Eczanemin ana bilgisayarı olarak kullandığım, eczane programımın, benim için önemli olduğuna inandığım dosyalarımın bulunduğu bilgisayarıma virüs saldırısı oldu. İki farklı anti virüs programı yüklü olmasına karşın bilgisayarım kilitlendi. Hiç bir işlem komutumu yerine getirmez oldu.

Dolayısı ile SGK’na medula üzerinden gönderdiğim reçete muhteviyatı ilaçların haricindeki reçetelerin içerdiği ilaçları İTS kaydı yapamadan hastalarıma vermek zorunda kaldım.

Bilgisayar programcım sorunumu çözdü. Ancak, ne kadar bir veri kaybı yaşadığımı zaman gösterecek.

Bu can sıkıntısının etkisi sürerken Ankara’dan bir meslektaşım aradı.

"Bir özel ecza deposunun tahsilat elemanının kendinden aldığı çek-senet tutarlarının karşılığı olarak düzenlediği tahsilat makbuzunun ıslak imzalı asıl suretinin yerine kopya alt nüshasını kendisine verdiğini, yaptığı itiraza karşın da tahsilat elemanının deponun genel müdürlüğünün bu şekilde yapılması gerektiğini bildirdiğini" söyledi. Bu konuda da benim düşüncemi sordu.

Uzmanı olmadığım bir konuda ahkam kesmek haddim değil ama yaptığımız iş ticaret olunca olaya "saf dilli" olarak da yaklaşamıyorum. Mutlaka, "altında bir hinlik var mı?" diye düşünüyorum.

Gerek Vergi Usul Kanunu ve gerekse Türk Ticaret Kanunu "fatura" denilen resmi belgeyi benzer şekilde tanımlamışlar. "Satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika". Mal ya da hizmetin alındığını, bu mal ya da hizmetin bedelini, KDV’sini, ödenmesi gereken borcun miktarını belirten belge.

Bizler de ilaç ya da sair ürünlerimizi depolardan faturası ile birlikte almaktayız. Dolayısıyla da vakti geldiğinde fatura tutarlarının toplamı olan bedeli nakit olarak, çek ya da senet düzenleyerek ödüyoruz.

Her ne kadar kendiliğinden gelişen bir gelenek olarak faturanın üst kısmı kaşelenip, imzalandığında (açık fatura) fatura ödemesi yapılmamış, faturanın alt kısmı imzalandığında (kapalı fatura) faturanın ödemesi yapılmış olarak algılansa da fatura bedellerinin karşılığı olarak bir makbuz düzenlenmedikçe faturalar hukuken ödenmemiş, tahsil edilmemiş sayılmaktadır.

Başka bir açıdan da bakıldığında, faturanın nasıl olacağını ayrıntılı olarak belirleyen yasalar, fatura bedelinin tahsilatı için bir şekil, şart öngörmemiş, bir usul oluşturmamıştır. Piyasalarda güvenin kalmadığı günümüz ortamında, yapılan ödemelerin mutlaka belgesinin düzenlenmesi konusunda hukuki düzenlemelere ihtiyaç olduğu kesin.

Ancak, mahkemeler ödemelerle ilgili herhangi bir anlaşmazlık olduğunda faturayı düzenleyen kurum tarafından düzenlenen Tahsilât Makbuzu, Tediye Makbuzu, Çek-Senet Bordrosu gibi belgelerin varlığını dikkate almaktadır. Eğer ki, böyle bir belge sunulmazsa mahkemeler ödemenin yapılmadığına hükmetmektedirler. Tabii ki bu belgede tahsilatı yapan kişinin adının ve ıslak imzasının olması, alınan nakit tutarın ya da çek-senet miktarının belirtilmesi gerekli.

Tüm bu tespitlere karşın, bir ticari depo faturası düzenlenmiş olarak eczaneye sevk ettiği ilacın/ürünün bedelini tahsil ettiğinde düzenlemesi gereken belgenin ıslak imzalı aslını niye eczacıya vermekten imtina ederek kopya nüshasını vermeye çalışır?

Ben bu işte "kötü niyet" ararım. Bence siz de arayın !!!

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat