Prof.Dr.Canfeza SEZGİN
İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı
Fitoterapi Uzmanı
Kanser ile savaşta immun sistemin kullanılması başarıyı arttırıyor
İmmun sistem yani bağışıklık sistemi vücudumuzu zararlı madde veya mikroskobik canlılara karşı koruyan savunma sistemidir. İmmun sistemde stres, depresyon, alkol / sigara gibi zararlı alışkanlıklar, beslenme bozukluğu, işlenmiş gıdalar, çevre kirliliği, ağır metaller, genetik yatkınlık ve müzmin - kronik sağlık sorunları gibi nedenlerle bozukluklar oluşmaktadır.
Kanser hastalarında sıklıkla ağır üzüntü veya psikolojik veya fiziksel olarak ağır baskı altında kalma sonrasında kendilerinde kanser bulgularının geliştiği veya kanserinin tekrarladığı gözlenmektedir. Bilimsel araştırmalar uzun süren streslerin ve baskıların hormonal sistemi etkileyerek immun sistemi bozup zararlı hücrelerin kontrolsüz çoğalmalarını hızlandırdığını düşündürmektedir.
Son yıllarda kanserde immun sistemin önemli olduğunun ortaya çıkarılması nedeni ile bağışıklık sistemini kuvvetlendiren tedaviler geliştirilmiştir.
İmmun sistem üzerine etkili tıbbi ve tamamlayıcı tedaviler birbirleriyle kombine olarak kullanıldıklarında daha fazla yarar gösterebilmektedirler. Kanser mücadelesinde çoğunlukla tek bir silah maalesef yeterli olmamakta, kişinin yapacakları ile beraber tıbbi tedavilerin kombine edilmesi başarıyı arttırmaktadır.
Dünyada onkolojik tedavilerde tıbbi onkoloji uzmanları tarafından kanser tedavisinde kullanılan immun sistem üzerinden etkili antikanser immunoterapi ilaçları, aşılar ve tamamlayıcı tedaviler şunlardır:
1. Dentritik hücre aşıları (DHA):
Dentritik Hücre Tedavisi olarak da isimlendirilen aşılar kanser tedavisinde immunoterapinin yeni geliştirilmiş ve güçlü formlarından birisidir. Bu tedavi yöntemine örnek A.B.D.’ nde prostat kanserinin tedavisinde dentritik kanser aşısı olarak kullanımı FDA tarafından onaylanan Sipuleucel-T aşısıdır. Dentritik hücreler vücutta yabancı olarak bulunan yapıları tanır, işler ve immun sistemin yürütücü hücrelerinden T hücrelerine sunar. Böylece kuvvetli bir immun yanıtın başlamasını sağlayarak yabancı yapıların temizlenmesi işlemini başlatır. DHA hazırlanması için önce hastadan kandan numüne ile monosit hücreleri toplanır, daha sonra laboratuvar ortamında dentritik hücrelere dönüşmesi sağlanır. Çoğaltılarak immun sistemin daha kuvvetli reaksiyon vermesini hızlandırmak için hastaya geri verilir. DHA hazırlanırken sıklıkla kanser kitlesinden alınan parafin bloklardan kanser hücrelerine özgü yapılar ayrılır ve dentritik hücrelere tanıtılarak kansere özgü yanıtın geliştirilmesine yardımcı olunur. Halen yoğun olarak araştırılmakta ve geliştirilmekte, kanserde umut verici tedavi yaklaşımlarından kabul edilmektedir (Koido S. Int J Mol Sci. 2016;17:6. Abraham RS, Cytotherapy. 2016;18(11):1446-1455).
2. İmmunoterapi ilaçları:
Bağışıklık sistemini baskılayan CTLA4, PD-1 veya PD-L1 proteini kanserde immun sistem hücrelerini zayıflatmakta, kanser hücrelerini yok etmelerini engellemektedir. Bu proteinlerin immun sistem hücreleri üzerine yaptıkları olumsuz etkileri engelleyen ve immunoterapi ilaçları olarak isimlendirilen pembrolizumab, nivolumab, ipilimumab, atezolizumab ve avelumab gibi ilaçlar geliştirilmiştir. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri, böbrek kanseri, melanom, mesane kanseri gibi kanserlerin tedavisinde Avrupa ve A.B.D.’ de kullanılmaları onaylanmıştır. Kemoterapiden daha iyi etkinlik gösterirken daha az yan etki ile gelecekte ilk sıra tedaviler arasında olmaları beklenmektedir (Weber J, Seminars in Oncology 2010;37(5): 430–9. Bansal P, Front Oncol. 2016;6:239).
