Lupus, otoimmun hastalık olarak bilinen bir savunma sistem bozukluğu tipidir. Otoimmun hastalıkta savunma sistemi (bağışıklık sistemi) vücudun kendi sağlıklı hücrelerine ve dokularına zarar verir. Bu da iltihaba ve çeşitli vücut dokularının zararına neden olur. Lupus eklemler, deri, böbrekler, kalp, akciğerler, kan damarları ve beyni de içeren vücudun birçok bölgesini tutabilir. Ayrıca lupus'lu insanlarda çok değişik bulgular olabilir. Bunların en sık olanları aşırı yorgunluk, ağrılı veya şişmiş eklemler, açıklanamayan ateş, deri döküntüleri ve böbrek sorunlarıdır.

Hali hazırda lupusun tam bir tedavisi yoktur. Ancak, lupus'un bulguları uygun tedavilerle kontrol edilebilir ve bu hastalığı olan insanlar aktif ve sağlıklı yaşam sürdürebilir. Lupus, alevlenme olarak bilinen aktif hastalık dönemleri ve remisyon olarak bilinen iyilik dönemleri ile karakterizedir. Alevlenmelerin nasıl önlenebileceğini ve bunların nasıl tedavi edilebileceğini anlamak, lupus'lu insanların daha sağlıklı bir hayat sürmelerine yardımcı olur.

Bilinen çoğunlukla kadınların erkeklerden daha çok lupus'lu olduğudur. Ailesel olabilir, ama hastanın çocuğu, erkek kardeşi, kız kardeşinde lupus'a yakalanma riski daha düşüktür.

Lupus geniş bir terim olarak kullanılır. Lupus' un birkaç çeşidi vardır.

Sistemik Lupus Eritematozus:

Bir çok insanın lupus dediklerinde kastettikleri hastalık formudur. Sistemik kelimesinin anlamı, hastalığın yaygın olması, vücudun birçok bölgesini etkileyebilmesidir. SLE' nin bulguları hafif veya ciddi olabilir. SLE genellikle ilk olarak 15-45 yaş arası insanları etkiler. Çocuklukta veya hayatın sonraki dönemlerinde de olabilir.

Diskoid Lupus Eritematozus:

Öncelikle deriyi etkiler. Kırmızı kabarık döküntü; yüzde, saçlı deride veya başka yerlerde ortaya çıkabilir, kabarık alanlar kalın ve pul pul olabilir. Döküntüler günler veya yıllar sonra bitebilir veya tekrarlayabilir. Diskoid Lupuslu insanların küçük bir kısmında ileride SLE gelişebilir.

İlaca Bağlı Lupus:

Tedavilerde kullanılan ilaçlara bağlı ortaya çıkan lupus formudur. Artrit, döküntü, ateş, göğüs ağrısı gibi yakınmalar görülür. Böbrek tutulumu yoktur. Yakınmalar ilaç kesilince kaybolur. Hidralazin, procainamid, metildopa, kinidin, isoniazid, fenitoin ve karbamezepinle ilaca bağlı lupus gelişebilir.

Neonatal Lupus:

SLE olan kadınların yeni doğan bebeklerinde görülür. Neonatal lupusu olan bebeklerin ciddi kalp sorunları olabilir. Bunun dışında bebeklerde deri döküntüsü, karaciğer anormallikleri veya düşük kan değerleri olabilir. Riskli bebekler saptanarak, doğum sırasında veya hemen sonrasında takip ve tedavi edilir. Neonatal lupus çok nadirdir ve SLE' li annelerin bebeklerinin çoğu tamamen sağlıklıdır.

LUPUSUN NEDENLERİNİ ANLAMA

Lupus'un, tam olarak nedeni bilinmemektedir. Genetik, çevresel ve hormonal faktörler hastalığa neden olabilirler. Kesin neden bir kişiden diğerine değişebilir. Araştırmalar genetiğin en önemli rolü oynadığını göstermektedir. Lupus'un ailesel geçebilirliği, hastalığın gelişiminin genetik temeli olduğunu göstermektedir. Genetik faktörler tek başına etkili değildir. Güneş ışığı, stres, ilaçlar ve virüsler gibi enfeksiyon yapan mikroorganizmalar da gibi durmaktadır.

