Vücutta iyi huylu deri kabartıları olarak bilinen siğiller sadece bulundukları bölgede görünümü bozmakla kalmayıp, etrafınızdakilere de bulaşarak yayılım gösterebiliyor. Özellikle ortak kullanılan alanlar ve eşyalar aracılığı ile bulaşan siğillerin tedavileri de zaman geçtikçe güçleşiyor. Memorial Şişli Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Tuğba Yüzüak Türe, siğiller ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Tıp dilinde “verruka vulgaris”; halk arasında “siğil” olarak adlandırılan hastalık, derinin üst tabakasına ve mukozalara yerleşen HPV (human papilloma virus) enfeksiyonuna bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Toplumun yaklaşık %10’unda görülebilir. Çocuklarda ve gençlerde daha sık olarak gözlenir. Lezyonların görüntüsü yerleştiği bölgelere ve virüsün tipine bağlı olarak değişir. HPV tipleri 150’in üzerindedir. Virüs ile enfekte olduktan 2 ile 9 ay arasında gözle görülür belirtiler oluşur. Ancak bu süre bazen çok daha uzun sürebilir.
Siğil tüm deri ve mukozalarda ortaya çıkabilir. Görüldüğü bölge ve klinik HPV tipine bağlı olarak değişiklik gösterir. Klinik görünüme ve yerleşim yerine göre adlandırılır. En yaygın görülen tipi “verrüka vulgaris”dir. Çoğu kişi tarafından siğil olduğu rahatlıkla anlaşılır. Sıklıkla ellerde, tırnak etrafında, kollarda, bacaklarda görülmekle birlikte; vücudun herhangi bir bölgesine yerleşebilirler. Görünümleri kabarık, düz veya saplı olabilir. Genellikle deri rengindedir, yüzeyi pürüzlü veya düzdür olabilir, ayrıca dokunulduğunda kabalaşma hissi verir. Tırnak yeme alışkanlığı olanlarda tırnak etrafına yayılım bazen dilde ve ağızda da görülebilir. Özellikle ellerinde siğilleri olan annelerin çocuklarında alt temizleme esnasında bulaşma ile makat ve genital bölgede siğiller oluşabilir.
Siğiller kişiden kişiye direkt temas ile bulaşırlar. Genital siğiller en sık cinsel temasla bulaşır. Ancak indirekt bulaşmalar da gözlenebilir. Havuz kenarları, ortak kullanılan banyolar, hamam, kaplıcalar gibi ıslak ve sıcak ortamlardan ve ortak kullanılan havlu, bornoz, terliklerle de bulaşma görülebilir.
Ayak tabanı siğilleri, diğer siğillere göre daha kalın ve çok sayıda olabilirler ve lezyonlar birleşerek mozaik siğiller oluşturabilirler. Genellikle ayak tabanında basınca maruz kalan alanlarda oluşurlar. Görünümleri tek veya çoklu, üzerlerinde küçük siyah noktalar bulunan, yüzeyi pürüzlü hemen hemen deri ile aynı seviyede kalınlaşmalar şeklindedir. Vücut ağırlığının etkisi ile deri yüzeyinden kabaramazlar ve derine doğru ilerlerler ve ağrı yaparlar. Derin yerleşimli olduklarından tedavisi diğerlerine göre daha güçtür. Ayak tabanının aşırı terlemesi, sürekli nemli ortamda bulunması tedaviyi güçleştirir.
Düz siğiller, genellikle deri renginde veya hafif kahverengimsi, üzeri düz, deriden çok hafif kabarık, zor fark edilen çok sayıda, oldukça küçük kabarıklıklar şeklindedir. Genellikle yüz ve boyun ve göğüs bölgesine yerleşirler. Genital bölgede de görülebilir. Bazen ellerde ve bacaklarda da görülebilir. Genellikle hastalarımız benlerle karıştırılır ve sayıları artığında bize başvururlar. Özellikle kadınlarda rahim ağzı kanserlerine neden olabilirler. Ayak tabanındaki siğiller ağrı yapması, yüzeyinin kalınlaşması sebebi ile nasırlarla sıkça karışırlar. Özellikle çocuklarda nasır şüphesi varsa mutlaka çok yayılmadan hekime başvurmak gerekir. Yüzdeki düz siğiller ise güneş lekeleri ile karışabilir.
Enfeksiyonun vücuda girişi ve siğil oluşumu için kolaylaştırıcı faktörler vardır. Deri bütünlüğünün bozulması virus için giriş kapısı oluşturur (küçük yara ve kesikler, tırnak yeme alışkanlığı). Kişinin bağışıklık sisteminin bozulması (kansızlık, beslenme bozuklukları, kontrolsüz diyetler, aşırı yorgunluk, stres, düzensiz uyku), bağışıklığı baskılayan hastalık veya ilaç alımı, alerjik kişilerde, çok eşlilerde(genital siğillerde) bulaşma riskini yükseltir.
Çocuklarda görülen siğiller 1 yıl zaman içinde kendiliklerinden gerileyebilirler. Ancak bunun garantisi yoktur ve bu süre içinde tedavisini çok daha güçleştirecek kadar yayılabilir ve çevresindekileri de enfekte edebilir. Erişkinlerde ise kendiliğinden gerileme oldukça nadirdir. Hastalığın tanısı konulduğunda tedavi edilmesi en doğru olandır. Özellikle mukozalara yerleşen tipleri( genital bölge, makat, ağız içi) kanser oluşumu için risk oluştururlar. Deride gelişen siğillerde ise çok nadir olarak görülebilir.
Siğillerin tedavisinde kullanılan yöntemler virüsün yerleştiği dokunun yıkımına yönelik fiziksel ve kimyasal uygulamalardır. Çeşitli kimyasal solüsyonlar, elektrokoterizasyon, krioterapi (sıvı nitrojen) uygulamaları en sık kullanılanlardır Hiçbir tedavi virüse özgü değildir bu nedenle çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Tedavinin seçimi kadar kişinin bağışıklının cevabı da tedavi başarısını etkiler. Kimi hastalarda tek seans ile tedavi sağlanırken, bazılarında tekrarlayan ve uzun süreli tedaviler gerekebiliyor.