3. Akciğer kanseri aşıları:
Özellikle Küba’ da geliştirilen kanser aşılarından olan iki aşı birkaç ülkede ruhsat almış ve kullanılmaktadır. Racotumumab ve antiEGF kanser aşısı, kemoterapi veya radyoterapi almış, bu tedaviler altında ilerlemeyen ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanserinin tedavisinde kullanılmaktadır. Ülkemizde tıbbi onkoloji uzmanının endikasyon değerlendirmesi sonrası uygun hastalarda racotumumab aşısı reçete edilerek kullanılabilmektedir. Küba’ da uygulanan antiEGF aşısında önce düşük doz kemoterapi verilerek immun sistemi baskılayan Treg lenfositlerin işlevi engellenir ve arkasından aşı programı başlanır. Tedavilere yanıtsız ileri evre akciğer kanserlerinin tedavisinde ise iyi yanıt elde edilmediği için önerilmemektedir (AM Hernández, Expert Rev Vaccines 2015;14(1):9-20).
4. Hipertermi:
Kanser tedavilerinde başarısızlığın en büyük nedenlerinden birisi tedavinin kanser hücresine verdiği hasarın tamiridir. Hipertermi uygulamalarında tümör bölgesine 40-44⁰ derece aralığında ısı oluşturulması ile bu tamirin engellenmesine yardımcı olur. Ayrıca kanser kitlesine 13,6 MHz dalga boyunda radyofrekans dalgalarıyla 40-44⁰ arasında ısı uygulanması ile kanser hücrelerinden HSP70 ısı şok proteini salgılanır. HSP70 salgılanması kanser hücrelerine karşı immun sistem hücrelerinin uyarılmasına ve kanser kitlesine tepki vermesine yardımcı olur. Hipertermi tekniklerinin geliştirilmesi ile yan etkileri olmadan derin dokularda yerleşen kanser kitlelerine radyofrekans dalgalarıyla ısı ulaştırılmaktadır (Qin Y, Thorac Cancer 2016;7(4):422-7. Hildebrandt B, Critical Reviews in Oncology/Hematology 2002; 43(1):33–56).
5. Yüksek doz C vitamini: Ağızdan uygulanan yüksek doz C vitaminin belirgin bir etkinliği olmaz iken toplardamar içine uygulanan yüksek doz C vitamini uygulamalarının kanserin yardımcı tedavisi olarak katkı sağlayabileceği çeşitli klinik ve preklinik araştırmalarda saptanmıştır. Damar yoluyla uygulanan yüksek doz C vitamini kanser hastalarında iltihabi süreci azaltmaktadır. Kanser hücrelerinin içine girdiğinde DNA hasarına neden olacak şekilde değişikliğe uğramaktadır. Bazı klinik çalışmalarda hastalık kontrolü, enerji seviyesi ve günlük fonksiyonlarda iyileşme elde edilmiştir. Tıbbi tedavi yerine kullanılmayıp yardımcı / tamamlayıcı tedaviler arasında yer alır (Hoffer LJ, PLoS One.2015;10(4). Mikirova N, J Transl Med 2012. Sorice A, Mini Rev Med Chem. 2014;14(5):444-52.).
6. Bitkisel ve doğal destekler:
Bitkisel ve doğal bileşenlerin en çok kullanıldığı alanlardan birisi immun sistemin desteklenmesidir. Çok sayıda bilimsel makale ve derlemede bu anlamda fayda sağlayabilecekleri bildirilmiştir. Mantar polisakkaritleri, astragali memb, propolis, sarımsak, probiyotikler, gingeng polisakkaritleri, nigella sat, beta glucan 1,3 1,6 dallı, asparagus, kakule, cholerella suşları, çinko, selenyum, kapari oryentalis vs gibi doğal / bitkisel ürünler bağışıklık sistemini desteklemede yardımcı olarak kullanılmaktadır. Bütün desteklerin beraber kullanılması en çok yapılan hatalardandır. Kanser tanısı ve tedavide kullanılan ilaçlara göre uygun bitkilerin tıbbi tedavide yardımcı / tamamlayıcı kullanımı seçilmektedir (Huang CF, Cell Mol Immunol. 2008;5(1):23-31. Ilyas U, Pharmacogn Rev 2016;10(19):66-70.).
7. Alkali tedaviler:
Kanser hücrelerinin metabolizmaları laktik asit üretiminin artmasına neden olur. Kanser hücresi kendi içinde artan laktik asidi yaşayabilmek için hızlıca kendisinin dışına pompalar ile atar. Bunun sonucunda kanser hücresinin dışında asit tabaka içeren bir zırh oluşur. Bu zırh birçok kanser ilacının kanser hücresine girmesini azaltmakta, etkinliğini düşürmekte ve immun sistemi zayıflatmaktadır. Preklinik çalışmalarda kanser ilaçları ile beraber bu asidi azaltacak ağızdan ve damar yoluyla sodyum bikarbonat uygulamaları, kanser hücrelerinde asidi dışarı atan pompaları engelleyen ilaçların kullanılması ile bazı kanserlerin tedavisinde fayda sağlamaktadır. Tümör bölgesindeki asiditenin oral tampon çözeltilerle azaltılması immunoterapi ilaçlarının etkinliğini arttırmaktadır (Pilon-Thomas S, Cancer Res. 2016;76(6):1381-90. Koltai T. Onco Targets Ther. 2016;9:6343-6360. De Milito A, Future Oncol. 2005;1(6):779-86).
8. Anti – enflamatuvar (iltihap karşıtı) beslenme:
Vücutta müzmin – kronik iltihap olması immun sistemin aşırı çalışıp bir müddet sonra tükenmesine neden olur. Ayrıca doku hasarını da arttırır. Bu durum kansere neden olduğu gibi kanser hastasının da hayatını daha kısa sürede kaybetmesine neden olur. Beslenmede iltihabi süreci destekleyen gıdaların tüketimi kısıtlanırken iltihap karşıtı besinler arttırılır. Örneğin meme kanseri tanısından sonra kepekli tahıllar, sağlıklı yağlar, baharat ve sebzelerden oluşan bir anti-inflamatuvar diyet kadınlarda kalp damar hastalığına bağlı ölüm riskini azaltmada yardımcı olur. Doymuş yağlar daha az, daha fazla çoklu doymamış yağ, daha fazla meyve ve flavonoidler bakımından zengin sebzeler, daha fazla lif, zencefil, sarımsak ve yeşil çay gibi daha iyi antioksidan gıdalar önerilmektedir (Zheng Jiali, Research Conference on Food, Nutrition, Physical Activity and Cancer AICR 2011. Mantovani A, Curr Mol Med. 2010;10(4):369-73.).
9. Düşük doz kemoterapi:
Kanser kitlesinin içinde bağışıklık sistemi hücrelerinden olan fakat immun yanıtı engelleyen Treg hücreleri bulunmaktadır. Treg ne kadar fazla sayıdaysa kansere immun yanıtın gelişmesi o kadar az olmakta, kanser hastasının yaşam süresini kısaltmaktadır. Özellikle kanser aşılarına karşı yanıtın arttırılması, Treg hücrelerinin sayısının ve fonksiyonlarının azaltılmasında bazı kemoterapi ilaçlarının düşük dozlarda metronomik olarak uygulanması fayda sağlamaktadır. Standart kemoterapinin yanında metronomik kemoterapi verilmesi antikanser immun yanıtı uyarmaktadır. Diğer tedavilerle birlikte kombine olarak kullanılmasının immun sistemi güçlendirmede faydalı olabileceği düşünülmektedir (Le DT, Cancer Res. 2012;72(14):3439-44. Tongu M, Cancer Immunol Immunother. 2013;62(2):383-91).
10. Egzersiz ve meditasyon:
Düzenli egzersiz yapılması ve stres azaltıcı meditasyon, dua, dini inancın kuvvetlendirilmesi gibi durumlar immun sistemi desteklemektedir. Düzenli egzersiz yapan kanser hastaları tedavileri daha iyi tolere etmekte, iyileşme şansları daha fazla olmaktadır (Fairey AS, Brain Behav Immun. 2005;19(5):381-8. Betof AS, Brain Behav Immun. 2013;30 Suppl:S75-87).