Lupusta, vücudun savunma sistemi olması gerektiği gibi çalışamaz. Sağlıklı bir savunma sistem, vücudu istila eden virüsler, bakteriler ve yabancı maddelerle savaşır ve onları yok etmeye yardım eden özel proteinler olan antikorları üretir. Lupus'da savunma sistemi vücudun sağlıklı hücre ve dokularına karşı oto antikor adı verilen antikorlar üretir. Bu oto antikorlar vücudun çeşitli bölgelerinde iltihaba neden olurlar. Ek olarak bazı oto antikorlar immun kompleks denen yapılar oluşturmak için vücudun kendi hücreleri ve dokularındaki yapılarla birleşirler. Lupuslu insanlarda, bu immun komplekslerin oluşumu iltihaba ve doku hasarına katkıda bulunur.

LUPUSUN BULGULARI

Her kişi de lupus farklı bulgu ve yakınmalara neden olabilir. Bulgular hafiften ağıra doğru değişebilir ve zamanla artabilir veya kaybolabilir. Lupus'un sık karşılaşılan bulguları aşırı yorgunluk, ağrılı veya şişmiş eklemler, açıklanamayan ateş ve cilt döküntüleridir. Karakteristik cilt döküntüsü burun ve yanaklar boyunca ortaya çıkar ve kelebek veya malar döküntü denir. Diğer döküntüler yüzde ve kulaklarda, üst kolda, omuzlarda, göğüste ve ellerde ortaya çıkar.

Lupusun diğer bulguları göğüs ağrısı, saç dökülmesi, güneş hassasiyeti, anemi, soğuk ve strese bağlı parmaklarda morarma veya kızarıklık (raynaud fenomeni) oluşmasıdır. Bazı insanlarda baş ağrısı, baş dönmesi, depresyon veya bayılma nöbetleri görülür. Bazı bulgular, tanı konulduktan yıllar sonra ortaya çıkabilir.

Bazı lupus'lu hastalarda, sadece deri veya eklem gibi vücudun bir sistemi etkilenebilir. Vücudun hangi sisteminin ne derecede ciddi etkilendiği kişiden kişiye değişir. Sıklıkla eklemler ve kaslar etkilenir. Artrit (eklem iltihabı) ve kas ağrılarına neden olur. Fakat bu eklem tutulumları iltihaplı eklem romatizmasından farklı olarak nadiren kalıcı sakatlık oluşturur. Ayrıca vücudun diğer sistemleri de lupus'dan etkilenebilir.

Böbrekler: SLE' de oluşan böbrek iltihabı (nefrit), vücuttan atık ürünlerin ve diğer zararlı maddelerin etkin bir şekilde uzaklaştırılmasını bozabilir. Yani böbrek yetmezliği oluşabilir. Böbrekler sağlık için çok önemli olduğundan lupus'lu böbreklerde kalıcı zararın önlenmesi için genellikle yoğun ve ağır ilaç tedavisi gerekir. Genellikle böbrek tutulumu ile ilişkili ağrı olmamasına rağmen bazı hastalar bileklerinin şiştiğini bildirebilirler. Sıklıkla böbrek hastalığının teşhisi anormal idrar testleri ve kanda üre, kreatinin testi ile konulur.

Merkezi Sinir Sistemi (Beyin ve Beyincik): Bazı hastalarda lupus beyin ve merkezi sinir sistemini etkiler. Bu baş ağrısı, baş dönmesi, hafıza ile ilgili sorunlar, görme problemleri, inme veya davranış ve huy değişimlerine neden olabilir. Ayrıca bulguların bazıları, lupus'un bazı tedavileri veya hastalıkla ilişkili stresten kaynaklanabilir.

Kan Damarları: Kan damarlarında damar duvarı iltihabı oluşabilir (Vaskülit). Oldukça ciddi bir durumdur ve ciddi bir tedavi gerektirir.

Kan: Lupus'lu insanlarda anemi (kansızlık) veya lökopeni (beyaz kan hücrelerinin sayısında azalma) gelişebilir. Lupus ayrıca kan pulcuklarının sayısının azalmasına, yani trombositopeniye neden olarak kanama ihtimalini artırır. Lupus'lu bazı insanlarda pıhtı oluşma riski artmıştır.

Akciğerler: Bazı lupus'lu insanlarda plörit yani göğüs boşluğunu örten zarın iltihabı gelişir ve solunumla göğüs ağrısına neden olur. Lupus'lu hastalarda ayrıca pnömöni (zatüre) de olabilir.

Kalp: Bazı lupus'lu insanlarda kalbi besleyen damarlarda (koroner vaskülit), kalbin kendisinde (miyokardit veya endokardit) veya kalbi saran zarda (perikardit) iltihap oluşabilir ve göğüs ağrısı, kalp yetmezliği, çarpıntı gibi şikayetlere neden olabilir.

LUPUSUN TANISI

Lupusun tanısı zor olabilir. Bu hastalığın tanısını doğru koymak için bulguları bir araya getirmek zaman alabilir. Lupus'un tanısını doğru koyma, doktor tarafından bilgi ve dikkati, hasta tarafından ise iyi bir iletişimi gerektirir. Doktora tam, doğru bir tıbbi hikaye (örneğin hangi sağlık problemlerinin olduğu ve ne kadar sürdüğü) anlatmak tanı işlemi için önemlidir. Bu bilgi fizik muayene ve laboratuar testlerinin sonuçları ile pekiştirilir ve doktor hastanın gerçekten hastalığı varsa tespitine yardım eder. Tanıya ulaşmak zaman alabilir ve giderek yeni bulgular ortaya çıkabilir. Tek başına bir test bir kişinin lupus olup olmadığını saptayamaz ama bazı laboratuar testleri doktorun tanı koymasına yardım edebilir. En faydalı testler lupus'lu insanlarda sıklıkla gelişen belirli kan oto antikorlarının gösterilmesidir. Örneğin anti nükleer antikor testi (ANA) birçok lupus'lu hastada pozitiftir. Ancak bazı ilaçların kullanılması sonrası, bazı enfeksiyonlarda ve diğer hastalıklar da pozitif sonuç olabilir. ANA testi basitçe doktorun tanı koymasında diğer ipuçlarına dikkat etmesini sağlar. Lupus'lu insanlara daha spesifik (hassas) oto antikorların tipleri için kan testleri de olmasına rağmen lupus'lu insanların tamamında bu testler pozitif değildir. Bu antikorlar anti-dsDNA, anti-Sm, anti-RNP, anti-Ro (SSA) ve anti-La (SSB) dır. Doktor lupus tanısı koymada yardımcı olması için bu antikor testlerini isteyebilir. Bazı testler daha az sıklıkla kullanılırlar ve tanıda yardımcı olabilirler. Doktor deri ve böbrek biyopsisi isteyebilir. Bütün bu testler doktora tanı koymasında ip ucu ve bilgi veren vasıtalardır. Doktor, bir kişinin lupus olduğunu saptamak için tablonun tamamına (tıbbi hikaye, bulgular ve test sonuçları) bakmalıdır.

Diğer laboratuar testleri, tanı bir kere konduğunda hastalığın ilerlemesini görüntülemede tedavinin takibinde kullanılır. Tam kan sayımı, idrar tetkikleri, kan kimyası ve eritrosit sedimantasyon (ESR) hızı da değerli bilgiler verebilir. ESR vücuttaki iltihabın bir ölçüsüdür. Diğer bir test de, kompleman denen bir grup kan proteininin seviyesinin ölçülmesidir. Lupus'lu hastalarda, özellikle hastalığın alevlendiği dönemlerde sıklıkla düşük kompleman seviyeleri vardır.

Lupus İçin Tanısal Araçlar:

  • Tıbbi hikaye
  • Tam fizik muayene
  • Laboratuar testleri
  • Tam kan sayımı
  • Eritrosit sedimantasyon hızı: artmış ESR vücuttaki iltihabı gösterir.
  • İdrar tetkiki
  • Kan kimyası
  • Kompleman seviyeleri (C3, C4): Özellikle alevlenmelerde sıklıkla düşüktür.
  • Anti nükleer antikor testi (ANA) : Lupuslu hastaların çoğunda pozitiftir, ama ANA pozitifliğinin başka sebepleri de vardır. Diğer başka hastalıklarda da ANA pozitif olabilir.
  • Diğer antikor testleri: Anti-dsDNA, anti-SM, anti-RNP, anti Ro (SSA), anti-La (SSB) bu testlerin bir veya daha fazlası, bazı lupuslu insanlarda pozitif olabilir.
  • Sifiliz (bel soğukluğu) testi: lupuslu insanlarda yanlış pozitifliği olabilir. Hastada sifiliz olmadığı halde sifiliz testleri pozitif çıkabilir.
  • Deri veya böbrek biyopsisi

LUPUSUN TEDAVİSİ

Lupus'un tanı ve tedavisi tam bir takım çalışmasıdır. Bir kişi kendi aile doktoruna veya dahiliye uzmanına gidebilir veya Romatolog'a müracaat edebilir. Romatologlar; kas iskelet sistemi hastalıkları ve bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklarda uzmanlaşmış doktorlardır. Bu hastalığın tedavisi romatolog tarafından diğer uzman hekimlerden de faydalanılarak yapılır. Tedavinin alanı ve etkinliği son zamanlarda dramatik olarak artmıştır. Hasta için doktorla yakın olmak ve tedavide aktif bir rol almak önemlidir. Bir kere lupus tanısı konduğunda doktor, hastanın yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu, bulguları ve yaşam tarzını esas alan bir tedavi planı düzenler. Tedavi planı bireyin ihtiyaçlarına göre şekillenir ve zamanla değişebilir. Tedavi planın geliştirilmesinde doktorun, birkaç hedefi vardır: alevlenmelerin önlenmesi, alevlenme olduğunda tedavisi ve komplikasyonların (hastalığa bağlı vücut hasarı) en aza indirilmesidir. Doktor ve hasta tedaviyi mümkün olduğunca etkili hale getirmek için, düzenli olarak kontrollerde tedaviyi değerlendirmelidirler.

Lupus tedavisinde birkaç tip ilaç kullanılır. Doktorun seçtiği tedavi, hastanın bireysel yakınmalarına ve ihtiyaçlarına göre ayarlanır. Eklem ağrısı, ateş ve şişliği olan insanlar için, nonsteroidal antiinflamatuar (NSAİİ) (ağrı kesici iltihap giderici) ilaçlar olarak adlandırılan, iltihabı azaltan ilaçlar kullanılır (voltaren, endol, naprosyn, majezik gibi). Bu ilaçlar ağrı, şişlik ve ateşi kontrol etmek için yalnız veya diğer ilaç tipleri ile birlikte kullanılabilirler. NSAİİ' lerin sık görülen yan etkileri mide ile ilgili yakınmalardır. Bazı lupus hastalarında NSAİİ' leri alırken karaciğer ve böbrek ile ilgili sorunlar gelişebilir. Bu ilaçları alırken doktorla yakın temas halinde olmak önemlidir.

Antimalaryal ilaçlar (Quensyl, Plaquanyl), lupus tedavisinde sıklıkla kullanılan diğer bir grup ilaçlardır. Bu ilaçlar aslen sıtma hastalığının tedavisinde kullanılır. Ama doktorlar lupus tedavisinde de faydalı olduğunu bulmuşlardır. Antimalaryallerin lupusta nasıl etkili olduğu tam belli değildir ama bilim adamları bağışıklık yanıtının bazı kısımlarını baskılayarak çalışabileceklerini düşünüyorlar. Lupus tedavisinde; hidroklorokin (Plaquenyl, Quensyl), klorokin (Klorokin) ve kinakrin (Atabrin e) kullanılır. Yalnız veya diğer ilaçlarla birlikte kullanılabilirler. Genellikle yorgunluk, eklem ağrısı, deri döküntüleri ve akciğer iltihabı tedavisinde kullanılırlar. Antimalaryallerin yan etkileri mide yakınmaları ve çok nadir olarak gözün retinasında birikim şeklinde olabilir. Bu ilaçları kullanırken 6 ya da 12 ayda bir görme alanı ile göz kontrolü yaptırmalısınız.

Lupusun ana tedavisi kortizonlarla olur (Prednol, Deltakortril, Ultralan, Flantadin vb). Kortikosteroidler (kortizon), doğal bir hormon olan kortizol ile ilişkilidirler. İltihabı hızlı bir şekilde baskılayarak çalışırlar. Kortikosteroidler ağız yoluyla, cilde sürülen kremlerle veya enjeksiyonla verilebilir. Güçlü ilaçlar olmaları nedeni ile en faydalı olan en düük dozu ayarlamak gereklidir. Kortikosteroidlerin kısa dönemdeki yan etkileri şişme, iştah artışı, kilo alma ve kişilik ve huy değişilikleridir. Bu yan etkiler genellikle ilaç kesildiğinde kaybolurlar. Kortikosteroidlerin aniden kesilmesi tehlikeli olabilir. Yavaş yavaş doktor kontrolünde kesilmelidir. Bazen doktorlar büyük miktarda kortikosteroidi toplar damar yoluyla verirler (bolus veya pulse tedavi). Bu tedavide tipik yan etkiler daha azdır ve yavaş yavaş ilacın kesilmesi gerekli değildir.

Kortikosteroidlerin uzun dönemdeki yan etkileri, deride esnek izler (ciltte yırtıklar), kaslarda erime, vücut yağ dağılımında değişiklik (ensede kalınlaşma, ay dede yüzü) aşırı saç uzaması, osteoporoz, vücutta su ve tuz tutulumu, yüksek kan basıncı, arterlerde hasar (erken damar sertliği) yüksek kan şekeri, enfeksiyonlara yatkınlık ve katarakttır. Tipik olarak kortikosteroidlerin daha yüksek dozlarında, daha ciddi yan etkiler olur. Ayrıca daha uzun süre alındığında, yan etki riski daha fazladır. Kortikosteroid alan lupuslu hastalar, osteoporoz (zayıf, kırılgan kemikler) riskini azaltmak için ek kalsiyum ve D vitamini almalıdırlar.

Böbrekleri veya merkezi sinir sistemi lupus'tan etkilenmiş hastalar için, bağışıklık sistemini baskılayıcı (immunosüpresif) ilaçlar kullanılabilir. Azathioprin (İmuran), mikofenilat mofetil (cell-cept) ve siklofosfamid (endoksan) gibi immunosüpresifler bazı bağışıklık hücrelerinin üretimini engelleyerek aşırı çalışan bağışıklık sistemini kontrol ederler. Bu ilaçlar ağız yoluyla veya damar yoluyla verilebilirler. Yan etki olarak: bulantı, kusma, saç kaybı, mesane problemleri, üreme kabiliyetinde azalma (geçici veya kalıcı kısırlık), artmış kanser ve enfeksiyon riski olabilir. Yan etki riski tedavi süresi uzadıkça artar. Lupus'un diğer tedavilerindeki gibi immunosüpresiflerin kesilmesinden sonra nüksetme riski vardır.

Doktorla yakın temas lupus'un tedavisinin mümkün olduğunca başarılı olmasını sağlar. Bazı tedaviler zamanla yan etkilere neden olduğu için yeni bulguları, şikayetleri doktora zamanında bildirmek önemlidir. Ayrıca doktorla konuşmadan tedaviyi durdurmak veya değiştirmemek de önemlidir. Lupus tedavisinde birçok hasta hastalığın diğer alternatif tedavi yöntemlerini denemektedir. Uygulanan bazı alternatif tedavi yaklaşımları: özel diyetler, ek gıdalar, balık yağları, merhem ve kremlerdir. Bu yöntemler zararlı olmamalarına rağmen, bu güne kadar faydalı olduklarını gösteren araştırma da yoktur. Bazı alternatif veya tamamlayıcı yaklaşımlar, hastanın kronik bir hastalıkla yaşamanın verdiği stresin üstesinden gelmesine veya bir kısmını azaltmasına yardım edebilir. Eğer doktor bu tedavinin değeri olduğunu ve zararlı olmadığını hissederse, hastanın tedavi planına dahil edebilir. Ancak düzenli sağlık kontrolünün veya ciddi bulguların tedavisinin ihmal edilmemesi önemlidir.

LUPUS VE HAYAT KALİTESİ

Lupus'un bulguları ve tedavisinin potansiyel yan etkilerine rağmen, lupus'lu insanlar yüksek hayat kalitesine sahip olup normal bir yaşam sürebilirler. Lupus'un tedavisinde anahtar, hastalığı ve hasta stresini anlamaktır. Pek çok lupus'lu hasta, atak öncesinde yorgunlukta artış, ağrı, döküntü, ateş, mide rahatsızlığı, baş ağrısı veya baş dönmesi yaşar. Alevlenmeleri önleyecek tedaviler faydalı olur. Güneşte kalmamaya çalışmalısınız. Yoğun güneşlenme bazı hastalarda alevlenmeyi tetikleyebilir. Sabah saat 10:00 ile akşam 16:00 saatleri arasında dışarı çıkmamaya çalışın. Evden dışarı çıkacaksanız güneş gören yerlerinize en az 30 koruma faktörlü güneş kremleri sürün ve krem kurudukça tekrar sürün. Geniş kenarlıklı şapkalar takın. Güneş gözlüğü kullanın. Kendinize yeterli dinlenme zamanı ayırın.

Ayrıca şikayetleriniz kötüleştiğinde doktora gitmek yerine düzenli doktor kontrolünde olun. Düzenli tıbbi muayeneden geçmek ve laboratuar testlerini yaptırmak, doktorun değişiklikleri yakından takip etmesini ve alevlenmelerin önceden yakalanmasını sağlayabilir. Hastanın özel ihtiyaçlarına ve durumuna göre hazırlanmış olan tedavi planı gerektiğinde yeniden düzenlenebilir. Eğer yeni bulgular erken tanınırsa, tedavi daha etkili olabilir. Doktor güneşten korunma, düzenli egzersizlerin önemi, istirahat, aile planlaması ve doğum kontrolü gibi konularda rehberlik edebilir. Lupus'lu insanlar enfeksiyona daha yatkın olduğundan yıllık grip (influenza) aşısı tavsiye edilmektedir.

Lupus'lu insanlar jinekolojik muayene ve meme muayenesi gibi düzenli sağlık kontrolünden geçmelidir. Düzenli diş muayenesi tehlikeli enfeksiyonların önlenmesinde yardımcı olabilir. Kortizon veya antimalaryal tedavi alıyorsa, göz problemlerinin teşhisi ve tedavisi için yıllık göz muayenesi yapılmalıdır.

Lupus'lu insanlar için sağlıklı kalmak ekstra çaba gerektirir. İyilik halini sürdürmek için tedaviler geliştirmek çok önemlidir. İyilik vücuda, akla ve ruha yakın dikkati içerir. Lupus'lu insanlar için sağlıklı olmanın birinci amaçlarından biri de, kronik bir hastalık sahibi olmanın verdiği stresle başa çıkmaktır. Etkili stresle başa çıkma yöntemleri kişiden kişiye değişir. Stresle başa çıkmada yardımcı olabilecek yollardan bazıları; egzersiz ve rahatlama yöntemlerine zaman ve enerji harcamaya öncelik vermektedir.

İyi bir hasta destek sistemini geliştirmek ve sürdürmek de önemlidir. Bu destek sistemi: aile, arkadaşlar, tıp çalışanları, toplumsal organizasyonlar ve destek gruplarını içerebilir. Bir destek grubuna katılmak ruhsal ve duysal anlamda yardım sağlayabilir, öz saygınlık ve moral kazandırabilir ve beceriler kazanmaya yardım edebilir.

Lupus hakkında daha fazla şeyler öğrenmekte hastalıkla başa çıkmada yardımcı olabilir. Çalışmalar göstermiştir ki daha iyi bilgilendirilmiş ve kendi tedavilerinde daha aktif yer almış hastalar daha az ağrı çekmiş, doktoru daha az ziyaret etmiş özgüvenini sağlamış ve daha aktif durmuşlardır.

LUPUSLU KADINLARDA HAMİLELİK

Yirmi yıl önce lupus'lu kadınlara hastalığın alevlenme riski ve artmış düşük riski nedeniyle hamile kalmaması önerilirdi. Lupus hamilelikte alevlenme gösteren bir hastalıktır. Bunun sebebi hamilelikte artmış östrojen (kadınlık hormonu) seviyeleridir. Araştırmalar ve tedaviler sayesinde, çok sayıda lupus'lu kadın, başarılı bir hamilelik dönemi geçirebilmektedir.

Lupus' da hamileliğin hala yüksek risk olarak görülmesine rağmen, birçok lupus'lu kadın, bebeklerini hamileliğin sonuna kadar düşük yapmadan güvenli olarak taşıyabilmektedir. Uzmanların kesin sayıda hem fikir olmasına rağmen lupus'lu kadınların gebeliklerinin %20-25 i düşükle sonuçlanıyor. Hastalığı olmayan kadınlarda ise bu oran %10-15 dir. Hamilelikten önce doktorla beraber hamileliğin planlanması önemlidir. İdeal olarak, hamile kalmadan önce bir kadında lupus'un hiçbir belirti ve bulgusu olmamalı ve son 6 aydır hiçbir ilaç tedavisi almamış olmamalıdır.

Bazı kadınlarda hamilelik sırasında veya sonrasında bir alevlenme olabilir. Bazılarında ise bu olmayabilir. Hamile lupus'lu kadınlar, özellikle kortizon alıyorken hipertansiyon, şeker hastalığı gibi durumlara daha yatkındır. Bundan dolayı hamilelik süresince düzenli muayene ve iyi beslenme gereklidir. Doğum zamanında bebeğin özel tıbbi bakım gerektirdiği durumlarda, yeni doğan yoğun bakım ünitesiyle görüşülmelidir. Lupus'lu kadınların bebeklerinin %25 kadarı prematüre (erken) doğarlar ama doğuştan bozuklukları hastalıkları olmaz.

Hamilelik süresince tedavi verilirken verilen ilaçlara dikkat edilmesi önemlidir. Kadın ve doktoru, anne ve bebeğe olası riskler hakkında ve faydaları hakkında dikkatli olmalıdır. Lupus tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar hamilelik boyunca kullanılmamalıdır. Çünkü bu ilaçlar bebeğe zarar verebilir veya düşüğe neden olabilirler. Hamile kalmış lupus'lu bir kadının, doğum uzmanı ve romatolog tarafından yakın takip edilmelidir. İki doktor beraber çalışarak hastanın ihtiyaçlarını ve durumunu değerlendirebilirler.

Düşük korkusu, birçok hamile lupus'lu kadın için gerçektir. Araştırmacılar, antikordiyolipin antikor ve lupus antikoagülan (ikisi antifosfolipid olarak anılır) denen iki lupus oto antikorunu tanımlamışlardır. Bunlar düşük riski ile ilişkilidirler. Bu antikorları olan hamile kadınların erkenden saptanması, doktorların düşük riskini azaltmak için adım atmasına yardım edebilir. Bu antikorlar için testleri pozitif olan ve öncesinde düşüğü olan hamile kadınlar, genellikle bebek aspirini veya heparinle hamilelik boyunca tedavi edilirler. Vakaların az bir kısmında, Anti-Ro ve Anti-La denen özel antikorlara sahip kadınların bebeklerinde, döküntü veya düşük kan düzeyleri gibi lupus semptomları vardır. Bu çocukta Sistemik Lupus Eritematosuz olduğunu göstermez ve hemen daima geçicidir. Neonatal lupus bulguları olan bebeklerin çoğunun tedaviye ihtiyacı yoktur.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat