NTV YAKIN PLAN 01/HAZİRAN/2006 İSTANBUL ECZACI ODASI BAŞKANI Ecz. ZAFER KAPLAN "SAĞLIKTA TASARRUF" KONULU OTURUMDA YAPTIĞI KONUŞMA

Konu: Sağlıkta tasarruf
Konuklar: İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan ve Özel Hastaneler ve Özel Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkan Yardımcısı Ömer Güzel


Oğuz Haksever: Yeşil kart kullananların sağlık harcamaları geçen yıl 306 milyon Ytl. Bu yıl ilk 4 ay’da sayı 1 milyar 210 milyon Ytl. Yüzde 252'lik bir artış söz konusu. İlaç harcamalarında da muazzam sıçramalar var. SSK'nın sadece 6 ilaçta harcaması 2005 yılında 2004 yılına göre 13 kat artmış. Miktar verirsek belki daha iyi anlaşılır. Tıp kurumu genel sekreteri'nin verdiği sayılara göre söz konusu 6 ilaca 2004 yılında 8 milyon Ytl harcanmış. Bu miktar 2005 yılında 100 milyon Ytl'ye fırlamış. Türkiye'nin birden bire kitlesel olarak sağlığı mı bozuldu? Yoksa sağlık hizmetinde suiistimaller mi alıp başını gitti? Akla bu sorular geliyor. Zaten ilgili bakanlıklar da IMF'nin de uyarısı doğrultusunda harcamaları kısmak için aldığı tedbirleri uygulamaya hazırlanıyor. Ayakta tedavide tek tip fiyat tarifesi ve yatarak tedavide paket fiyat uygulaması gibi tedbirler söz konusu. İyi günler efendim. Sağlık harcamalarında tasarruf tedbirlerini Yakın Plan’a alıyoruz. Önce büyük ölçüde şekillenen tedbir paketinin ayrıntıları.

-Maliye bakanlığı koordinatörlüğünde yürütülen çalışmalarda tedavi ve ilaç giderlerinin kontrol altına alınmasına dönük çeşitli alternatifler üzerinde duruldu. Büyük ölçüde şekillenen tedbir paketinin ana hatları şöyle: yataklı tedavilerdeki paket fiyat uygulaması ameliyatlar dışındaki tedavileri de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacak. Ayakta tedavilerde aynı rahatsızlık için uygulanan farklı fiyatların önüne geçmek için sabit fiyat sistemine geçilecek. Özel hastanelere kayan hastalar yeniden devlet hastanelerine yönlendirilecek. Yeşil kart harcamaları denetime alınacak, yeşil kartlıların özel hastanelerden aldığı ultrason, röntgen gibi gereksiz hizmetlere son verilecek. İlaçta, hastalar daha ucuz olan eşdeğer-jenerik ilaçlara yönlendirilecek. Sağlık bakanlığı'na tedavi ve ilaç giderleri için belli bir bütçe tahsis edilecek. Her ayın sağlık ödemesi önceden belli olacak ve maliye bakanlığı o tutardaki ödeneği serbest bırakacak. Acil ve zorunlu hallerde bütçenin dışına çıkılabilecek. Uygulanacak bu tedbirlerle yıl sonuna kadar sağlık harcamalarından 1.4 milyar Ytl tasarruf sağlanması planlanıyor.

Oğuz Haksever: Konuyu üç kesimin temsilcileriyle ele alacağız. Doktor Hüseyin Demirdizen; İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri telefon hattında. Stüdyomuzda da İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan ve Ömer Güzel; Özel Hastaneler ve Özel Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkan Yardımcısı. Önce telefon hattındaki konuğumuzla başlıyoruz. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen’le. Hüseyin bey merhaba.

Oğuz Haksever: Çok teşekkür ediyoruz, sağolun. Tekrar İstanbul’daki konuklarımızı belki hatırlatmakta yarar var. Zafer Kaplan, İstanbul Eczacılar Odası Başkanı ve Ömer Güzel, Özel Sağlık Kuruluşları ya da Özel Hastaneler Sağlık Kuruluşları Derneği Başkan Yardımcısı. Zafer bey sizinle başlayalım. Bu ilaç meselesi üzerinde muazzam sıçramalar görüldü. Sadece 6 ilaç belki tabloyu o verebiliyor mu bilmiyorum ama neler oluyor sizce orada?

 Ecz. Zafer Kaplan: Evet. Şimdi efendim sağlıktaki ve ilaçtaki temel tercih sayın tabip odası yöneticisinin anlattığı gibi AKP’nin seçim raporunda da programında da yayınlandığı gibi kamunun bu hizmetten vazgeçmesi ve özel sektöre açılması. Temel tercih bu ve işte bugün yaklaşık 1.5 sene geçtikten sonra uygulamaların yoğunlaşmasından sonra neredeyse bir tren kazasıyla karşı karşıyayız. Olan biten şu; o piyasa çözümleri işe yaramamıştır. Hele sizin ciddi bir denetim, kontrol ve nitelikli uzman kadronuz yoksa, öyle bir altyapı otomasyon sisteminiz yoksa kontrol anlamında ve işte orada bu kaçınılmaz bir sonuçtur ve öngörülmüştür.

