"Alışveriş" artık yeni bir dindir.
"Piyasa ekonomisi, pazarlama, küresel pazar, borsa" gibi sözcükler bu yeni dinin geçerli kurallarını belirten kutsal sözcüklerdir.
Alışveriş merkezleri yeni dinin tapınaklarıdır.
Herkesin buralara koşup gezmeleri, alışveriş yapmaları, eğlenmeleri bu yeni dinin ayinleridir.
Bu yeni dinin yeni tanrıları da vardır: Dolar, Avro, Japon yeni, hisse senedi, değerli kâğıtlar, uluslararası şirketler.
Yeni peygamberleri tanımak için de para dergilerinin ilk yüz, ilk beş yüz kişi sıralamalarına bakmanız gerekir. Bir de emperyalist kapitalizmin büyük temsilcilerine, Bush gibi, büyük şirket CEO'ları gibi.
Yeni dinin yeni peygamberleri onlardır.
Bu yeni din "paranın ve piyasanın dini" öyle güçlüdür ki eski din düşmanlıklarını silip süpürmüştür. Koyu Hıristiyan Amerika ile koyu Musevi İsrail, koyu Müslüman Suud Krallığı ile iç içedir. Bizim ılımlı İslama yanaşmış ülkemizin siyasal iktidarı da bu kampın sadık bir üyesidir.
"Futbol", bir başka yeni dindir.
Onun da büyük ve ateşli ayinleri yapılmaktadır.
O da kendi tanrılarını yaratmaktadır.
Futbolcular ve teknik direktörler.
Bu yeni dinin tapınakları stadyumlardır.
Milyonlarca ateşli mürit mezheplere (ayrılmış) tutkun taraftarlardır.
Her hafta kendi ayinlerini yaparlar.
Her hafta yeni kurbanlarını kendi sunaklarında keserek rahatlarlar.
****
Oysa tektanrılı dinler, dünyadaki haksızlıkları, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için ahlak kuralları koymuşlardır. İnsanlara merhametli olmayı, adaletli olmayı, kendinden başkasını da düşünmeyi göstermişlerdir.
Ama bu yeni "Paranın ve Piyasanın Dini" ne merhamet bilir, ne eşitsizliği kınar, ne de kendinden başkasını düşünmeyi öğütler.
Bu yeni dinin emirleri, acımasız rekabettir, geride kalanın ölmesidir, üstün olanın iyi yaşama hakkına kavuşmasıdır.
Futbol ise hiçbir kurala aldırmadan kazanmanın meşru olduğunu anlatır. Kazanan kraldır, yenilen kurban.
*****
Günümüzde mücadele edilmesi zorunlu olan, bu uluslararası sömürünün insanlığı yok etmesi, dünya kaynaklarını yağmalaması, insanları birbirine düşman etmesidir.
Tektanrılı dinler bu gidişe karşı çıkmamakta, tersine bu gidişle uyuşmakta, uzlaşmaktadır.
İnsanlığın yeni bir rönesansa zorunluluğu vardır.
İnsanlık yeniden kendi Rönesansı'nı, kendi aydınlanmasını bulmak zorundadır.
Bir kez daha, "özgürlüğü, eşitliği, kardeşliği" yaşama geçirmeliyiz.
Bu "kazananın yaşadığı, kaybedenin kurban edildiği" insanlık dışı düzene karşı çıkmalıyız.
"Para ve Piyasa Dini" nin yerine "İnsan Olmanın Aklı" nı koymalıyız.
Bu sahte dinlerin insanı insanlığından uzaklaştırmasına karşı koymalıyız.
İnsanı aldatan "sahip olarak üstün olma" nevrozundan insanlığı kurtarmalıyız.
Bireyleri de, toplumları da, dünyayı da kurtaracak olan budur:
Yeni, adaletli, eşitlikçi, insanca dünya için buluşmak.
Ya da bu büyük para oyununun bilinçsiz piyonları olmak.
Seçim gene insanların, gene bizlerin, hepimizin.