iLAÇ TAKİP SİSTEMİNE BAKIŞ 2

 

Değerli arkadaşlarım,

 

İlaç takip sistemi konusunun devreye girmesi yaklaştıkça yazışmalar ve tereddütler hızla artıyor. Doğaldır. Bir görüşe göre sistem sahte ilacı ve israfı önleyecek, bir görüşe göre ise eczacıyı zora sokacak bir uygulama hayata geçecek. Aslına bakarsanız iki görüşte doğru.

 

Konuyu biraz açalım;

 

İnternet yoluyla gelen maillerle firmaların kare kod sistemiyle ambalajladıkları ürünleri bildirdiklerini görüyoruz. Bu ne ifade eder? Hiç bir şey.  Çünkü Üreticiler bu sistem olmadan da her parti ürünün kaç tane üretildiğini biliyorlar. Kalite Güvencesi sisteminin olmazsa olmazlarından biridir. Ayrıca GMP’nin temel mantığıdır. Üretim, teorik ve standart bir ürün sayısı ile başlar ve sonuç bu sayıya uymak zorundadır. Şayet teorik sayıdan fazla çıkarsa üretim sapmaları oldu ve muhtemelen henüz belirlenememiş karışmalar oldu demektir. Az çıkarsa buda üretim sırasında kabul edilebilir sapmaların dışında sapmalar olduğunu gösterir ve üründeki bu sapmalar netleşinceye kadar karantinada tutulmasını gerektirir. Kontroller sapma değerlerinin önemsizliğini ispatlarsa ancak o zaman ürün serbestçe satılabilir. Bu vazgeçilmez kalite parametresidir. Aksi düşünülemez. Şayet sapma stabiliteyi, ya da biyoyararlanımı etkileyecek bir sapma olabilecekse testler devam eder, gerekli görülürse özel stabilite programlarıyla takip edilir ve ancak emin olunduktan sonra belki 6–7 ay sonra satışa verilebilir. Uygun görülmezse kalite sapması olduğu için imha edilmek üzere ayrılır. Bu bir ilkedir ve taviz verilmemelidir. Bunu neden anlattım, ürünün sayısı bu yüzden önemlidir ve mutlaka bilinir. Ayrıca, muhasebesel bakımdan da önelidir. Maliyet analizlerinde şart bilgilerdendir.  

 

Karekod sistemi devreye girmeden firmalara sorulacak bir soru şudur. Ürünlerinin sahtesi piyasada hiç oldu mu’ydu anlamak için bir ürünü yıllık ürettikleri sayıyla, satılan ve SGK ile tüm anlaşmalı kurumlara fatura edilen ürünlerin sayısı tutuyor mu diye incelemiş olmaları gerekir. Bu inceleme olmadan sahte ürün piyasada denilebilir mi? Bir başka deyişle, acaba firmalar ve SGK satışa verilen ürün sayısıyla piyasada satılan ürün sayısını hiç kontrol ediyorlar mı? IMS sonuçları firmalara sürekli ulaşır, böylece satışlar yeni pazarlar, yeni ürünler planlanır ve yeni hedefler bulunur. Peki, buradaki sayılar (ürün sayıları)üretimde kaydettikleri sayıları teyit ediyor mu?  Şayet etmiyorsa ne yapıyorlar. Bir başka deyişle firma ne üretti, ne kadarı deposunda, ne kadarı eczaneye satış yapan depoda, ne kadarı eczanede ve ne kadarı tüketildi biliyor mu? Bu neden önemli, bu bilgilere ulaşılamadan geçilen kare kod uygulamasında meydana gelecek hata kime mal edilecek.

 

Firma bir üründen kaç tane ürettiğini açıklayacak, depo bunu kontrol etmeyecek, ürün eczaneye gelecek, teker teker sattıkça eczane sattığını bildirecek. Peki, firmanın verdiği sayı dolduğunda, eczanelerde o partiden ilaç kaldığında kim sorumlu olacak. Şayet sorumlu, eczane olacaksa, sahte ilaç satıyor damgası yiyecekse, önce bu soruları netleştirmek gerek.

 

Peki, ne yapmalı;

 

Devreye girecek sistem şöyle olmalı, Firma sayılarını bildirmeli sayılar sisteme girmeli, sisteme girdikten sonra ürünü depolara sevk etmeli, eczane aldığı ilacı raflarına koymadan sistemdeki sayılarla teyit etmeli, sapma varsa ilgili kuruluşa bildirmeli. Elinde fatura varsa ve aldığı depo bunu doğruluyorsa eczacının incelenmemesi gerekli. Bu durumda meydana gelen hatayı bildireceği ve durumu inceleyecek bir kuruluşa ihtiyaç var. Böyle bir kuruluş yok.

 

Ya da eczaneler depolar yerine firmalardan ilaçlarını almalı, böylece firma ne ürettiğini ve nereye verdiğini bildiğinden ve eczane nereden aldığını kanıtlayabileceğinden sahte olma riskini sıfıra indirmiş olur. Araya depolar ya da aracılar girdikçe sahte olma riski artmaktadır. Peki, bu olabilir mi?

 

Mümkün değil, depolar teorik % 8 karlarından, pratikte %12–15 karlarından vazgeçmezler.  

 

Sisteme karşı çıkmaktansa, eczacıyı koruyacak öneriler üretmek sanırım daha mantıklı olacaktır. Etik kurallara uyan, dürüst çalışan eczacıyı koruyacak bir sistem yaratılmadan devreye alınacak bir uygulama hem kuruyu, hem yaşı yakabilecektir. Bu önlenmelidir. Karşı çıkma yerine sağlıklı uygulamalar için öneriler üretmek gerek. İkna etmeye çalışmak gerek. Hep karşı koymak, antipati yarattığından sadece inat oluşturur. Unutmayın ki bürokratlar statiktir. Sadece, konuya tek taraflı bakarlar.

Son ve kısaca belirteyim ki, hakem sistemi olmadıkça, firmaların bilgileri öncelikle sisteme girmedikçe, eczacı ilacı satmak için eczanesine aldığında satış iznini almadıkça mağdur olmaya mahkûmdur. Hata olduğunda eczane ürünü depoya iade edebilmeli ve depo hemen yerine yenisini vermelidir. Hatalı olanları hakeme iletmeli ve hata firmadan mı, depodan mı, eczaneden mi, incelenmelidir. Dürüst eczacıların mağdur olmamasının bir yolu da budur.

 

Diğer bir yol, tabiî ki bu sistemin devreye girmemesidir.

 

Tüm meslektaşlarımın huzurlu ve mutlu olmasını dilerim.

Dr. Ecz. B.Ufuk HALLI

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat