel tarafından yapmıştır. Zeisel’e göre nutrasötik: sağlığa olumlu katkısı olan gıda bileşenlerinin, bir farmakolojik aktivite gösterecek şekilde daha yüksek miktarlarda gıda olmayan bir taşıyıcı içerisinde sunulmuş şeklidir. Nutrasötikler ve besin destekleri arasında çok ince bir fark vardır. Nutrasötikler sadece diyete takviye yapmakla kalmamalı, aynı zamanda hastalıkları önlemeli ve/veya tedavi etmede yardımcı olmalıdır. Yani nutrasötik denildiğinde bir farmakolojik aktiviteden söz edilmektedir. Nutrasötikler, besin destekleri ile ilaçlar arasında kalan bir terimdir. Nutrasötiklere örnek olarak soya bitkisinde bulunan izoflavonoid yapısında bir fitoöstrojen olan genistein preparatlarını gösterebiliriz. Genistein’in östrojenik aktivitesi pek çok bilimsel çalışma ile kanıtlanmıştır.
Ülkemizde yukarıda bahsettiğim bu ürünler çoğunlukla "takviye edici gıda" ismi ile Tarım Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmaktadır. Konunun daha açık anlaşılması için örnek vereyim; ekinezya, sarı kantaron, ginseng ekstreleri herhangi bir beslenme eksikliğini kapatmadıkları veya bu amaçla kullanılmadıkları halde takviye edici gıda ruhsatı almaktadır. Merak ettiğim bunlar vücutta hangi vitamin, mineral ya da amino asit eksikliğini gidermektedir, yani neden gıda takviyesidir? Veya daha güzel bir örnek olarak Ginkgo biloba’yı gösterebiliriz. Hem ilaç olarak hekim kontrolünde reçete edilmekte hem de reçetesiz takviye edici gıda olarak çok kolaylıkla ulaşılabilmektedir.
Bir eczacı ve bir akademisyen olarak "bilimsel" görüşüm bu tip ürünlerin Sağlık Bakanlığı tarafından "Geleneksel bitkisel tıbbi ürün (GBTÜ)" şeklinde ruhsatlandırılması ve eczacı kontrolünde halka ulaştırılmasıdır. Çünkü GBTÜ yönetmeliklerimizde şu şekilde tanımlanmaktadır: "Bileşiminde yer alan tıbbi bitkilerin başvuru tarihinden önce Türkiye’de veya Avrupa Birliği üye ülkelerinde en az on beş yıldır, diğer ülkelerde ise otuz yıldır kullanılıyor olduğu bibliyografik olarak kanıtlanmış; terkip ve kullanım amaçları itibarıyla, hekimin teşhis için denetimi ya da reçetesi ya da tedavi takibi olmaksızın kullanılması tasarlanmış ve amaçlanmış olan, geleneksel tıbbi ürünlere uygun özel endikasyonları bulunan, sadece spesifik olarak belirlenmiş doz ve pozolojiye uygun özel uygulamaları olan, oral, haricen uygulanan veya inhalasyon yoluyla kullanılan müstahzarlar". Yani söz konusu ürünler besinden ziyade ilaç kategorisine çok daha yakındır. Ginkgo biloba örneğine tekrar baktığımızda demans hastalığında kullanımının yanı sıra kan sulandırıcı aktivitesi olduğunu görmekteyiz. Doktor reçetesi ve eczacı tarafından bu ürün halka ulaştırıldığında bu bilgi mutlaka iletilmektedir. Ancak takviye edici gıda olarak özellikle internet üzerinden kontrolsüz bir şekilde satılması istenmeyen durumların ortaya çıkmasına sebep olur.
Her geçen gün sayısı artan eczacılık fakülteleri ile her ne kadar müfredatlar üniversiteden üniversiteye değişse de, eczacılık çekirdek eğitim planında tıbbi bitkiler ve gıdalar ile ilgili pek çok ders tüm fakültelerde ortak olarak verilmektedir. Eczacılık Fakültesi’nin ilk yıllarında "Farmasötik Botanik" dersi ile eczacı adayları ilaç olarak kullanılan tıbbi bitkilerin morfolojik özelliklerini yani dış görünüşlerini öğrenirler. "Farmakognozi" dersleri ile Farmasötik Botanik dersinde morfolojik özelliklerini öğrendikleri bitkilerin kimyasal bileşimlerini, bu bileşiklerin saflaştırılması, teşhisi, tayini ve biyolojik aktivitelerini öğrenirler. İlerleyen senelerde "Fitoterapi" dersleri ile hem dış görünüşlerini hem kimyasal bileşimlerini öğrendikleri bitkilerin hangi hastalıklardan korunmak veya hangi hastalıkları tedavi etmek için kullanıldıklarını öğrenirler. Bunlarla beraber aromaterapi dersinde uçucu yağlar ile yapılan tedavileri, bitki-ilaç/gıda-ilaç etkileşimleri dersleri ile kullandıkları doğal kaynaklı ilaçlar ile sentetik ilaçların ve gıdaların etkileşimini öğrenirler, nutrasötikler dersi ile beslenme ve tedaviye takviye edici gıdalar gibi konuları öğrenirler. Tüm bu derslere rağmen eczacılar tıbbi bitki veya besin desteği kullanılması gereken durumlarda yapılan son bilimsel çalışmaları inceleyip herhangi bir etkileşiminin olup olmadığını araştırırlar.
Eczacılık Fakültelerinde ilk öğretilen şeylerden birisi Paracelsus’un "İlaç ile zehiri ayıran dozdur" sözüdür. Her ne kadar yukarıdaki terimler sağlığa yararlı besinleri ve bunların etkili bileşenlerini ifade etse de bu ürünlerin bir sağlık profesyoneli kontrolü dışında kullanılması doğru değildir. "Besin" kelimesi ile aslında yanlış olan "doğalsa güvenilirdir" imajı çizilmektedir. Özellikle bu ürünlerin eczane dışındaki kanallarda eczacı gözetimi olmaksızın satılması, çocuklardan yaşlılara her yaş grubunun bu ürünlere kontrolsüz ulaşmasını kolaylaştırmakta ve maalesef toplum sağlığı ciddi oranda tehdit etmektedir!
İleri okuma: