Cem Karaca hoş bir şarkısında "doğarken ağladı insan, bu son olsun bu son" diye seslenir. Oysa ki yeni doğan bir bebeğin ağlaması acısından, üzüntüsünden, kederinden, eleminden kaynaklanmaz.Bu kendine bir yaşam alanı yaratma mücadelesinin ilk eylemidir.
Yani bebeğin ses tellerini parçalarcasına ağlaması insanın ilk hak arama mücadelesidir.
Ağlama sesi ebeveynleri ne kadar rahatsız ederse bebeğin karnı o kadar tok, altı daima temiz olur. Devamlı kucaklarda pışpışlanarak gezdirilir. Ağlamayı beceremeyen bebek de ebeveynlerinin insafında altı pis, karnı aç bir şekilde paşa paşa oturur. Hatta "ne uslu çocuk, maşallah, hiç sesi çıkmıyor" diye başı okşanarak sevilir. Etrafı parmaklıklarla çevrili oyun alanında veya yatağında günlerini geçirir.
İnsanlar büyüdükçe kendilerince haklı olduklarına inandıkları durumlar için gösterdikleri eylem şekilleri de çeşitlenir. Basitçe yüksek sesle bağırmadan tutun da kendi canından vazgeçmeyi göze almaya kadar varabilir.
Tarih boyunca yapılan ciddi hak arama eylemleri gözlemlendiğinde karşılığında mutlaka bir bedel ödendiği de görülmektedir. En büyük bedelleri de daima en ön safta bulunanlar ödemişlerdir.
Ülkemizin tarihine baktığımızda nerdeyse tamamını şanlı(!) savaşlar oluşturmaktadır. Bu savaşların en anlamlısı emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı olmasına karşın, demokrasi mücadelesi ile bağdaşlaşmamıştır. Cumhuriyet ve demokrasi ülkemize büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bireysel iradesi ile gelmiştir. Kazanımında ve korunmasında ülkede yaşayanların büyük çoğunluğunca bir bedel ödenmediği için de bugün varlığını yitirir haldedir.
*Bir gazetenin iç sayfalarından örnek yazı aktarmak istiyorum;
İneğin Karşılığı
Rize İdare Mahkemesi, kentin içme suyu havzası olarak ilan edilen ve Andon ılıcalarının da bulunduğu Küçükçayır köyü sınırları içinde yapımı tasarlanan hidroelektrik santralı için Çevre Bakanlığı’nın “Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir” yönündeki kararını iptal etti.
Bu kararın çıkmasına neden olan davanın arkasında 67 yaşındaki Kâzım Delal var. Delal, mahkeme masrafları ile 4 bin 500 lirayı aşan bilirkişi incelemesi harcamalarını karşılamak için, sütü için beslediği, ahırındaki tek ineğini satmış. Diyor ki:
“Cennetimizi cehenneme çevirmek istiyorlar. Susuz bir hayat düşünebilir misiniz? Bizim derelerimizin ne suyu var ki, toplama suyla HES yapacaklar. Damarlarımızdaki kanı çekiyorlar, haberimiz yok.”
İşte demokrasi mücadelesine bizler için küçük görünmesine karşın adı geçen Kâzım Delal için büyük bir başarı. Kendi adıma Kâzım Beye çok teşekkür ediyorum.
Hak aramak, hak almak için sadece bağırıp, çağırmak, sert yazılar yazmak, protesto gösterileri yapmak çoğu kez yeterli olmuyor. Arkasını hukuki ve siyasi savaşımla doldurmak da gerekli.
Mesleğimiz için mücadele dayanağımız meslek odalarımız, TEB ve ecza kooperatiflerimiz.
Ama örgüt yöneticiliği için seçtiğimiz ya da seçeceğimiz meslektaşlarımız mücadele etmeyi kendilerine vazife edinmezlerse ne olacak?
Önce bu sorunun yanıtını kendinize vermeniz gerekir.
Yeni kurtarıcıların gelmesini mi bekleyeceksiniz, yola devam mı edeceksiniz?
Yola devam etmek bedel ödemeyi gerektirebilir. Bu bedeli ödemeye hazır mısınız?
İLETİŞİM
e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746
* Cumhuriyet Gazetesi