Yıl sonu yaklaşırken, eskiden de dönem dönem gündeme gelmiş olan "Eczacıların Ticaret Siciline kayıt olmak zorunluluğu" konusu yeniden gündeme oturdu.
Türk Eczacıları Birliği’nin ve bazı Eczacı Odalarımızın web sayfalarında eczane sahibi eczacıların da Ticaret Siciline mutlaka kayıt olmaları gerektiği belirtilmekte ve bu işin nasıl olacağı anlatılmakta.
Dolayısı ile "tacir" olduğumuz kabul edilmekte.
Peki bizler yani eczane sahibi eczacılar gerçekten, tam anlamı ile tacir miyiz?
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ticaret yapılan yerleri Ticari İşletme ve Esnaf İşletmesi diye ikiye ayırmış. (2013 yılı için mal alımı 150.000,00 TL, mal satımı 200.000,00 TL’nin üstünde olanlar Ticari İşletme sayılıyor ve bilanço usulüne uygun defter tutmak zorunda).
Aynı yasa bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kişiyi tacir olarak nitelendirmiş. Tacir olan kişinin de ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmesini şart koşmuş. (18. mad.) (Bu maddeye göre biz eczacılar da Ticaret Sicil Kaydı yaptırmak zorunda bırakılıyoruz.)
Yazıyı çok uzatmamak adına yasa maddelerinden kısa alıntılar alıyorum.
" Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir... Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır... tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır... "
Ayrıca tacir, ticari işletmesinde yasanın "haksız rekabet" ilgili yasaklarına uymak şartı ile sattığı malları fiyatlandırabilir, kampanyalar yapabilir, satış koşullarını belirleyebilir, her şart ve koşul altında (reklam, internet, ticarethane olarak belirlediği adres harici yerler vb) yasalarca yasaklananlar haricinde her türlü malı toptan-perakende satabilir.
Elbette bunlara eklenecek, söylenecek çok daha fazla ibare var.
Bir de bizim yasamıza bakalım;
6197 sayılı özel yasamız kimlerin her ne hal ve şartlarda eczacılık yapabileceklerini, eczane açabileceklerini belirlemiş, eczanelerde satılabilecek ürünleri de;
" Beşerî ilaçlar, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı geleneksel bitkisel tıbbi ürünler; Sağlık Bakanlığının iznine tabi olan homeopatik tıbbi ürünler, enteral beslenme ürünleri dâhil özel tıbbi amaçlı diyet gıdalar ve özel tıbbi amaçlı bebek mamaları münhasıran eczanede satılır.
İlgili bakanlıktan izin, ruhsat veya fiyat alınarak üretilen veya ithal edilen gıda takviyeleri, eczacılık ve ziraatta kullanılan ilaç, kimyevi madde ve diğer sağlık ürünleri, veteriner biyolojik ürünler hariç veteriner tıbbi ürünleri, kozmetik ürünler, kapsamı Sağlık Bakanlığınca belirlenen tıbbi malzemeler, anne sütü ve beslenme yetersizliğinde kullanılan çocuk mamaları ile erişkinlerin metabolizma bozukluklarında kullanılan tüm destekleyici ürünler ve Türk Eczacıları Birliği tarafından çıkarılan bilimsel yayınlar eczanelerde satılabilir."
olarak sınırlandırmıştır. Bir eczane sahibi eczacı bunların haricinde ürün satamayacağı gibi bu ürünleri de toptan ya da eczanesinin dışında reklam, kampanya ve internet gibi aracıları kullanarak da satamaz.
Ayrıca Avrupa Adalet Divanı, eczane sahipliğinin eczacılarla kısıtlanmasını onaylayan kararında (Mayıs 2009) aynen;
"Bir meslek sahibi olarak eczacının eczaneyi yalnızca ekonomik çıkar kaygısıyla değil aynı zamanda bir uzmanlık alanı olarak işlettiği kabul edilir. Kanuna karşı veya mesleki mevzuata aykırı olan bir ihlalin, bir eczacının yalnızca yatırımını değil aynı zamanda kendi mesleki varlığını da tehlikeye atabileceği gerçeğini göz önünde bulundurursak, eczacının para kazanmaya ilişkin şahsi çıkarı, almış olduğu eğitim, uzmanlık deneyi ve sahip olduğu sorumluluğa karşı ikinci plandadır". şeklinde bir belirlemede bulunmuştur.
Şimdi bilinir ki, özel yasaların hükümleri genel yasaların üzerinde değerlendirilir. AB mevzuatı da Anayasa hariç mevcut yasalara göre daha bağlayıcıdır.
Açıkça görülmekte ki eczanelerimiz Türk Ticaret Kanunu’nda ifade edilen Ticari İşletme tanımına tam olarak oturmuyor. Özel yasamız ve bağlı bulunduğumuz özel yasa ile kurulu Odamız var.
Bu ahval ve şerait içinde, bağlı bulunduğumuz üst örgütlerimizin çıkıp "Eczane sahibi eczacıların Ticaret Siciline kayıt zorunluluğu olmamalıdır. Bağlı bulunduğu Oda Sicil no’su yeterli sayılmalıdır" demesi gerekmez miydi? Bu yönde yasal girişim dahil gerekli başvurular neden yapılmadı?
Ticaret Siciline kayıt olmak eczacı olarak bizlere ne getirir, ne götürür o da ayrı bir konu. İlk başta bir miktar ekonomik götürünün haricinde bizi eşitsizler arasındaki yarışın içine haksız bir şekilde atabileceğini düşünmek hiç de hayalcilik olmaz.
Hangi limana gideceğini bilmeyen gemiye, hiç bir rüzgardan fayda yoktur. (Montaigne)
İLETİŞİM
e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746
https://twitter.com/#!/ECiftci1
https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1