Oğuz Haksever: Kaçınılmaz mı? Yani piyasa kötü bir şey mi? Kötü insanlar mı var orada?

 Ecz. Zafer Kaplan: Efendim sağlıkta geçerli değil. Sağlıkta asimetrik bir tavır vardır. Sağlıkta sağlık hizmetini sunan hekim, eczacı, sağlık profesyoneli karşısındaki tüketiciyle herhangi bir pazarlık, herhangi bir arz talep dengesi oluşmaz orada. Orada asimetrik bir ilişki vardır. Bilgiyi sunan öbür taraftaki savunmasız tüketici onun alıp tüketmek zorundadır. Böyle bir ilişkide piyasa çözümleri işe yaramaz. Buradaki rekabet ancak tanıtım, promasyon gibi boyutlarda gerçekleşir. O da zaten hepsi tüketime yönelik unsurlardır. Dolayısıyla bu sistem bu şekilde yürümemeye başlamıştır. İlaçtaki meseleye gelince, ilaçtaki, pazardaki ilaç gidişatına baktığımız zaman tamamen yabancıların yine tüketime yönelik ve onların tüketimi pompalayan baskılarla, o mevzuatı değiştirme yönünde çabalarını görüyoruz ve ilaçta işte bugün sizin sözünü ettiğiniz o 5 kalemdeki milyonlarca dolarlık tüketim artışı bu çabanın sonucudur. Şimdi haklı olarak bugün sağlık otoritesi artık tedbir almak noktasına gelmiştir.

Oğuz Haksever: Anladım. Tedbirlere geleceğiz efendim.

 Ecz. Zafer Kaplan: Evet tedbirlere geleceğiz.

Oğuz Haksever: Pekala. Gelelim alınan tedbirler, nasıl tedbirler sizce? Mesela ilaçta işte yeniden jenerik ilaç uygulamasına gidişat var. Belki kısıtlamalar olacak, ne diyorsunuz Zafer bey?

 Ecz. Zafer Kaplan: Evet efendim. İlaçla ilgili noktaya geldiğimiz zaman ilaçta da temel bir yanlış tercih yapıldı. Türkiye’deki ilaçların fiyatları euro olarak Avrupa Birliği’ne endekslendi. Yani düşünün ki Türkiye’de yüzde 60 üretim Türkiye’de olan tüm girdileri Türkiye’den olan ilaçlar var. Onların dahil hepsinin fiyatı Avrupa’ya euro cinsinden endekslendi. Çok rahat tahmin edebileceğiniz gibi Avrupa’daki girdilerle Türkiye’deki girdiler farklıdır. Asla Türkiye’deki işçilik, enerji, işte promasyon, tanıtım, matbaa giderleri Avrupa’daki gibi değildir. Dolayısıyla doğal olan Türkiye’deki ilacın Avrupa’dan ucuz olmasıdır. Fakat bu tercih yapılmamıştır, Avrupa’ya endekslenmiştir. Bakınız uygulamaya geldiği zaman Avrupa’ya endekslenip ve üreticinin endüstrinin beyanını doğru kabul ederek fiyat belirlenmektedir. İşte o beyanlar yanlış çıkmıştır. Son bir hafta gazetelerde var. 200’ün üzerindeki ilaç Avrupa’daki referans eşdeğerlerinden daha pahalıdır. Böylesine bir kontrolün, denetimin olmadığı, olmasına da niyet olmadığı bir ortamda ilaçtaki savurganlığı önlemek mümkün değildir. Son 1 haftadır, 15 gündür raporlular ilaç alamıyor Türkiye’de, kolesterolü yüksek hastalar. Bunun nedeni işte o ilaçlardaki patlamadır, artıştır ve tedbir olarakta hızla bir panik içerisinde o ilaçların sınırlama getirilmiştir. Oysa temel yanlışlar vardır, Allah’tan 31 Mayıs itibariyle bir tebliğ yayınlandı. Dün itibariyle artık raporlular ilaçlarını almaya başladılar. Öyle bir hızla çok şükür ki revize edilebildi.

Oğuz Haksever: Peki anladım. Telefon hattında Hüseyin Demirdizen var, ona da geleceğiz. Sizde bir cümleyle verirseniz son 2 dakikayı değerlendirmiş oluruz.

 Ecz. Zafer Kaplan: Evet. Hemen ben cümlemi söyleyeyim; efendim ilaçla ilgili tasarruftaki jenerik ilaç uygulamasını biz doğru buluyoruz, destekliyoruz ve biz bunu 20 seneden beri öneriyoruz zaten. İkinci bir cümle; büyük bir haksızlık eczacılara yapılmaktadır. İlaçta sağlıkta tasarruf denildiği zaman ilaç sektöründeki işte o endüstri dağıtım kanalları tekelleri var. Onların karlılıkları asla sorgulanmıyor ama eczacının meslek hakkı yasalarla belirlenmiş olan meslek hakkından her yıl indirim yapılmaktadır. Bu büyük bir haksızlıktır.

Oğuz Haksever: Evet ilaç fiyatları epey indirilmesine rağmen hiçbir ses çıkmadı.

 Ecz. Zafer Kaplan: Geri ödemeyi de sağlam alamıyoruz ne yazık ki. Verdiğimiz ilacın parasını da alamıyoruz.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat