ECZACILAR VE ECZANELER HAKKINDA YASA’NIN GELECEĞİ !

Ecz.Can Yetişen, Ecz.Hakan Gençosmanoğlu, Ecz.Mustafa Nuri Şener


GİRİŞ


"Eczacılar Ve Eczaneler" Hakkında Kanun da değişiklik yapılması, yıllardır meslek çevrelerinde konuşulan bir konu.

İlgili tüm kişi ve kurumlar, herkes, meseleye kendi açısından bakıyor ve tavır alıyor.

Son yıllarda sağlık, ilaç alanında yaşanılan -deyim yerindeyse- alt üst oluş, yasa hakkında ki tartışmaları çok sıcak bir biçimde gündemde tutuyor.

Bir taraftan eczacılar ve örgütleri, mevcut yasanın kendilerine tanıdığı "eczanenin sahipliği" hakkını korumaya çalışıyor, yanısıra eczane sayısı ve dağılımının planlanmasını talep ediyorlar.

Üniversiteler de kendi şartları içerisinde eczacılık mesleğini yorumlamakta.

Diğer yandan sermaye sahipleri, ilacı sadece ticari meta olarak görüp "eczane sahibi" olmayı talep ediyorlar. İlacın da ticaretine yani perakendeciliğine de soyunmak istiyorlar.

Asıl olarak tartışma bu eksen üzerinde yürüyor.

Yürürlükte ki "Eczacılar Ve Eczaneler Hakkında Kanun" , 18.12.1953 kabul tarihli olup, kanun numarası 6197 dir. 24.12.1953 tarihinde 8591 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Ülkemizde 53 yıldır yürürlükte olan yasanın değerlendirilmesi, analizi, günümüzün sağlık alanında, gereksinimlere ne denli yanıt verip vermediği bir yana, bu sunumun konusu ECZACILIĞIN VE SERBEST ECZANELERİN geleceğinin irdelenmeye çalışılmasıdır. Ancak şunun altını çizmek gerekiyor ki; varolan yasamız temel bir olgunun altını net bir biçimde çiziyor :

SERBEST ECZANELERİN SAHİBİ SERBEST ECZACILARDIR

Bu da halk sağlığı ve bizim açımızdan yaşamsaldır.

Değişen Eczacılık, Değişen Eczane

Bilimin hızla gelişmesi, buna koşut olarak da baş döndürücü bir hızla gelişen bilişim teknolojisi ve farmasötik teknoloji, ilaç hizmetinin niteliksel dönüşümü gerekliliğini de beraberinde getirmiştir. Artık yeni bir eczane yeni bir eczane eczacılığı zorunluluğu açıktır.

Ayrıca günümüz koşullarında, akademik düzeyde verilecek eczacılık eğitimininde, meslektaşlarımız ve mesleğin geleceği adına yeniden sorgulanması zorunluluktur.

İyi Eczacılık Uygulamaları

Geçmişte çok yoğun olmasına karşın özellikle son 25 yıllık süreç içinde, giderek, Eczane İçinde Üretilen İlaçların hemen hiç kalmaması ya da minimize olması, eczane eczacılığı açısından önemli bir soruyu karşımıza çıkartmıştır :

-Eczacılık mesleği yalnızca ilacı raftan alıp hastaya ya da hasta sahibine vermek midir "Eczacılık mesleğinin içi boşaltılmışmıdır"
-Dışarıdan görünen yüzüyle sadece ilacı raftan alınması ve hastaya ederi karşılığı verilmesimi dir? İlacın hastaya ulaşmasın da başka bir beceri ve bilgiye gerek yokmu dur?

Bu sorunun yanıtı çok açıktır : - Elbette ki değildir.

Konuyla ilişkili tüm bilim insanları ve eczacılar bu yanıtın doğruluğundan son derecede emin olarak devamını getirdiler ve detaylandırdılar. Buna da "İyi Eczacılık Uygulamaları" dediler.
- Eczane eczacılığı ilacın ve tıbbi malzemenin korunması ve güvenli olarak hastaya ulaştırılmasının yanında, daha çok, teorik olarak eğitiminden, pratik olarak yaşam içinde uygulanmasına kadar hasta merkezli bir uygulamaya dönüşmelidir. Hekim-Eczacı-Hasta bütünlüğü göz önüne alınarak.

