SAĞLIK SORUNLARINA FARKLI BAKIŞ –SAĞLIĞIN ANALİZİ

Sanayi devrimi ve teknolojik yenilikler sayesinde üretim araçlarına sahip olanlar, pazar için daha fazla malı daha ucuza üretme imkanı yakaladı.Ancak bu üretimler için sürekli istikrarlı ve ücretli emeğe ihtiyaç vardı.Bu ihtiyaca karşılık küçük yerleşim alanlarından,kırsal alanlardan kentlere iş bulma ve daha iyi yaşam umuduyla göçler başladı.Kentlere olan bu göçler kalabalık nüfusları sağlıksız yaşam koşullarında bir araya getirdi.

Kentlerde oluşan bu topluluklar sanayide düşük ücretlerle çok uzun mesaili ( 16-18 saat) iş koşullarında çalışmaya başladılar.Bu olumsuz koşullar sağlıksız beslenme ve yeterince dinlenememe sonucunu doğurdu.

Böylece kentlerde salgın hastalıklara yol açan zemin oluşmaya başladı.Oysa sanayinin ekonomik sisteme katkıda bulunacak sağlıklı emeğe,yönetimlerin de ülkenin güvenliğini sağlayacak askerlere ihtiyacı vardı.Tam bu noktada devletin sağlık alanına ilk müdahaleleri başlar.Çünkü sağlıklı asker ve sağlıklı işçi ekonomik yaşamın ve devamlılığın olmazsa olmazlarıdır.Sağlık alanına yapılan ilk harcamalar genel nüfusun askeri ve ekonomik sisteme katkıda bulunmasına yetecek düzeydedir.(19 yüzyıl ortası ile 20 yüzyıl başları.)

İlerleyen dönemlerde yoğun rekabet ve kar oranlarındaki düşüşlere bağlı olarak yapılandırılan ve karlılığı esas alan üretim modelleri kirlilik,stres,iş kaynaklı hastalıklar,kimyasalların gıdalara,giyeceklere ve yaşam alanlarına sorumsuzca uygulanması sonucunu doğuracaktır.Bu sonuçlar bireysel ve toplumsal hastalıkların başlıca sebebi olacaktır.

Aynı zamanda bu üretim ilişkileri farklı ekonomik yapıda sınıflar,zenginlikte eşitsizlikler doğurmuş böylece toplumda düzeni koruyacak kurumlara ihtiyaç oluşmuştur.Sağlık,parlamento,adalet( hukuk),medya..v.s Oluşan bu kurumlar toplumsal düzeni sağlama görevini yürütürken bir çok olumsuzluğun gerçek nedenini görmemizi engellemiştir.

Sağlık ve Tıp uygulamalarında hastalıkların gerçek nedenini görmemize engel olmasına örnek olarak;stres ve depresyona neden olan toplumsal etmenler de bir farklılık olmamasına rağmen verilen ilaçlarla başka bir ruh hali oluşturulmaya çalışılmasını gösterebiliriz..

Sağlık sistemi hastalığı kişisel düzeyde görerek kötü sağlığın toplumsal ve politik belirleyicilerini ve sosyoekonomik koşullarını gizler.Hastalığı önlemek ve sağlığı korumaya odaklanmak yerine kişisel tedavilere yönelir.

Sadece sağlıkta değil sosyolojik olarak ta oluşturulan bir takım ideolojilerle bir çok olumsuzluk meşrulaştırılmıştır.

Kadınların çocuk bakımında erkeklerden daha uygun olduğu fikri cinsiyet ilişkilerinin meşrulaştırılmasına,

Siyah ırkın beyaz ırktan daha az zeki olduğu savı siyahların köleleştirilmesi ve ağır işlerde çalıştırılmasının meşrulaştırılmasına ve bu ağır işlerde yaralanmaların siyahlarda fazla görülmesi az zeki olduklarını pekiştirmede kullanılmıştır.

Yakında kutlanan Dünya Emekçi Kadınlar Günü ucuz kadın emeğini meşrulaştırma ve gönül alma olmasın..

Sağlıkta oluşturulan kişiye özel sağlık kendi sağlık politika ve uygulamalarını geliştirmiş,sağlık ve ilaç; silah sanayinden sonra dünyanın en büyük sektörü haline gelmiştir.Çok kazan çok harca felsefesiyle tırmandırılan sağlık harcamaları devletlerin bütçelerini zorlamaya başlamış,kamunun bu hizmetleri yürütemediği veya pahalı yaptığı fikrinde birleşilmiş sağlık kamusal alandan özel alana ihale edilmiştir.

Sağlıkta ‘’ kişiye özel sağlık’’ uygulamasını genel sağlık politikası haline getiren hatalı başlangıçtan sonra sağlığın özel alana açılması hatalar zincirini oluşturmuş ve sağlıkta ticarileşmenin önünü açılmıştır.Büyük hacimlere ulaşan sağlık sektörü büyük sermaye gruplarının zaten yoğun ilgisini çekmekteydi.Sermaye hemen bu alana girerek sektörde zincir yapılanmalar oluşturdu ve oluşturmaya devam etmektedir.

Karlılığı varlık sebebi olan sermaye grupları sağlıkta esas olan tedavi ve güvenilirlik ilkesini ikinci plana itmiş,çok harca çok kazan mantığı ile sağlık harcamalarının akıl almaz boyutlarına ulaşmasını sağlamıştır.Devletlerin harcamaların kısılması ve azaltılması yönünde aldıkları kararlar sektörde ilk başta kar marjlarının azaltılması ile sonuçlanmıştır.

Ancak hastalıkları yaratan koşullar da hiçbir iyileşme olmadığı için hastalıklar ve harcamalar sürekli artmıştır.Devletler sonuçla ilgilendiğinden sonuca yönelik önlemler almaya devam etmişler.Sağlıkta Dönüşüm, Global Bütçe bizim buluşlarımız değil.Bu kararlarda sadece harcamalara sınırlama getirme gayreti var.Bu kararların doğal sonucu sektörde mal ve hizmetlerin fiyatlarının düşürülmesi olmuştur.İlaçta referans fiyat uygulaması da maalesef bizim buluşumuz değil.

Alınan bu son önlemlerde ilacın olmazsa olmazları terapotik etki ve güvenilirlik ilkeleri ikinci plana itmiş fiyat belirleyici unsur olmuştur.

Sağlık sektörü ülkelerin gelişmişliğine ( kendi sistematiğindeki değerlendirmeyle) göre tamamen veya kısmen sermaye gruplarının egemenliğine girmiş ve ticarileşmiştir.

Sağlık sektörü çalışanları ise oluşan yeni sağlıkçı (hekim)-hasta ilişkileri çerçevesinde çelişkiler ve sıkıntılar yaşamaya başlamışlardır.Sistem hasta-hekim ilişkisini iş ilişkisine çevirmiştir çünkü.Aynı sorun ilaç ve tıbbi malzemelerde yaşanmaya başlamış,ilacın veya tıbbi malzemenin güvenilirliği ve etkinliği ile ticari karlılığı bir çıkar etkileşimi oluşturacak hal almıştır.Sağlık sektörü etik sorunlar yaşamaya başlamıştır.Ne kadar para o kadar sağlık sistemi meşrulaştırmıştır.Bizde açıklıkla dile getirilmeyen bu mevzu gelişmiş denilen ülkelerde kabul görmüş olgudur.

Mevcut üretim ilişkilerinden kaynaklanan sosyoekonomik etkenler,kirlilik, stres,yabancılaşma,iş kaynaklı hastalıklar,kimyasalların gıdalara ,giyeceklere,yaşam alanlarına pervasızca uygulanmasına karşı önlemler alınmadıkça ,farklı çözümler üretip uygulamaya gidilmedikçe sağlıkta ve sosyal devlet uygulamalarında sorunlar artarak devam edecektir.İnsanların çektikleri acılar,sıkıntılar ve kayıpları sistemin hediyesi olacaktır. Saygılarımla.

‘’İnsanların ve toplumların bilincini yaşadıkları ekonomik koşullar belirler.’’

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat