YORUM
ÖZTİN AKGÜÇ
Kapitalizmin Yarattığı Kirlilik
Kapitalizm insanı, insan da bilgiyi, çevreyi, doğayı, yaşamı hatta kavramları kirletiyor. Bu kirliliği, politika, bürokrasi bir yana, GDO (genleri değiştirilmiş organizmalar), domuz gribi, domuz gribi aşısı, adjuvanlı aşı, adjuvansız aşı konularında da yaşıyoruz. Bu bağlamda kafalar karışık, bilgi kirliliği var. GDO’lar gerçekten yaşamın geleceği için bir tehlike mi, yoksa açlığa karşı bir cankurtaran mı? Domuz gribi hakikaten tehlikeli bir hastalık mı, yoksa tehlikesi abartılıyor mu? Aşılanma, domuz gribine karşı önleyici bir önlem mi, yoksa yararsız, hatta zararlı bir operasyon mu?
Adjuvanlı aşı mı, yoksa adjuvansız aşı mı etkili? Bu konularda değişik görüşler, savlar var. Vatandaş tereddüt, duraksama yaşıyor. Acaba hangi görüş doğru, haklı? Bu soruların yanıtını da tam bulamıyor.
***
Konuştuğum sürücü arkadaşların da bu konularda kaygı ve kuşkuları var. Bana, “Senin bize göre okumuşluğun, yazmışlığın fazla, gerçekten GDO’lar zararlı mı, domuz aşısı yararlı mı” diye soruyorlar. “Benim bu konuda sizden fazla bilgim yok, ben de okuyarak, dinleyerek bilgi, fikir edinmeye çalışıyorum. Yalnız kapitalizmin, çokuluslu şirketlerin bir oyunu, abartması olması kaygısını da taşıyorum” diyorum. Toplum, demokrasi, insan hakları, serbest pazar, özelleştirme, borsa, IMF, derecelendirme kuruluşu, Nobel ödüllü yazar, Nobel ödüllü iktisatçı filan diye o kadar çok aldatılıyor ki, sağlık konularında da para uğruna, çıkar uğruna niçin kandırılmasın diye insan düşünmekten kendini alamıyor. Şu kriz döneminde aşı diye milyarlarca dolarlık yeni bir pazar, satış olanağı yaratılıyor. Olayların ardında çokuluslu ilaç firmalarının, bundan yararlanma istekleri, güdüleri, bunların komisyoncuları, reklamcıları, sesyayarları yok mu? Sorular kafalarda kuşkular yaratıyor. Efendim, GDO’ları, domuz gribi aşısını savunan akademik unvanlı kişiler de var deniliyor. Özür dilerim, bunların yerli ve yabancı bir kısmı hakkında da en azından bazı iddialar, kuşkular var.
Kapitalizmin yaşayabilmesi için, insan kalitesinin düşük düzeyde tutulması gerekiyor; her şey, sağlık, kültür, eğitim dahil metalaştırılıyor. İnsanların sorgulama yetenekleri, olanakları sınırlanıyor. Dikkat edilirse, sanatın da her dalında da düzey geriliyor, beğeniler kapitalizmin gereği doğrultusunda yönlendiriliyor, yozlaştırılıyor.
Kalite düşüklüğü siyasal alana da yansıyor. Günümüzde yalnız ülkemize değil, yabancı ülkelere de bakınız. Baba ve oğul Bush’lar ardından Barack Obama, Almanya’da Merkel, Fransa’da Sarkozy, İtalya’da Berlusconi, İngiltere’de Brown daha önce Blair.. hangisinde gerçek lider, devlet adamı kimliği, kişiliği var? Seçmen düzeyi düştükçe, seçilen seviyesi de buna koşut geriliyor. Kapitalizm, ne yazık ki dünyanın acıklı sonunu hazırlıyor ya da bu gidişi hızlandırıyor.
İnsanlar, hemen her alanda yazılanlar, söylenenler hakkında kuşku duymalı, bunların ardında ne gibi çıkarların yattığını düşünmeli, irdelemelidir.