- Eczacı, hastanın ilaç alım sürecinde sorumluluk almalı, izleyici, gözlemci ve müdahil olmalıdır. İlacın alınma şekli, uygun doz, yan etkiler, diğer ilaçlarla etkileşiminden, ilaç alım sürecinde ilaç-hasta ilişkisinden eczacı sorumlu olmalıdır. İlaç konusunda, birebir hasta eğitimini eczacı yüklenmelidir.

- Eczane eczacısı ilaç ve tıbbi malzemenin korunmasından ve hastaya ulaştırılmasından sorumlu olmalıdır.

- Eczane olarak kullanılan alanlar, tüm bu amaç ve işleve uygun olarak yeniden düzenlenmeli ve donatılmalıdır. Örneğin ; Eczacının uygun iletişimi kurabilmesi, hasta üzerinde etkin olabilmesi için, ilaçla ilgili hasta eğitimini verebileceği hasta ile yalnız görüşebileceği bir "iç mekan" kesinlikle yaratılmalıdır.

Eczacılık eğitimi yeniden günün koşullarına yanıt verebilecek düzeye getirilmelidir. Sadece bakanlar kurulu kararları ile değil, meslek kuruluşlarını ve üniversiteleri de içine alarak, görüş isteyerek, akademik düzeyde eczacılık eğitimi verebilecek donanımlara düşünce ve uygulamaya sahip yeni birimlere izin verilmelidir. Yeni akademik birimler açılmasında, eczacılıkla ilgili sivil toplum kuruluşlarının mesleki desteği alınmalıdır. Eczacılık eğitiminde sivil toplum kuruluşlarının ortak katkıları düşünülmelidir.


- Eczacının, bu sorumluluklarını yerine getirebilmesi için özel bilgi, tutum ve becerilerle donanması ve gelişen bilime göre sürekli yenilenmeli. Meslek kuruluşları bu görevi üslenmeli, eğitimler günlük meslek yaşamını etkilemeyecek şekilde düzenlenmelidir. 

- Meslek içi eğitimlerinde günün teknolojik, bilimsel yeniliklerinden iletişim araçlarından yararlanarak, en az zaman alıcı, en ekonomik, en yığınsal katılımı sağlayabilecek, mesleki eğitim etkinlikleri düşünülmelidir.

Yasalar Bilimsel ve Toplumsal Gerçekler Üzerine Oturmalıdır


"Eczacılar Ve Eczaneler Hakkında Yasa" günün koşullarına göre yeniden yazılacaksa yukarıda ki bilimsel ve toplumsal gerçekler üzerine oturtularak yazılmalıdır.

Bu bilimsel ve toplumsal gerçeklerden çıkartılacak sonuçlar ise açıktır :


- Gerek Hasta-İlaç, gerek Tıbbi Malzeme-ilaç ilişkisinin, bilgisinin tek sorumlusu ve eğiticisi eczacıdır,

- Eczacılık eğitimi günün yeterlilikleri, ve geçmişin deneyimleri gözden geçirilerek yenilenmeli, eczacıyıda içine alarak yeniden yapılandırılmalıdır.


- Eczacılık hizmeti temel, kamusal bir sağlık hizmetidir.Tıbbi malzeme ve ilaç eczacı eli ile, hasta eğitimi temel alınmak şartıyla eczane içinde sunulmalıdır.

- Eczanenin sahibi eczacıdır. Bu sahiplik eczacı dışında, eczacılık eğitimi almamış hiçbir kişi, kurum ve kuruluşa devredilemez. Aynı anda eczacıların mesleği ve ilacı ticari kaygılara itecek şekilde, birden fazla eczane açamayacağı belirtilmelidir.

- Serbest eczaneler "kamusal nitelikte özel sağlık alanlarıdır". İşlevine uygun olarak donatılmalıdır.

* Serbest eczanelerin açılma, işletme koşulları ve şartları belirlenirken muvazaanın önüne geçilebilmesinin nesnel koşulları yasaya konulmalı ve açılma işlemlerinden meslek örgütleri tek yetkili, sorumlu ve tek başına görevli olmalıdır. Eczane açılması ve devamında meslek örgütleri tek denetleyici konumuna getirilerek, mesleki anlamda meslek örgütlerinin sorumluluk, yetki alanları genişletilmelidir.

- Serbest eczaneler yalnızca kendi meslek örgütlerine bağlı ve sağlık bakanlığının ilgili birimleri ile karşılıklı sorumluluk ilkesi ile bütünleyici bir düşünce çerçevesinde çalışmalıdır.

* Hastane eczanelerinin yatan hastalarla sınırlı ilaç sunumu, hastanelerde anında kullanıma yönelik ilaçların tanımı yapılmalı, toplu ilaç alımlarında bu gruptaki ilaçlara öncelik verilmeli, bu işleve yönelik hastane eczanelerinin açılma şartları belirtilmelidir, Hastane eczacılığının eğitimi ayrılarak ayrı bir uzmanlık dalı olarak biçimlendirilmelidir. 

- Eczacının sürekli eğitimi için gerekli önlemler alınmalıdır. Eğitim eczacının çalışma koşullarına uygun verilmeli ve hak mahrumiyeti getirmemelidir. Çağın gereği iletişim araçları düşünülerek eczacılık meslek içi eğitimlerinin ulaşılabilir ve kendini sürekli yenilebileyen özellikler kazandırılmalıdır. 

- Eczacı hizmetinin niteliği açısından, eczane sayısı ve planlaması şarttır.

* Meslektaşlarımızın arasında haksız rekabetin önüne geçilebilmesi ve gelir dağılımı adaleti sağlanabilmesi açısından tüm reçeteler eczaneler arasında eşit ve adil olarak bölüşülmelidir.

SONUÇ


Ülkemiz gerçekten de çok sancılı günlerden geçiyor.

Büyük ve uluslararası sermaye giderek yaşamın her alanına hakim olurken sadece bilgisi, mesleği ve emeği, bu üç argümanı eksiksiz birleştirerek yaşamını sürdürenler sürekli hak kaybına uğrayıp, yoksullaşıyor.

Bu durum eczacılar açısından da farklı değil. Büyük sermaye sahipleri ve kimi alış veriş mağaza zincirlerinin "ilaç perakendeciliğine" göz diktikleri, bu konuda yasal açıklar aradıkları biliniyor.

Yine biliniyor ki ; Eczacılar Ve Eczaneler Hakkında Kanun değişikliği tasarısı Bakanlar Kurulu’ nun önünde.Meclis süreciyle birlikte kimse nasıl bir yasa çıkacağını bilemiyor.

Kısa bir süre önce, bir milletvekilinin "eczane sahipliği" ni piyasaya açabilmek için meclise kanun teklifi vermesi tartışmaları alevlendirdi.

AKP iktidarı döneminde eczacılar sürekli hak kayıplarına uğradılar ve bu hak kayıpları artarak devam ediyor.

Bu dönemde eczacılara verilen hiçbir söz tutulmadı. Yaşadıklarımıza bakarak "siyasi iktidarla ciddi bir güven bunalımı" yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu nedenle, yapılacak iki şey vardır;

1 ) Söz konusu taslağın yukarıda belittiğimiz koşulları içermediği için mecliste son anda ne hale dönüşeceğini bilemediğimiz için, taslağın tümüyle geri çekilmesini talep etmeliyiz.

2 ) Bu arada, taslağın bilime, toplumsal gerçeklerimize ve kamusal yarar içeren kamusal sağlık hizmetine uygun bir biçimde çıkabilmesi için ilgili tüm kesimleri de yanımıza alarak, siyasi iktidar üzerinde kesintisiz, güçlü bir demokratik baskının sahibi olmalıyız.

 

Not : Bu yazı bir sunumdur. 8-10 Aralık 2006 tarihinde yapılan İstanbul Eczacılık Kongresinde Ecz. Hakan Gençosmanoğlu tarafından kongre katılımcılarına sunulmuştur.


www.eczacininsesi.com

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat