Düşünün ki, dağlık bir alandasınız, etrafınız sık ağaçlarla kaplı ormanlar, uzaktan fark edilemeyen, ancak yakınına geldiğinizde görebildiğiniz derin yarıklarla kaplı. Buna karşın güvenle gidebileceğinizi bildiğiniz bir yol var ve siz ya da sizler manzaranın tadını çıkara çıkara o bildiğiniz güvenli yoldan pür neşe gidiyorsunuz.
O anda aniden hava şartları değişiyor, bulunduğunuz dağlık alanı sis basıyor. Öyle ki, etraftaki sesleri ya da birbirinizin seslerini duyuyor ama bir adım ötenizi görmüyorsunuz. Varsayın ki, bu gezide bir de rehberiniz var. Ancak onun da siz ya da sizlerden bir farkı yok. Ya sesi çıkmıyor ya da sesi çıksa da yanlış yönlendiriyor.
İşte o an iç güdüsel olarak, el yordamı ile ilerlemeye, güvenli yolu bulmaya çalışıyorsunuz. Ama her an derin yarıklardan aşağı düşebilir, sık ağaçlarla kaplı ormanda kaybolabilirsiniz.
Tabii ki, güvenli yolu bulabilir, yolunuza devam da edebilirsiniz.
Bu şartlardan her hangi birinin gerçekleşmesi sizin, sizlerin ya da rehberinizin ön görüsüne, akl-ı selimine bağlı.
Şu an içinde bulunduğumuz ortam gözümün önüne böyle bir manzara getirdi.
Yine sis bastı, göz gözü görmüyor.
Etrafımızda yeni SUT değişiklikleri, yeni yönetmelik belirsizliği.
Forum sayfalarına baktığımızda meslektaşlarımızın ya da çalışanlarımızın el yordamı ile ilerleme çalışmaları, yardım çığlıkları. Kendilerince değişen kurallara yorum yapıyorlar, gelen hastalarının ilaç ve eczacılık hizmetlerini karşılayabilmek için yardım istiyorlar, doğru yolun gösterilmesini bekliyorlar. Oysa ki herkes aynı durumda. Kimin doğru, kimin yanlış söylediği çok belli değil.
Rehberimiz, yol göstericimiz konumundaki meslek yöneticilerimiz de ya suskun kalmakta ya da çözüm olmaktan uzak sesler çıkarmakta.
Bizler SUT belirsizlikleri ile cebelleşirken, bizlerin dışında birileri bizler için yeni yol haritaları belirlemekle uğraşıyor. Bu belirlemelerde bizlerin görüşü alınmıyor, acı olanı bizler de sesimizi çıkarmıyoruz.
Bunu engellemenin tek koşulu ne olmak istediğimize, hangi yöne ve nasıl gideceğimize karar vermekten, bu kararımızı da dillendirmekten, seslendirmekten geçiyor.
Yeniden tekrar olacak ama ben yine de söyleyeceğim. Ortak aklı, ortak yolu bulmanın en önemli etmeni dağınık sesleri bir araya getirerek bir ahenk oluşturabilmektir.
Bunun ilk büyük adımı da Ağustos 2012 ayı sonunda Eczacının Sesi olarak yaptığımız *, eczacılığın tüm dinamiklerinin katılacağı, tüm eczacılara açık "BÜYÜK ECZACILIK KURULTAYI"nın yaşama geçirilmesidir.
Buradan aynı çağrıyı tekrarlıyorum.
"Kendileri hakkında karar veremeyenler, başkalarının kararları ile yaşamak zorunda kalırlar"
* http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=haber&id=5498
İLETİŞİM
e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746
https://twitter.com/#!/ECiftci1
https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1