ECZACILARIN KAYIPLARINA KİM DUR DİYECEK?
AKP iktidarı ile onun ilaç politikalarını destekleyen, danışmanlık yapan, ilaç dağıtım ve ilaç sanayi çevreleri, TBMM'nin son çalışma günü biz eczacıların elinden 2 milyar dolarlık bir ilaç pazarını almanın yasal altyapısını oluşturdular. Artık mevcut kamu hastane eczaneleri ile kamu adına yaptırılacak hastanelerdeki eczaneler 49 yıllığına kiralanabilecek, böylece yatan hasta ilaçlarının yanında kemoterapi, radyoterapi ve diyaliz ilaçları da günübirlik tedavi adıyla bir özel işletmeci tarafından reçete bazında verilebilecek. Neden bunu yapıyorlar diye sorarsanız, yaklaşık iki milyar dolarlık ilaçların, ilaç dağıtım kanalı tarafından hastane eczanelerinin işletmecisi olarak verilecek olması göz çıkarıyor.

Yasalardan biri 'Kamu İhale Kanunu' değişikliği; 01.06.2007 tarihinde Meclis'te kabul ediliyor ve 07.06.2007 günü Resmi Gazete'de yayınlanıyor. Bu değişiklik ile hastane eczaneleri 24 aylık bir süre için çerçeve sözleşme ihale modeli ile ilaç temin edebilecekler. Yani ihtiyaç anında reçete bazında ilaç temini söz konusu olacak.

Yasalardan ikincisi, 'Sağlık Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' 03.06.2007 Pazar günü meclisin son günü çıkarılmıştır. Eklenen 17/C maddesi ile hastane eczaneleri 49 yıllığına bir işletmeciye, proje (!) kapsamında ihaleyle kiralanacak ve kapsamı genişletilen yatan hasta ilaçlarının karşılanması gerçekleşecek.

İşte bu kanun değişikliği daha Çankaya'dan geçmeden sayın Cumhurbaşkanımıza bir mektup yazarak veto edilmesi konusunda talebimizi ilettik. Ancak bu girişimimiz sonuç vermedi ve yasa Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak 9 Haziran tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı. AKP hükümeti her zamanki gibi bu yasaların çıkışını aceleye getirdi ve özellikle de eczacılar Diyarbakır'da Bölgelerarası Toplantıda başka gündemlerle meşgul iken, yasayı yangından mal kaçırırcasına Meclis'ten geçirdi.

İçinde bulunduğumuz günler; eczacıların Birlik başkanının, Türkiye'de açıkça ilaç sermayesinin işlerini kolaylaştıran, onların çıkarlarını kollayan iktidar partisi AKP'nin rozetini takıp milletvekili adayı olduğu günler… Eczacılar için ise en kara günler…

Hangi güç bu saldırıya karşı çıkacak Türkiye'de?

AKP'den milletvekili adayı olan TEB Başkanı mı?

Bu kişinin TEB Başkanlığından istifa etmesini sağlayamayan Merkez Heyeti mi?

Kim?

Kabul etmek gerekir ki, Türkiye'deki ilaç ve dağıtım sermayesi son üç yıl boyunca TEB Merkez Heyeti başkanından çok yararlandı. AKP iktidarı aracılığıyla hayata geçirdikleri her uygulamayı eczacılara karşı savunan TEB Başkanı oldu.

İşte bugün canımızı yakan ve can havliyle Cumhurbaşkanına veto etmesi için başvurduğumuz iki kanun değişikliği konusunda da her şey bilgisi dahilinde olduğu halde sessizliğini korudu. Bu konu Merkez Heyetimizin gündeminde dahi olmadı. Dolayısıyla herhangi bir görüş belirtmediler.

Yatan hasta ilaçlarının hastanelerdeki kamu eczanelerinden verilmesine itiraz eden yok. Ancak ayaktan verilmesi gereken kemoterapi, radyoterapi ve diyaliz ilaçlarının –ki bu liste uzayacaktır– “günübirlik” adıyla yatan hasta ilaçları kapsamına sokulması kabul edilemez. Hele de bütün bu sayılan ilaçların kamu hastanelerindeki eczaneler özelleştirilerek bir sermaye grubuna ihale edilmesi Türkiye'de eczacılık mesleği açısından çok büyük bir kayıp olacaktır.

Yapılacak şey, yasal olarak engeller ortadan kalkmış olmasına karşın uygulamayı hayata geçirtmemektir. Bu yasaların iptali için açılacak davaların yanısıra uygulamayı engelleyecek her türlü demokratik hakkımızı kullanmak durumundayız. İhaleye girecek sermaye grupları atacakları adımdan dolayı defalarca düşünmek durumunda kalmalıdırlar. Aynı sektörün bileşenleri olarak 23 bin eczacının ekmeğini elinden almanın o kadar kolay olmadığı ortaya çıkmalıdır.

Saygılarımla.
Ecz. Zafer KAPLAN





Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat